Her şey 20 gün içinde oldu bitti… AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun teşkilatları görevden alma ve atama yetkisini Genel Başkan’dan alma kararı durgun suya atılan taş gibi halka halka yayıldı.
Gelinen nokta ortada…
İlk kez bir başbakan, yüzde 50 oyla kazandığı seçimden 6 ay sonra kongre kararı aldı ve yeniden aday olmayıp bıraktığı kongreden yeni genel başkan ile birlikte siyaseten ilkler ve onun devamında da yeni Türkiye tablosu çıktı.
Kısacası…
Dünkü kongreyle birlikte partili Cumhurbaşkanı dönemi fiilen başladı
İlk işareti de divan başkanı Bekir Bozdağ verdi:
“Sayın Cumhurbaşkanım, biliyoruz ki fiziken aramızda olamasanız da manen aramızdasınız. Halkımızın dediği gibi, partimiz ‘Tayyip’in partisi’dir ve ‘Tayyip’in partisi’ olarak kalmaya devam edecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızı AK Parti’den ayrı düşünmek mümkün değildir. AK Partinin tek lideri vardır o da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bundan sonra da olduğu gibi seçilmiş cumhurbaşkanı ile başbakanın uyumlu çalışması Türkiye’nin gücüne güç katacaktır.”
Bu sözlerde…
İlk kez bir siyasi parti kongresinde Cumhurbaşkanı ile parti bağı bu kadar net ve güçlü vurgulanıyor.
Aynı vurguyu…
“Recep Tayyip Erdoğan’ın yolu” sözleriyle AK Parti’nin yeni genel başkanı Binali Yıldırım da yaptı.
Yine ilk kez bir siyasi partinin kongresinde kurucusu sıfatıyla Cumhurbaşkanı mesajı okundu ve salonun tamamı mesajı ayakta dinleyerek bağlılık gösterdi.
Bize göre…
Kongreden “Partili Cumhurbaşkanı dönemi fiilen başladı” mesajı çıktı.
Türkiye’nin önünde artık yeni bir dönem var. Bunun da iki aşamalı bir süreç olduğu anlaşılıyor.
Birincisi…
Cumhurbaşkanı’nın partisiyle ilişkisini kesmesini isteyen Anayasa’nın 101. Maddesi fiilen işlevsiz hale geldi. Anlaşılan o ki, atılacak ilk adım bu olacak.
Onu izleyecek adımı da, konuşmasında “Yapmamız gereken yeni anayasa ve başkanlık sistemidir” diyen Yıldırım açıkladı.
Akla şu gelebilir:
Bu değişiklikleri yapmak o kadar kolay mı?
Cevabı vermek için dünkü kongre mesajına bir kez daha bakmak ve çıkabilecek engeli konuşmak gerekiyor.
Örneğin…
Davutoğlu süreç başladığından beri “Benim arzu ettiğim bir şey değildi” ifadesini kullanıyor, ama partisinden karşılık bulmuyor. Dün söylediğinde de hafif sitem olmaktan öteye geçmedi. Siyaset ise izleyiciliğin ötesine geçemiyor.
Doğal olarak…
Toplum da önce kavramlara, sonra uygulamalara alışıyor.
DSP Genel Başkanı Aksakal’ın köylerdeki hızlı turu
Zamanının büyük bölümünü artık Ankara’da ve yurt gezilerinde geçiren DSP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özbilge kendi kenti Bursa’dan da uzak durmuyor.
Eksik olmasın, Bursa’ya gelişlerinde çay içmeye uğruyor, Anadolu’daki izlenimlerini anlatıp Ankara’daki gelişmelerle ilgili de bilgilendiriyor.
Bu gelişinde…
Yerel medyanın dikkatinden kaçan DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’ın köy ziyaretlerini anlattı.
İnegöl’deki karşılamanın ardından, konvoy halinde Yenişehir Yolu’na girmişler. İlk durakları Söylemiş Köyü olmuş. Yenişehir ilçe merkezini ziyaretin ardından Aksakal ve beraberindekiler cuma namazını Koyunhisar’da kılmışlar. Cami çıkışında köylülerle sohbet etmişler.
Ardından…
Barakfaki’ye geçip Kestel’de Hacı Bektaş Derneği’ni ziyaret etmişler. Gürsu’da da Kumlukalan Köyü’nde köylülerle bir araya gelmişler.
Geziyi anlatan Özbilge şunu söyledi:
“Özellikle tarımsal yoğunluğu olan köylere sessizce gidip çiftçileri dinledik. Gördük ki her yerde sorun var, köyler adeta yangın yeri gibi.”
Şunu da ekledi:
“Her köyde büyük ilgi gördük. DSP’ye ne kadar çok ihtiyaç olduğu da ortaya çıktı. Bu geziyle Genel Başkanımız yeniden başlangıç startını da köylerden vermiş oldu.”
Barınak yapıyoruz ama hayvanlarla dost olamıyoruz!
Kimimiz çok seviyor, ama sevdiğini belli edemiyor. Kimimiz sevmek istese de cesaret edemiyor. Kimimiz de sorumluluk duygusuyla sokaklardaki masum dostlar için adeta çırpınıyor.
Yine de…
Her yönden insanların ilgisine muhtaç olan sokak hayvanlarına karşı toplumsal sorumluluk anlamında gereğini yapamıyoruz.
Türkiye Hayvanları Koruma Derneği Bursa Şubesi Başkanı Saadet Yazıcı ile sohbetimiz işte bu yönde gelişti. Dikkat çekmek istediği önemli noktalar var.
“Bursa kalite şehri, ulu şehir, ama hayvanları koruma konusunda verilen sözler ne yazık ki tutulamıyor” dedi ve şunu söyledi:
“Tamam, 5 yıldızlı otel değiller ama hayvanlar için çok güzel barınaklar yapıldı. Fakat bu barınakların bazı sorunları bir türlü giderilemedi.”
Bu noktada…
Barınaklarda küçük hayvanlar için veteriner olmamasına üzülüyor. Buralarda hayvanların kısırlaştırılır gibi yapıldığını, ama gerçek uygulama olmadığını düşünüyor.
Vaat edilen 6 rehabilitasyon merkezinin kurulamamasına da anlam veremiyor. O nedenle “sağlam gelen hayvanların hasta çıktığı” algısı oluştuğuna dikkat çekiyor.
Ardından
Barınaklarda çalışanların mutlaka eğitilmeleri çağrısı yaptı ve beklentisini dile getirdi:
“Yapılan merkezler güzel oldu, ama daha işlevsel kullanılmalı.”