Televizyon programlarına baktığınızda ailecek izlemekten imtina edeceğiniz sahneler göreceksiniz. Üstelik sadece dizilerde değil, tüm yayınlarda…

Haber bültenlerinden başlayalım. Akrabasını dolandırıp kaçan birisi haber değeri taşıyorken ailesini çok zor durumdan kurtaran birisi haber değeri taşımıyor. Toplumda görülme sıklığı çok az olan çocuk tacizi gibi olaylar sürekli ekranlarda görülmesine rağmen birçok çocuğa burs veren ve nice hayatlara dokunan kimseler haber değeri taşımıyor.

Gündüz kuşağı programları ise en fenası… Eskiden ekseriyeti evlenme düşüncesi olmayan insanların evlenmek için katıldıkları programlar izleniyordu. Çok tepki çektiği için yasaklanan bu programlar şimdi yerini çok daha kötülerine bıraktı.

Kayınpederini öldüren gelin, evliyken başkasıyla kaçan adam, vahşice işlenen tecavüz ve cinayet haberleri… Tüm bu abuk sabuk durumlar saatlerce tüm detaylarıyla konuşuluyor. Bilmiş bilmiş yapılan yorumlar toplumun her kesimi tarafından izleniyor. 85 milyonun hepsi aklı selim ve mantıklı insanlar değil. Zihin yapısı bozuk olan insanlar bu yayınları izleyince suça eğilimi artıyor. Suç işlemek isteyen ama çekinen insanlar sadece kendilerinin bu durumda olmadığını görünce özgüveni artıyor. Ayrıca yol yöntem öğreniyor. Kimin nerede hata yapıp yakalandığını analiz etme imkânına kavuşuyor. Daha profesyonel yollar arayarak suça ve tacize ulaşması kolaylaşıyor.

Diğer bir taraftan aklıselim insanlar bunları izledikçe kimseye güvenmemeye başlıyor. Komşusundan bile çekiniyor. Yardımlaşma duygusu köreliyor çünkü belki bir ömür başına gelmeyecek bir olaydan etkilendiği için daha temkinli davranıp zarar görmekten çekiniyor. Halbuki televizyonda görülen kötü olayların binlerce katı güzel olay her gün yaşanıyor ama haber değeri taşımıyor.

Ayrıca bazı programlarda İsmini vermek istemeyen birtakım kimseler yayına telefonla bağlanıyor. Yaşandığı iddia edilen ahlaksız durumlar evlilik danışmanı adı altında bilmiş bir kadın tarafından yorumlanıyor. Aileyi temelden sarsacak birçok senaryo uzun uzadıya ekranlara yansıyor. Toplumun temeli aile diyoruz ama aileyi bitiren programlara müdahale etmiyoruz. Siyasi haberlere müdahale edebiliyorken ahlaksız programlara müdahale etmememiz doğru olmuyor. Aileyi geri plana atan, bireyi ön planda tutan programlar topluma zarar veriyor. Bir ülkeyi bölmek istiyorsanız önce aileyi bölmeniz gerekiyor.

Bir kişi hem baba hem eş hem oğul hem dayı hem amca ise sıkıntılı bir durumda sadece kendini düşünmez. Çevresini de düşünür ve fedakâr olmaya başlar. Ama tek bir fert olup ailesi olmazsa sadece kendini düşünür. Toplumun tamamı kendini düşünen insanlardan oluşuyorsa o toplumu bölmek kolaylaşır.

Dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında olmak istiyoruz, Afrika’ya, Suriye’ye barışı götürmek ve adaleti gücümüzün yettiği tüm coğrafyalarda hâkim kılmak istiyoruz. Ama gözümüzün önünde kendi ülkemizde milyonlarca insanı zehirleyen televizyon programlarına hiçbir müdahalede bulunmuyoruz.

Sınırlarımızda Suriye, Irak nasıl bölündüyse bizi de aynı şekilde bölmek isteyen lobiler varken bize düşen görev birlik ve beraberliği artıran her hamleyi yapmak olacaktır. Aileyi parçalayan yayınlara dur diyecek, bencilliği azaltıp birlik ve beraberliği artıran yayınları teşvik etmek zorundayız.

Normal zamanda insanlara ne verirseniz dar zamanda onu alırsınız. Son yıllarda ahlaksız ve bencillik içeren televizyon yayınları ve çok daha fazlası sosyal medyada gösterildiği için bugün alım gücü azalınca gençlerin çoğu gemiyi terk edip yurtdışına gitmek istiyor.

Ülkede kalıp üretim yapmak isteyen, kalkınmaya destek olmak isteyen, mücadele ruhuyla çalışan genç sayısı az ise bunun nedeni üzerinde günlerce kafa yormamız lazım. Zira biz nice savaşlarda canını veren ve ülkenin onurunu korumak isteyen şerefli bir milletin evlatlarıyız.