İkisi de İstanbul takımı ama Başakşehir ile Kasımpaşa arasında siyahla beyazkadar fark var…
Abdullah Avcı gibi futbolun çirkin yüzünü değil zevk veren yönünü izlettirdiği için de ilk teşekkür Şota’ya…
Gerçi 6 gol, bir o kadar da kaçan pozisyonu tribünden çok az sayıda kişi canlı gözlerle izleme fırsatı buldu ama ben bunu birazda Başakşehir gibi takımların ve Abdullah Avcı gibi düşüncülerin varlığına bağlıyorum.
İkinci teşekkür Şenol Güneş’e… Maddi sorunlarla boğuşan futbolcularını, her şeye rağmen ful konsantre tutması kolay bir iş değil… O, öğrencilerine ne kadar değer veriyorsa, karşılığında futbolcular da aynı sevgi ve saygıyı performans olarak gösteriyor…
Diğer oyunculara haksızlık gibi olmasın ama mesela dün Volkan Şen’i izlerken çok keyif aldım… Hele hele, çıban başı olarak gösterildiği ve açığının arandığı şu dönemde vallahi bravo… Bazı yerlere futboluyla yanıt veriyor… Ben dün dahafarklı bir mesaj bekliyordum kendisinden ama herhalde hocasını dinledi. İyi de yaptı…
Şenol Güneş, maçın sonlarına doğru görülen gereksiz kartlara çok sinirlendi, nedeni de 3 oyuncunun cezalı duruma düşmesiydi… Bence iyi oldu, en azından beklenen rotasyon bu kez mecburiyete dönüştü. Bakalım, kulübede bekleyenler kendilerini ne kadar hazır tutuyorlar Pazar günü Karabük’te veya şans bulurlarsa Çarşamba günü Mersin karşısında göreceğiz.
Tabii, en önemli sorun; Bursa gibi futbol şehrinde bir Süper Lig maçının tribün açısından yerlerde gezinmesi… Başakşehir, Kasımpaşa, Gençlerbirliği, Akhisar, Sivas, Rize, her şeye rağmen Eskişehirtamam da Bursa’da insanlar maça gelmiyorsa futbolu yönetenlerin olağanüstü hal ilan etmesi gerekiyor.
Amaçları insanların tek eğlencesi futbolu, ülke gündeminden çıkarmaksa doğru yoldalar ama dediğim dedik, çaldığım düdük anlayışı varsa işte o zaman eyvah.