Yüz yüze eğitimi devam ettirmek zorunda olduklarını savunan Acar, “Uzaktan eğitimin doğuracağı maliyet kontrollü bir şekilde yapılacak yüz yüze eğitimin doğuracağı maliyetten çok daha fazladır. Erişim ve altyapıda adalet sorunu var. Herkes salgın sürecinde fiziki mesafeyi koruyarak, temizlik kurallarına uyarak ve kontrollü davranarak yaşamayı öğrenmelidir. Salgınla baş etmek istiyorsak okulları açık tutmalıyız. Ancak bu yük idarecilerin sırtına bırakılmamalı ve okullar temizlik malzemesi, maske ve dezenfektan konusunda desteklenmelidir” diye konuştu.
“KAYGILARIMIZA ESİR OLMAYALIM”…
Eğitim kurumlarında çalışan, eğitimcisinden yardımcı hizmetlisine varana kadar tüm çalışanlara fazla çalıştıkları saatlerin ücretlerinin de yatırılması gerektiğine dikkat çeken Acar, önerilerini şöyle sıraladı: “Okulu öteleyemeyiz, yüz yüze eğitime ilişkin fırsatları ne kadar artırabilirsek öğrencilerde oluşan boşlukları tamir etme fırsatımız da o kadar fazla olur. Yüz yüze eğitimin devam ettiği ilkokullarda gereken tedbirler alınarak okul kantinleri açılmalıdır. Öğretmen ya da öğrencide virüse ilişkin belirti olması halinde yaşanacak süreç de bellidir. Eğer bir vaka varsa sağlık müdürlükleri orayı kontrol altına alıyor ve o sınıfı 14 gün gözleme altında tutuyor. Öğretmenler için de bu durum söz konusu. Kaygılarımız bizi esir almamalı. Doğru olan, her soruna bir çözüm bulmaktır.”