Avatar
Cevdet Altınel

Sorunun adını koyalım

Ligin bitimine 15 hafta var ama kağıt kalem yine ellerde. Bunun sebebi de ortada. Son 5 haftada alınan 1 puan ve oynanan kötü futbol. Bu nedenle camiada bir endişe hakim. Geçen sezondan sonra bunu doğal karşılamak lazım. Kalan maçların da çok daha çetin geçeceği ortada.

Hadi geçen sezon bütün olumsuzluklar üst üste geldi. Ama bu sezon için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Bakıyorsunuz kulübede kariyerli bir hoca. Kadroya bakıyorsunuz son yapılan takviyelerlerle hiçte fena olmayan oyuncu topluluğu ama gel gelelim ortada icraat yok. Cepten yiyen bir takım var ortada. Geçen sene cepten yiye yiye az daha kendini yiyecek duruma gelmişti yeşil beyazlılar….

Sıkıntı nerede? Bursa’nın sorduğu soru bu.

Paul Le Guen’in mevcut durumu özetleyen önemli bir tespiti var. “Kırılgan bir yapımız var” diyor Fransız teknik adam. Bu kırılgan yapı bir virüs gibi Özlüce’yi sarmış durumda…

Sahada oyuncular kırılgan, Le Guen’in taktik anlayışı kırılgan, yönetim zaten en ufak bir rüzgarda kırılganlığa açık durumda. Geçen sezondan gerçekten çok iyi ders çıkaran taraftar en sağlam durumda bulunuyor. Onlarda biliyor ki; biraz yüklenseler ortalık çatırdayacak… Fatura yine Bursaspor’un asıl sahiplerine çıkacak. Çok doğru bir şekilde soğukkanlılıklarını koruyorlar.

Kırılganlık nedenlerini de biraz açalım.

Oyuncuların alacaklarında belli bir gecikme söz konusu. Kasa tam takır olduğu için verilen sözler tutulmuyor/tutulamıyor. Bu da beraberinde güven sorununu ortaya çıkarıyor. Ama sahadaki sorunun bundan kaynaklandığını düşünmüyorum/düşünmek istemiyorum…

Başkan Ali Ay, koru maşa ile tutmak yerine hep kendisi elle tutmaya çalıştı. Onunda artık kor fazlasıyla elini yakıyor… Çok mu zordu oyuncu-teknik heyet-yönetim arasında köprü görevini yürütecek, donanımlı, transfer bilgisi iyi olan birini bulmak. Hele hele geçen sezondan sonra bu adımın ne kadar elzem olduğu aşikarken. Öngörünün ne kadar önemli olduğunu siz zaten iş dünyasından iyi biliyorsunuz. Ama sizin öngöremediğiniz bence, her yükü her insanın taşıyamayacağı oldu. FİNAL’de de söyledim, bir basiretsizlik yok değil. Bunun için de ne yapılır onu bilmiyorum.

Gelelim saha içine… Son maçlarda Bursaspor’un çok istediğini, hak ettiğini fakat kaybettiğini söyleyebileceğimiz kaç maç var? Yok. Takımın bir oyun şablonu var ama bir kimliği halâ oluşmuş değil. Kırılganlık zaten buradan başlıyor. Rakibine kendi oyununu bir türlü kabul ettiremeyen, pas yüzdesi düşük, hücum organizasyonları kısıtlı bir görüntü ile karşı karşıyayız.  Bütünü oluşturan parçaların uyumsuzluğu makinanın çarklarını döndürmüyor. Ayaklar ne kadar kaliteli olursa olsun onların bir ahenk içinde görev yapmalarını sağlayan unsurlar var. Tüm olumsuzlukları alt alta topladığınızda, özgüven sorunu gibi çok can sıkıcı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Sıkıntının çaresi de belli. Saha içi için bu iş Fransız teknik adama, saha dışı unsurlar için ise iş yönetime düşüyor. Ama ne yaparsanız yapın ama sakın paniklemeyin. Alın size önünüzde altın gibi bir fırsat, Beşiktaş maçı…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X