​Gözümüz televizyonda, adından ve kurucusundan dolayı alışkanlığımız NTV ekranında. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezi’nde, Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in konuşmasını izliyoruz.

Daha doğrusu…

Çelik’in pazar günü yapılacak kongrede AK Parti Genel Başkan Adayı’nın Binali Yıldırım olduğunu açıklamasına odaklandık.

Aslında…

Günler öncesinden Yıldırım’ın adaylığı bilindi, konuşuldu. O nedenle açıklama malumun ilanı olmaktan öteye geçmedi.

Kaldı ki…

Bu sütunlarda daha önce vurguladık, Olay TV ekranından da dile getirdik. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sürprizi olan bir lider değil. Atacağı adımı en baştan söyleyip tartışılmasını sağlıyor. O tartışmalarda başka öneriler ortaya çıkıyor, hatta bazen makas değişiyor.

Fakat…

Erdoğan ilk söylediğini sonda da yapıyor. Aradaki gelişmelerle farklı yere gelenler başlangıcı unuttukları için sürpriz kabul ediyor. Oysa sürpriz yok.

Nitekim…

AK Parti’nin kongre kararı aldığı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yeniden aday olmayacağını açıkladığı andan itibaren Binali Yıldırım adı hep gündemde.

Gerçi…

Bekir Bozdağ, Numan Kurtulmuş, Berat Albayrak’ın adaylıkları konuşuldu, ama en güçlü aday olarak hep Binali Yıldırım görüldü.

O bakımdan…

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın pazar günü AK Parti Genel Başkanı seçilmesi, pazartesi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirilmesi hiç sürpriz değil.

İşte…

Bu konuşmayı dinlerken aklımızdan şu geçti:

Eskiden, başbakanın değişme yolları dendiğinde akıllara iki şık gelirdi.

Birincisi…

Seçimlerde iktidarın değişmesiyle başbakanı değişmesi ki, demokratik kural bunu gerektiriyor.

İkincisi…

1960 darbesi, 1971 muhtırası, 1980 darbesi ve 28 Şubat postmodern darbesi gibi askeri müdahale yoluyla başbakanın değişmesi.

Bu iki şıkka artık yenisi eklendi. İlk kez kongreyle başbakan değişmesine tanıklık ediyoruz.

Bize göre…

Kişileri tartışmaktansa, demokratik teamüle eklenen yeni yöntem süreçte her şeyin önüne geçti.

Üstelik…

Böyle bir değişim yönteminden iktidara gelenlerin ders çıkarmaları gerekiyor.

 

Herkes “zirvede uyumu” merak ediyor

 

Binali Yıldırım’ın pazar günü AK Parti Genel Başkanı seçileceğinin belli olduğu andan itibaren “zirvede uyum” konuşuluyor.

Bu konuda sıkıntı olacağını sanmıyoruz. Nedeni de şu:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, Gemi Sanayii’nde keşfettiği Binali Yıldırım’ı getirip İDO Genel Müdürü yapmış. AK Parti kurulunca milletvekili seçilmesini sağlayıp, bu kez Ulaştırma Bakanı olarak görevlendirmiş.

Yol arkadaşlığı yanında, ikisi de birbirlerini çok iyi tanıyorlar.

Üstelik…

Yıldırım sakin ve esprili yapıda olduğu için, tarzları da farklı.

 

Koordinatör Başbakan modeline hazır olmak gerek

 

Binali Yıldırım’ın AK Parti Genel Başkan adaylığını ve sonrasında başbakanlığını değerlendirdiğimiz Olay Televizyonu canlı yayınında Cemile Nur Korkmaz sordu:

“Sert ve yumuşak üsluplu olarak birbirlerini tamamlayan tarzlarıyla güçlü cumhurbaşkanı-güçlü başbakan formülü işleyecek mi?”

Gördüğümüz kadarıyla, burada durum biraz farklı.

Çünkü…

Geçen haftaya kadar “Birinci önceliğimiz başkanlık sistemi” diyen AK Parti, şimdi partili cumhurbaşkanı yöntemini savunuyor.

Gerçi…

Erdoğan’ın kurucusu olduğu partiyle ilişkisini kesmesini kimse beklemediği için yadırganmadı, ama bu durum anayasayla pek uyumlu değil.

O bakımdan…

Anayasa’nın 101. Maddesi değiştirilirse, bu kez ortaya daha farklı bir tablo çıkacak ve parti üyeliğini koruyan cumhurbaşkanı etki alanı genişleyecek.

Örneğin…

Parti üyeliğini koruyacağı için, seçilme hakkı nedeniyle Genel Başkan da olabilecek.

Yani…

Erdoğan’ı yakın gelecekte Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı olarak görebiliriz. Bu durumda, şantiyeden gelen Binali Yıldırım da koordinatör başbakan olarak farklı bir konum üstlenecek.

Fransa’daki yarı başkanlığa benzeyen bu modele de hazır olmak gerekiyor.

 

Adaylık açıklanırken salonda mesaj var mıydı?

 

20 ay önce Ahmet Davutoğlu’nun adaylığını AK Parti Genel Başkanvekili olarak Mehmet Ali Şahin açıklamıştı. Dün Binali Yıldırım’ın adaylığını Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıkladı.

Fark şu:

Davutoğlu’nun adaylığında partinin lideri cumhurbaşkanı olmuştu. Bu kez bir Genel Başkan olduğu için açıklamayı sözcü yaptı.Soru da galiba şu:

Binali Yıldırım’ı bizzat Ahmet Davutoğlu sunabilir miydi?

Doğrusu, çok şık olurdu, ama Davutoğlu salona gelmedi. Yıldırım’ın yanında Mehmet Ali Şahin, arkasındaysa adaylık için adları geçen Bekir Bozdağ, Numan Kurtulmuş, Berat Albayrak, Yalçın Akdoğan oturuyordu.

 

Cebel’in Özgürlük Bayramı’na Bursa damga vurdu

 

​Bulgaristan’da yaşayan Türk nüfusun adlarının değiştirildiği, direnenlerin hapse atıldığı yıllardaydı. 19 Mayıs 1989 günü Türkler asimilasyona ve zulme karşı Kırcaali Cebel’de direnişe geçtiler.

Yakın geçmişte Cebel olayları olarak anılan bu direniş, şimdi Cebel Özgürlük Bayramı olarak kutlanıyor.

Dünkü kutlamaya…

Cebel’in kardeş belediyesi olan Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali ile birlikte, başları her sıkıştığında yardımlarına koşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe de katıldı.

Yeni kurulan DOST Partisi Genel Başkanı Lütfi Mestan ile Türkiye’nin Bulgaristan Büyükelçisi Süleyman Gökçe’nin de hazır bulundukları özgürlük kutlamalarında Altepe çok ilgi gördü.

7 bin kişinin doldurduğu Cebel Meydanı’ndaki konuşmasında sık sık “Biz kardeşiz” vurgusu yapan Altepe, birlikte üretim yaparak Bulgaristan’daki Türk gençlerinin Avrupa’ya göçünü önlemeyi de önerdi.