Cumhurbaşkanlığı sistemi hararetle konuşuluyor, tartışılıyor…
Kararsız seçmenin gönlüne girebilmek için uzunca çalışmalar yapılıyor.
Bunun siyasi parti seçimi olmadığı söyleniyor, lakin hissedilen atmosfer tam tersini söylüyor.
Atmosfer böyle olunca da sistemin esas gayesi gözden kaçıyor. Tartışılması gerekenler tartışılmıyor… Bu sistemin hakiki gayesi anlatılmıyor.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin bünyesinde barındırdığı mana;
Yerli ve milli bir cumhurbaşkanının kimseye boyun eğmeden hizmet edebilmesidir…
Mevcut sistemde yasama yetkisi Danıştay ve Anayasa Mahkemesi ile ekonomi yetkisi Merkez Bankası ile yargı yetkisi HSYK ile acil tasarılar bürokratik direnç ile millete anlatılmak istenen hususlar medya ile hiçbiri olmazsa başbakan ve cumhurbaşkanı arasında oluşturulan gerilim ile seçilmişlerin gücü sekteye uğruyor…
Amerika, Almanya, İngiltere ve nicelerine baktığımız zaman bir şey görüyoruz.
Bu ülkeleri avucunun içine almış bir güç var…
Milletleri istediği yöne kanalize eden, devletlere bütün dehşetiyle hükmeden, savaşları çıkaran, barışları imzalatan bir güç…
Kimi yerde krallıklarla, kimi yerlerde ise işe yaramaz seçimlerle…
Ancak istenilen sistem bir şekilde oluşturuluyor.
Avrupa’da internetten bile oy kullanma imkânı varken seçimlere katılım oranı % 40’larda kalıyor.
Çünkü insanlar ne yaparlarsa yapsınlar ülkede değişimin olmayacağını biliyor.
Bizim şu anda oylayacağımız değişiklik de ‘Türkiye’nin istikametini Türk Milleti belirler’ diyen liderlerin elini kuvvetlendirmekten başka bir gaye taşımıyor.
Yıkmak kolaydır, yapmak ise zor olan… Hani diyor ya Akif:
Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen;
İki kazma kürek, iki de ırgat gerek,
Ancak hadi gel yapalım geri şunu desen;
Bir Sinan gerek bir de Süleyman…
Mevcut sistemde kriz çıkarmak isteyen başbakan da, cumhurbaşkanı da bunu kolaylıkla yapabilir.
Lakin ülkeyi büyütmek isteyen başbakan ve cumhurbaşkanı bunu aynı kolaylıkla yapamaz.
İşte tam da yapılmak istenen Sinan ve Süleyman’a ortam hazırlamaktır…
AYNI ODAKTAN
Hükümete yakınlığı ile bilinen Cem Küçük’ün kardeşinin evine silahlı saldırı düzenlendi.
Muhalif kişiliği ile bilinen Müjdat Gezen’in Sanat Merkezi de yakılmak istendi.
Yıllar boyu edindiğimiz sevimsiz tecrübelerin ürünü olarak rahatlıkla anlıyoruz ki;
Her iki saldırı da aynı merkezden yapıldı!
Her ne zaman ki; Müjdat Gezen’e iktidara yakın vatandaşlarımız, Cem Küçük’e de muhalif kardeşlerimiz sahip çıkarsa…
Bu saldırıları elbirliği ile defetmiş olacağız…
MEHRİBAN ALİYEVA
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyeva, Cumhurbaşkanı yardımcılığına kendi eşi Mehriban Aliyeva’yı atadı.
Tepkiler de hemen ardı ardına gelmeye başladı… Tepkilerin gayesinde Cumhurbaşkanlığı sistemini yıpratmak isteyen de var, kardeş ülkemizle aramızı açmak isteyen de…
Amerika’da saltanat gibi baba ve oğul Bush devlet başkanı olurken, eski Devlet Başkanı Bill Clinton’ın eşi Hillary Clinton son seçimlerde başkanlığa adaylığını koyarken demokrasinin beşiği Avrupa’nın birçok ülkesinde hâlâ krallıklar varken…
Kısaca eleştirilecek bir dünya olay varken sadece bir tanesini eleştirmek milletimiz nazarında karşılık bulmuyor.
Lakin bunları söylerken yapılan atamanın doğru olduğunu düşünmüyorum…