Son aylarda yaşanan sıkıntılar, ülkemizde basketbolun, özellikle kulüpler düzeyinde jet hızıyla ivme kaybettiği ve maalesef durdurulamaz bir noktaya doğru ilerlediğini göstermekte. Bu satırlardan zaman zaman uyarılar yaptım ama Türkiye Basketbol Federasyonu kalıcı bir çözüm bulamadığı gibi pansuman dahi yapamadı. “Avrupa’nın en iyi iki liginden biri bizde” söylemi çok komik bir söylem olmaktan öteye gidemiyor. Daha önce yazmıştım; bir takım eksik oynanan lig, son iki yıl içinde Uşak, Trabzon, Eskişehir takımlarının ligden çekilmeleri, bu sezonki Sakarya’nın durumu, son haftalardaki Afyon ve basketbolumuzun en köklü camialarından Galatasaray’dan gelen antrenmana çıkmama tepkisi, yine en son bu hafta başı örnek kulüp Banvit’in destekçisi Banvit A.Ş’in “basketboldan çekileceğim” açıklaması da tam bir soğuk duş etkisi yarattı. Ayrıca, TBL’de bu sezon yaşanan Konya Selçuklu örneği ve daha alt liglerde çoğaltabileceğim pek çok takımın durumu, ödenmeyen maaşlar, bu işten ailesini geçindiren, alacağı paralara göre yatırım yapan oyuncular, antrenörler ve kulüp çalışanları, ülkemize para kazanmaya gelmiş yüzlerce yabancı oyuncu, bu oyuncuların ülkemiz hakkında edindikleri olumsuz düşünceler, çevrelerine yansımaları. Hala bu gelişmelerden sonra Avrupa’nın en iyi iki ligi bizde diyebiliyorsak, aynı ligden bahsetmiyoruzdur. Anadolu Efes, Barcelona maçı arifesinde Sakarya ile oynuyor. Neredeyse talimatlar izin verse yıldız takım ile çıkacaklar. Üstüne Trabzon maçı… Boş geçilen bir hafta daha ve bunun üzerine hayati önem taşıyan bir Eurolig karşılaşması. Aynı durum Fenerbahçe BEKO için de geçerli. Onlar da önemli bir Eurolig çeyrek final maçı öncesi, antrenmanlara çıkmayan, ödemeleri 3 ay geriden gelen hedefsiz Afyon ile oynadılar. Ligde sezon başı normal, sonrasında ise zayıf kadrolar ile oynayan takımların ligin marka değerine büyük zarar verdiği ve adil bir yarışmanın olmadığı çok açık. Başka federasyonlardaki uygulamalara bakmak lazım; Voleybol Federasyonu normal sezon bitiminde play-off dışında kalan takımları bir yerde topluyor ve düşmeyi belirleyecek maçlar oynatıyor. Bu sistem basketbola uygulanırsa bazı takımlar ve oyuncular sezon bitmeden fişi çekmezler. Haksız rekabeti önlemek mümkün olur.
TBF ye soruyorum; Ne olacak Türk basketbolunun hali… Nereye gidiyoruz, ne önlem aldınız? B ve C planınız ne veya var mı? Eski yıldız basketbolcuların yönetimde olmasını, futbol ile kıyaslayarak çok olumlu bulan basınımız buna ne diyorsunuz? Tesisleşme de büyük hamle yapan devletimiz bu işlere el atmazsa bu kadar zorluklar ve imkansızlıklarla Türk basketbolu kalmayacak. Federasyon olarak, her önüne geleni lige almamalısınız. Oyuncu, antrenör ve diğer çalışanlara garanti vermelisiniz. Verdiği sözü yerine getirmeyen kulübü en alt lige göndermelisiniz. Sizin vitrininiz olan liglerde, sözüne sadık kulüpleri oynatmalısınız. Devlet ile ortak çalışmalı, kulüplerin borcunu yapılandırarak ödemelerin federasyon eli ile yapılmasını sağlamalısınız. Antrenörler Birliği, siz bu işsiz ya da uzun süre bedava çalışmak zorunda kalan antrenörler için neler yapıyorsunuz? Oyuncular, siz bir birlik içinde bu işlere dur demelisiniz. “Seneye başka bir takıma gidemem” deyip kulüplere boyun eğmemelisiniz. Menajerler sezon başında transferden yüzdenizi alıp kafanızı kuma gömmemelisiniz. Oyuncularınızın haklarını takip edip, sözünü tutan kulüplere öncelik tanımalı ve bu işler için elinizi taşın altına sokmalısınız. Yoksa; seneye oyuncularınıza takım bulmak için üste para verecek duruma geleceksiniz. Son olarak; Basketbol Federasyonu kötü gidişe dur diyecek en yetkili kurum. Ülkemiz basketboluna umut verecek bir şeyler yapın ya da biz bu işi yapamadık diyerek çekilin. Daha iyi yapacak projeleri olan ekipler muhakkak çıkacaktır yoksa yönetecek bir basketbol kalmayacak. Basketbol elden gidiyor tüm kesimler acil göreve…