Türkiye ekonomisinin, seçim sonrası yapısal reform takviminin gündeme alınması durumunda, ‘dengelenme sürecini’ tamamlayarak ‘yeniden yükseliş dönemi’ne geçiş yapması bekleniyor.
Türkiye ekonomisindeki yeniden dengelenme sürecinde, düşen cari işlemler açığı ve yılın ikinci yarısında gerilemesi beklenen enflasyonun, yapısal reformların hayata geçirilebileceği bir alan yaratacağına işaret eden ekonomistler, 31 Mart sonrası 4,5 yıllık seçimsiz sürecin iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Uzmanlar, yurt içi gelişmelerden çok küresel ekonomideki yavaşlama ve ticarete ilişkin risklerin Türkiye’nin 2019’daki en önemli zorlukları olacağını belirterek, ABD ile Çin arasındaki ticaret gelişmeleri, Brexit süreci ve ABD Merkez Bankasının (Fed) politikalarının yıl boyunca gündemi meşgul edeceğini ifade etti.
AVRUPA VE KUR ETKİSİ
Türkiye’nin 2018’de rekor düzeye yükselen ihracatının, yeni yıla da güçlü başladığını anlatan ekonomistler, en önemli ticaret partnerlerinin başında gelen Avrupa ülkelerindeki yavaşlama sinyalleri ve döviz kurlarındaki gerilemenin bu anlamda sınırlayıcı rolü olacağını vurguladı. Ekonomistler, Türkiye’nin rekabet avantajı yaratabilecek ve karşılaştırmalı üstünlük sağlayabileceği sektörlerde sağlanacak teşviklerle ihracatın önündeki zorlukları aşabileceğini kaydederek, böylece özellikle yılın ikinci yarısında ekonominin ‘yeniden yükseliş’ patikasına gireceğini ifade etti.
KAPSAMLI YAPISAL DÖNÜŞÜM ŞART
İstanbul Kültür Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr Sinan Alçın, yatırım ikliminin iyileşmesi ve parasal hareketlerin rahatlayabilmesi için kapsamlı ve kararlı bir yapısal dönüşüm programına ihtiyaç olduğunu belirterek, ekonomideki kararlılığın, yatırım ikliminin iyileşmesini sağlayacağını ve yabancı yatırımcıların Türkiye’deki yatırım hevesini destekleyeceğini, bunun da istihdam olanaklarının gelişmesine katkı sunacağını söyledi.
Alçın, 2019 yılının ekonomik açıdan hem küresel hem de ulusal ölçekte bazı zorluklarla geçebileceğini vurgulayarak, içinden geçilen ekonomik daralma sürecinin olumlu nitelendirilebilecek yegane sonucunun cari işlemler açığındaki azalma olduğunu kaydetti. Alçın, ”Neticede 2019 yılı çok sayıda belirsizliğin birbirini beslediği bir yıl. Toparlanma eğiliminin de bu koşullarda ancak yılın ikinci yarısından itibaren mümkün olabileceğini söylemek gerekir” ifadelerini kullandı.
ZORLUKLAR VE FIRSATLAR
Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve ekonomist Murat Sağman, 2019’da Türkiye’nin önündeki zorlukları, özel sektörün yüksek borcu, enflasyon, kur şoku riski, Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı Avrupa ekonomisinin yavaşlaması, ABD Çin ticaret savaşı ve ekonomide küçülmenin uzun sürmesi olarak sıraladı.
31 Mart sonrası 4,5 yıllık seçimsiz süreç, Türkiye’nin genç nüfusu, Fed’in ılımlı faiz politikası ve düşüş eğilimindeki cari açığın ise önemli fırsatlar olduğunu dile getiren Sağman, yapısal reformların hayata geçirilerek yeni bir hikaye yaratılması durumunda ekonominin yılın ikinci yarısında yeniden yükseliş patikasına girebileceğini kaydetti.