Maç öncesi bambaşka bir hava oluşmuştu.
Denizli galibiyetinden sonra Manisa‘yı da yenme beklentisi hakimdi.
Önceki akşam Manisa maçını basın tribününden izledik.
Gazeteci dostların dahi Bursaspor‘dan ümidini kesip, tribünü boş bıraktığını fark ettik. Eskiden tıklım tıklım dolan basın tribününün de tadı yoktu. Sahada ise vasat bir futbol vardı.
Kendinden daha alt sıralardaki Manisa‘yı da sahanda yenemiyorsan, yeniden Süper Lig hayali kurabilir misin?
Futbol uzmanı değiliz ama şunu da çözemedik.
Bir teknik direktör sahasında galip olmadığı halde, maçın 85. dakikasına kadar niçin futbolcu değiştirme ihtiyacı duymaz?
Bir risk alıp neden atraksiyon yapmaz?
Yoksa 1 puan yeterli midir kendisi için?
Acaba, yedek kulübesindeki futbolcuya mı güven yok?
Adam sahada tel tel dökülüyor, yüzde yüz iki gol kaçırıyor, bu topçuyu 90 dakika oyunda tutmak hangi teknik anlayışla izah edilebilir?
Diğeri aldığı topu eziyor, isabetli pas yapamıyor onu da değiştirmemekte direniyorsun.
Hadi, 1-0 önde iken bu skorun üstüne yatmayı düşünüyorsan, seni ikinci yarı sahana hapseden rakibe karşı niçin defansa takviye yapmıyorsun?
Sonra da tribünler istifaya çağırınca,
“Bu iş taraftar istiyor diye olmaz” açıklaması yapıyorsun.
Olur hocam olur.
Bu takımdan taraftar istediği için çok teknik adam, yönetim gitti.
Taraftar başarılı hiçbir hocayı ve yönetimi istifaya çağırmaz.
Elindeki onca futbolcuya rağmen, sportif bir başarı gösteremiyorsanız, siz de bu takımın başında gitmeye mahkumsunuz demektir.

Flipboard