Yaman Kaya
Yaman Kaya

Bursa’nın gurur günü: Türkiye ekonomisine dev katkı

Köşe Yazısını Dinle

İstanbul; büyülü güzelliğini, boğazın engin dinginliğinde cömertçe sergiliyordu.

Neredeyse her yanı betona kurban edilmiş bu şehrin mistik yanını hala hissedebilmemiz belki de şerbetli bir kentten gelmemizden kaynaklanıyordu.

İstanbul ve Bursa…

Tarihi derinliği kadar ne yazık ki sayısız kent suçuna da imza atılmış ülke ekonomisinin kalbi konumundaki iki devasa şehir…

Bursa’dan gazeteci arkadaşlarımızla İstanbul’da düzenlenen HOMETEX Ev Tekstili Fuarı’nı ziyaret etmek için yola çıkmıştık.

Seyahatimiz esnasında kadim kentlerimize yapılan hoyratlıklara hayıflandıktan sonra İstanbul Fuar Merkezi’ne vardık.

Fuar alanını gezmeden önce BTSO Başkanı İbrahim Burkay’la kısa süreli de olsa sohbet etme fırsatını yakaladık.

Haklı olarak gururluydu.

Çok zor bir işin altından layıkıyla kalkmanın mutluluğu gözlerinden okunuyordu.

Zira ev tekstili sektöründe dünyanın en büyük buluşmaları arasında yer alan 26 yıllık geçmişe sahip HOMETEX Ev Tekstili Fuarı, bu sene ilk kez BTSO iştiraki KFA Fuarcılık ile Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TETSİAD) tarafından düzenleniyordu.

11 salonda toplam 200 bin metrekarelik alanda gerçekleştirilen HOMETEX’e; Fransa, İtalya, Hindistan, Hollanda, Pakistan, İspanya, ABD ve Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere çok sayıda ülkeden potansiyel alıcılar geldi.

Fuarda 640 firma yer aldı.

Bu firmaların 200’den fazlası Bursa’dandı.

Başkan Burkay, tarihi bir güne tanıklık edildiğini aktardı.

Hakikaten de Avrupa’daki uluslararası fuarların standartlarının da çok ötesinde bir organizasyona imza atıldı.

Fuardaki ‘İlham Alanları’ fark yarattı.

Oluşturulan ‘Designer Box’larda tasarımcılar, firmaların ürünlerini kendi yorumlarıyla harmanladı.

Sadece üretmek yetmiyor.

Globalleşen konjonktürde ürettiğinizi pazarlayamadıktan sonra tüm çaba bir anlamda boşa gidiyor.

Bu noktada fuarlar bilhassa Türkiye’nin yeni ekonomi modelindeki ihracat hedefleri doğrultusunda kritik önem taşıyor.

Başkan Burkay’ın “HOMETEX, sektörün güç birliğinin eseri. Bu fuarın en büyük özelliği birlik ve beraberliğimiz. İstanbul, Ankara, Denizli, Bursa, Adana, Gaziantep başta olmak üzere sektörümüzün tüm aktörleri bir araya gelerek bu fuarı gerçekleştirdik” açıklaması kayda değerdi.

TETSİAD Başkanı Hasan Hüseyin Bayram da birlikteliğin önemine değindi.

Pandeminin yarattığı ekonomik tahribatın ardından içine düştüğümüz derin krizde üretimde yer alan aktörlerin el ele vermesi şüphesiz ki her zamankinden çok daha kıymetli.

Fuarın açılışına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin de katıldı.

Bakan Bilgin, “Türkiye üretim gücüyle ayakta duruyor” dedi.

Sanayide çarklar dönmese şu an çok daha vahim bir tablonun içinde olacaktık.

Bu kesin.

Dolayısıyla hükûmet erkânının tamamı artık iş insanlarının yolunu tıkamamalı.

Krizin faturasının hepsi sanayiciye çıkarılmamalı.

Ekonominin acil ihtiyacı olan düzenlemeler hızlandırılmalı.

Örneğin Bursa’da artık kabuğuna sığamayan sanayiye yeni üretim alanları doğru planlamalarla kazandırılmalı.

Uydu kentler oluşturulmalı.

İstihdamın artırılmasına odaklanılmalı.

Fuara dönersek AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan da oradaydı.

O da kendi firmasının standıyla fuarda yerini almıştı.

HOMETEX’te 5 gün boyunca 1 milyar dolarlık iş hacmi hedeflenmişti.

Gördüğümüz kadarıyla fuarın sonunda 1 milyar doların da üzerinde bir iş hacmine imza atılacak.

Daha ilk günden 1.000’i aşkın yabancı alıcının fuarı ziyaret etmesi bunun net göstergesi.

BTSO ekibine de ayrı bir parantez açarak yazının ilk bölümünü noktalayalım.

Eski fuar düzenleyicisi firmanın 80 kişilik ekiple gerçekleştirdiği organizasyonu sadece 20 kişiden oluşan bir ekiple tamamladılar.

Günlerce uykusuz kaldılar, Bursa-İstanbul arasında mekik dokudular.

Yerinde gördük ki emeklerine değen bir organizasyona imza atmayı başarmışlar.

Fuar boyunca gazetecilerle yakından ilgilenen BTSO ekibinden Osman Tüysüz, Selahattin Budakoğlu ve Yusuf Serkan Yılmaz’a da teşekkür ediyoruz.

BUĞDAY GERÇEKLERİ VE GIDA GÜVENLİĞİ

Algı yaratmayı bırakalım.

Gerçeklere odaklanalım.

Geçtiğimiz günlerde Hindistan’dan buğday almadığımız açıklandı.

Doğrudur.

Hindistan’dan almıyoruz ancak başka ülkelerden paşa paşa alıyoruz.

Hatalı politikalar neticesinde ürettiğimiz buğday bize yetmediği için buna mecburuz!

Geçen yılın ağustos ayında Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) yüksek fiyatlardan dolayı açtığı 515 bin tonluk arpa ihalesini iptal etti.

Ardından bu yılın ocak ayında 400 bin tonluk buğday ihalesinin ancak 4’te 1’ini alabildi.

Nisan ayı sonunda da yüksek fiyatlardan dolayı 480 bin tonluk buğday alım ihalesini iptal etmek zorunda kaldı.

Peki, kendi kendine yetme nerede kaldı?

CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Hindistan’dan almamış olabilirsiniz ama yaptığınız işler öyle anlamsız ki halkın bu tür sonuçlar çıkarmasına neden oluyor” dedi ve ekledi:

“Bir taraftan ısrarla ‘biz kendi kendimize yetiyoruz’ algısı yaratmaya çalışıyorlar öbür taraftan TMO ithalat için ihaleye çıkıyor, alamayınca iptal ediyor. TMO bir yandan geçen yıl ekmeklik ve makarnalık buğdayın tonuna 2 bin 250 lira ile 2 bin 500 lira fiyat veriyor ama dışarıdan tonu 6 bin, 6 bin 700 liraya kadar buğday alıyor. Aldığı buğdayı da ekmek fiyatı artmasın diye 2 bin 650 liraya un sanayine satıyor. Bu halk sizin neyinize inansın.

Sarıbal, şöyle devam etti:

“Sadece 2021 yılında 8,1 milyon ton buğday ithal edildi. Karşılığında 2 milyar 440 milyon dolar verildi. Bunun 2,7 milyon tonunu TMO alarak içeride un sanayine ucuz vererek ekmek fiyatları artmasın diye bir tutum sergiledi. Nasıl oluyor %102 yeterliliğiniz? Keyfinizden dolayı mı bu buğdayı pahalı alıp un sanayine ucuz verdiniz? Bu aklımızla adeta alay etmek değil midir? Bu rakamlarla topluma yalan söylemek değil midir?

Buğdayın ilk hasadı bu ay başlıyor.

TMO ise hala alım fiyatını açıklamış değil!

Üreticinin beklentisi taban fiyatının en az 8 lira olması yönünde.

Ancak alım fiyatının açıklanmaması çiftçinin yine tüccarın insafına bırakılmasına yol açacak gibi.

TMO’nun yüklü alım da yaparak piyasada regülasyon sağlaması gerekiyor.

Aksi takdirde çiftçinin buğday üretimini terk edişi hız kesmeyecek.

Gıda güvenliğimiz çok daha büyük bir tehlikeye sürüklenecek.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X