Muhammet Fatih Şahin
Muhammet Fatih Şahin

Vebali var

Aladağ’da çıkan yangın 78 milyonun kalbini yaktı. Yükselen dumanlar bünyemizi esir aldı. Nereden çıktı bu yangın, minik yavrularımızın yanarak şehit olması engellenebilir miydi, ihmal var mıydı soruları hepimizin aklında belirmeye başladı.

Ülkenin tamamına acı veren her olayda olduğu gibi bu olayda da milletimiz tek yürek oldu, acıyı beraber paylaştı. Suçluların cezalanması ortak fikir oldu. Söylenmesi gereken, hissedilmesi gerekenler güzelce söylendi. Ancak bundan sonra yapılması gerekenler yeterince konuşulmadı.

Kız öğrenci yurdunda çıkan yangın ülkemizde yaşanılan acılara sadece bir tane örnektir. Bugün yangın olur, yarın enkaz, ertesi gün zehirlenme… Bunlara artık kalıcı çözümler getirmemiz gerekiyor. Günlük düşünmeyip, siyasi hamleleri bir kenara bırakıp, en doğru hareketleri planlamamız gerekiyor.

Öncelikle vatandaşımızın zihin yapısını değiştirmemiz gerekiyor. Bir müfettiş tarafından bir kurum hakkında olumsuz rapor verildiği an müfettiş üzerinde bir baskı meydan getirilmemesi gerekiyor. ‘Biz bilmem ne partisinden, bilmem ne cemaatinden olduğumuz için bize kötü rapor verildi’ algısını yıkmamız gerekiyor.

Devlet kurumlarına alım yapılacağı zaman her kesimin kendi adamını o işe sokmak için ölümüne yarışmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Aidiyet bağını tek bir yapıya değil, 78 milyonun tamamına beslememiz gerekiyor.

Devlette işe başlayacak insanımızın artık kaliteli bir eğitimden geçirilmesi gerekiyor. İster belediye şoförü, ister temizlik işçisi, ister öğretmen, ister doktor, isterse polis… Her kim olursa olsun devlet kademesinde görev alan bir kişinin devlet adabını öğrenmesi gerekiyor. Devlette çalışan herkesin önceliğinin millete faydalı hizmet vermek olduğunu akıllara kazımak gerekiyor.

Özensiz yapılan her işin, millete karşı gösterilmeyen her tevazunun, birine karşı yapılan her türlü ayrımcılığın büyük bir vebali olduğunu bilmemiz gerekiyor. İnsanımızın çalışma amacını ve devletten aldığı maaşın anlamını çok iyi bilmesi gerekiyor…

Bir cemaate, bir cemiyete, bir partiye karşı haklı yere verilen olumsuz bir raporun dinsizlik olmadığı aksine dindarlık olduğu bilinmesi gerekiyor. Devlet kademesinde hak etmeyen kişinin hiçbir şeyi yapmaması gerekiyor. Bunu herkesin kabullenmesi ve içselleştirmesi gerekiyor. Hak edilen şartlar sağlanmadığı takdirde ‘ama onlar şöyle güzel hizmetlerde bulunuyorlar’ diyerek haksız bir şeyi haklı göstermemek gerekiyor. Kimse güzel hizmetler verilmesine karşı değil. Yasal olarak tam olmayan bir yapının tam olarak gösterilmesine karşı. Yani haksızlıklara karşı. Eğer yasalar eksikse ya da fazlaysa yasaların değiştirilmesi gerekiyor. Ancak yasayı uygulayanların yasayı denetleme gibi bir görevi olmadığı için yasaları kafasına göre tatbik etmemesi gerekiyor.

Herhangi bir vakfın, derneğin, partinin, cemaatin devlet kademesinde adamı olmaz. Devlette görev alan herkes tektir, bu milletin adamıdır. Herhangi bir cemaate mensup olan bir kişinin sadece kendi cemaatinden olanlara referans olması ve yapılanmaya çalışması İslami bir faaliyet değildir. Bu anlayış devlette çok sakıncalar meydana getirir.

Herhangi bir yapının yurdunda büyüyen ve devlette önemli kademelere gelen bir bürokratın, aynı yurtta büyüyen çocuklara ayrımcılık yapması doğru değildir. Bireysel olarak yardım yapılabilir ancak devlet eliyle o yurttaki çocuklara yardım yapılamaz. Yardım yapılacaksa bütün yurtlardaki, bütün çocuklara adaletli bir yardım yapılır.

Tekrar tekrar söylüyorum, bu devlet hepimizin. Bu devlette görev alan bir kişi 78 milyonun tamamına karşı aidiyet hissetmek zorundadır. Kendisini yakın hissettiği bir yapıya karşı kimse ayrımcılık yapamaz. Eğer bunu tam olarak özümseyemezsek nice yangınlar bizi beklemektedir. Çıkan yangınların faturasını da eksik yasalara, 3-5 gariban vatandaşa kesmekten başka hiçbir şey yapamayız.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X