Üretime ve ülke kalkınmasına odaklanmış başarılı bir iş insanı; Salih Top

İş hayatında kendine özgü bir başarı grafiği yakalayan, kendi markasını yaratarak Türkiye ekonomisine önemli katma değer sağlayan Salih Top vizyon sahibi bir iş insanı. Anadolunun gelişimi, gençlerin iş yaşantısına katılımı, ülke ekonomisinin sıkıntılı dönemlerden çıkışı konularında görüşlerine başvurduğumuz başarılı girişimci Salih Top değerlendirmelerini Olay okuyucuları için aktardı.

Üretime ve ülke kalkınmasına odaklanmış başarılı bir iş insanı; Salih Top

Sayın Salih Top, Türkiye ekonomisinin genel değerlendirmesiyle ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Ülke ekonomisinin ana kaynağı sistemsizlik,  ilgisizlik ve duyarsızlıktır. Ana üs merkezi denilecek bir coğrafya burası. Asya,  Avrupa Afrika’yı karadan denizden birbirine bağlayacak ve dört mevsimin yaşandığı  bir coğrafya. Genç, dinamik bir müteşebbis nüfusa sahip olan ülkemiz var. Her alanda olduğu gibi tek eksiğimiz ve sıkıntımız  sistemsizlik ile yetkinsizliktir.

Pandemi, ardından Rusya-Ukrayna savaşı enerji fiyatlarını yükseltti. Siz bu süreçten nasıl etkilendiniz?

Dünyayla birlikte bizim ülkemiz yani 85 milyon yurttaşımız bu insanlık adına çıkmaz olan pandemi sürecini yaşadık. Üzülerek ifade ediyorum, çoğumuz, en yakınını, eşini, dostunu,  akrabasını kaybetti. Allah’tan rahmet diliyorum kaybettiklerimize. Ülke olarak iktisadi açıdan bu süreci iyi yönetemedik. Birçok insanımız zorluklar ve mağduriyet içinde yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldılar. Emperyal ülkeler, yanı başımızda bulunan komşu ülkeler Rusya Federasyonu ve Ukrayna göz göre göre güç savaşına girdiler. Kendi ülkelerinin çıkarı olabilir ama dünya ülkeleri için kaygı verici bir savaş süreci yaşanıyor. Sonuç itibariyle insanlar ölmektedir ve bu bir vahşettir. Savaşla birlikte dünyada olduğu gibi ülkemizde de başta enerji olmak üzere temel girdilerde bazı sıkıntılar yaşandı. Enerjide dışa bağımlı olduğumuz bir gerçek. Ama gıdada yaşadığımız çıkmazlar tamamıyla ülkemizdeki yönetsel eksiklikten ve yetkinsizlikten kaynaklanıyor. Tarım ve canlı hayvancılıkta dünyada kendi kendine yeten 15 ülkeden bir tanesi de bizim ülkemizdi. Son yıllarda yanlış politikalar sonucu kendi kendimize yetecek ülkeler arasından maalesef yerimizi kaybettik ve ithalatçı bir ülke konumuna girdik.

Çözüm önerileriniz nelerdir?

Çözüm önerilerim, başta tarım ve canlı hayvan besiciliğinin mutlaka ve mutlaka teşvik edilmesidir. Fide, mazot, gübre, ilaç, ulaşım ( paralı yollar ve köprüler ) ve hayvan yemi makul fiyatlara gelmeli.  Yöresine göre, bölgesine göre, coğrafyasına göre ihtisas kentler kurulmalı. Kırsal kesimden kentlere göçün önüne geçilmeli, kamu eliyle kırsal kesimlere cazibe merkezleri yaratılmalı. Başta eğitim, sağlık, sportif alanlar gibi Doğu’dan, Orta Anadolu’dan, Karadeniz’den Batı’ya göçün mutlaka ve mutlaka önüne geçilmeli. Belki çok abes karşılayan olacaktır ama şahsıma yetki verilmiş olsa hiç esirgemeden İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir Sakarya gibi kentlerimizde özel üniversite ve sanayi fabrikalarının kurulmasına, mevcutları da  teşvik etmek kaydıyla ülkemin diğer kentlerine yönlendirme yapardım. İstanbul’da adım başı bir özel üniversite var. Doğu’dan, Güneydoğu’dan,  Orta Anadolu’dan Karadeniz’den İstanbul’a gelen öğrencilerin çoğunluğu mezun olduktan sonra İstanbul’da ve diğer kentlerimizde yaşamlarını sürdürmekte. Aksine bu özel üniversiteler yukarıda saydığım bölgelerde olmuş olsa Batı’dan o bölgelere giden öğrenciler, iş, aş sahibi olabilirler ve evlilikler yaparak o yörelerde yaşamlarını sürdürebilirler. Yani mutlaka ve mutlaka ters göç sağlanılmalı. O bölgelerde araziler  ekilmiyor, biçilmiyor hayvan yetiştirilmiyor. O bölgelerde yaşlı insanlar kaldı, gençler ise iyi bir gelecek ve iyi bir hayat sürdürmek için Batı’ya gelmekteler. Yani işin özeti üretmekten çok, tüketici bir toplum olmak, ileride çok büyük sıkıntılara yol açacaktır.  Şahsım olarak ortaokul ve lise öğrenimimden itibaren siyasete ilgi duydum. O günden beri siyasetin içinde yoğruldum ve o günden bugüne kadar siyasete ilgi duydum. Zannedersem var olduğum sürece de ilgili olacağım. Her bir yurttaşımızın da ilgi duymasını arzu ediyorum. Ülkemde birbirini denetleyen erkler sistemini savunmaktayım,  liyakat egemen olmalı. Şuculuk buculuk gibi bir kayırmacılığa karşıyım.

Önümüzdeki genel seçimde Salih Top’u yeniden aktif siyasetin içinde görecek miyiz?

Yıllardır iş hayatımda kendime özgü bir başarı grafiğini yakaladım. Artık kızlarımın ve oğlumun,  işlerimin yürümesindeki katkıları kayda değerdir. Şahsım olarak siyasete daha çok zaman ayırma olanağım olacaktır süreç içinde. Dediğim gibi dün, bugün ve yarın da hep siyasetin içinde oldum ve var olduğum sürece de olmayı arzuluyorum.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Ülkemde bulunan doğal maden kaynakları ve jeotermal kaynaklarımız hiçbir zaman yabancı yatırımcılara satılmamalı mutlaka ve mutlaka yerli girişimcilerin eliyle işletilmeli. Kamu ve özel sektör hizmetinden, yani karma ekonomiden yanayım. Özelleştirmeden yanayım ama özelleştirme olacaksa rekabete dayalı özelleştirme olmalı. Hamil-i kart  yakınımdır kayırmacılığına karşıyım. Özel sektörün gitmediği yerde mutlaka ve mutlaka kamu o hizmeti yerine getirmelidir. Etkin, yetkin parlamenter sistemden yanayım. Yetkisi olanın sorumluğu da olmalı. Ben yaptım oldu yaklaşımından uzak durulmalı. Sembol cumhurbaşkanı ile yetkili ve sorumlu hükümetler olmalı, yeri geldiğinde hesap vermeli. Hiç kuşkusuz üreten bir Türkiye  hayaliyle dünyada, bölgesinde etkin, yetkin, bağımsız bağlantısız bir Türkiye, hak, hukuk ve adaletin egemen olduğu bir Türkiye ve son olarak, ‘yurtta sulh cihanda sulh’ anlayışını benimsemiş bir Türkiye görmek isteriz.

HABERİ PAYLAŞ
ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X