CHP’nin eski genel başkanı ve Antalya milletvekili Deniz Baykal, geçirdiği ciddi sağlık sorunu nedeniyle uzun süredir tedavi görüyordu.

24 Haziran 2018’deki genel seçimlerinde, partisi bir vefa örneği sergileyerek, sağlık sorunlarına rağmen, onu tekrar milletvekili aday gösterip, seçtirmişti.

Yurtdışındaki tedavileri nedeniyle yemin törenine katılamayan Baykal, geçtiğimiz hafta içinde TBMM’ye geldi.

Tekerlekli sandalye ile kürsüye çıkarak, güçlükle de olsa, oğlunun yardımıyla yeminini ettikten sonra milletvekillerinin alkışları arasında ayrıldı Meclis’ten…

*

Duygusal bir sahneydi…

Yalnız milletvekilleri değil yemin törenini ekran başında izleyenler de duygulandı. 

Ve eminim o anlarda hepimizin aklından, gönlünden geçen yine şu bildiğimiz gerçek oldu…

Hayatta en büyük zenginlik sağlık…

Sağlığın yerinde değilse, malı mülkü, makamları, mevkileri, unvanları bırak dünya senin olsa ne fayda?

Ne yazık ki bu gerçeği, sağlığımızı yitirdiğimizde idrak ediyoruz!

Bakıyoruz ki, mal da yalan mülk de yalan, makam mevki için yapılan hırslar, kavgalar hepsi boş ama iş işten geçiyor!

Oysa iki dakika sonra ne olacağımız bile belli değil.

*

Baykal’ın yemin törenini bu duygularla ekrandan izlerken, bir Bursa ziyaretindeki anekdotu hatırladım…

CHP Genel Başkanı olarak Bursa İl Başkanlığı’nın gecesine katılmıştı.

Dönemin İl Başkanı Kemal Demirel’in sayesinde yanına gidip tanışmış ve şu espriyi yapmıştım kendisine:

“Benden duymuş olmayın ama CHP Bursa İl Binası çok sakat yerde Sayın Genel Başkan… Hemen altında pavyon var! Partililer kapıyı şaşırabilir!”

O da gülerek şu yanıtı vermişti:

“Olsun, oralarda çalışanlar da bizim insanımız, seçmenimiz!”

Fakat sonradan öğrendim ki, ben gidince Kemal Bey’e en kısa zamanda İl binasını başka yere taşınması talimatını vermiş…

O da, Demiryolu altında satın aldığı bir binaya taşımıştı.

Siyaset tarihimizde ve CHP’de ayrı bir yeri olan Deniz Bey’e acil şifalar diliyorum…

 

Tarih tekerrür etmesin!

 

Bursaspor’un Süper Lig şampiyonu olduğu sezon, ilginç bir olay yaşanmıştı…

Bursa’daki son maçın sonucu yanlış anonslanınca, Fenerbahçeli futbolcu ve taraftarlar iki üç dakika kadar “averajla biz şampiyon olduk” diye sevinmişlerdi.

Saha içinde timsah yürüyüşü bile yapmıştı Fenerliler…

Gerçek şampiyonun Bursaspor olduğunu öğrendiklerinde yıkılmış, omuzlarda taşıdıkları, havalara attıkları futbolcuları bir anda yere bırakmışlardı.

Bana göre, Bursaspor’un şampiyonluğunun en zevkli anlarıydı o görüntüler!

İzledikçe gülüyorum hala…

Fakat bu sezon iki takım da zirve yerine alt sıralardan kurtulma mücadelesi veriyor…

Ve puan cetveline baktıkça, şeytan aklıma karpuz kabuğunu düşürüyor benim…

İster misiniz, tarih yine tekerrür etsin…

Bu defa da Fenerliler son maçın bitiminde yapılacak yine yanlış anonsla iki üç dakika “Yaşasın! İkili averajla ligden biz değil Bursaspor düştü” diye sevinsinler?

Bu daha acı olur!

Ben istemem!

Son maça kalmadan düşme potasından uzaklaşsın iki takım da!

 

Kafama takılan sorular

 

Soru 1:

CHP’nin Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, NİL-VAK’ın ailesine ait bir vakıf olduğunu söylemiş…

Madem öyle…

Bir aile vakfının, Nilüfer Belediyesi’ne ait resmi internet sitesine ne işi var?

Soru 2:

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millet İttifakı’nı belediye başkan adaylarının seçim afişlerine parti amblemlerini koymamakla eleştirmiş…

İyi de…

Cumhur İttifakı’na ait belediye başkan adaylarının afişlerinde var mı peki parti logosu?

 

Mart’ın sonu…

 

 31 Mart’taki yerel seçimler için CHP’nin kullandığı ana bir slogan var:

“Mart’ın Sonu Bahar…”

Son zamanlarda AK Partililer de buna benzer bir sloganı kullanmaya başladılar…

Onlar da aralarında şöyle diyorlar:

“Mart’ın sonu mübarek üç aylar… Üç ayların başı Recep!”

 

Cemre

 

Meteoroloji ‘kar geliyor, dona dikkat’ diye uyarıyor…

E hani cemre havaya düşmüştü!

Boşuna mı sevindik bahar geliyor diye…

Cemrelere bile güven yok şu hayatta!

 

Gel de gülme!