Mutlu Topçu görevini bıraktı. Bırakırken yaptığı açıklamalar yeşil beyazlı takımda yaşanan sıkıntının boyutlarını ve nedenlerine de pencere açtı.
Topçu parantezleri açtı, parantezleri ben kapatayım…
-Galatasaray karşısında fiziksel olarak en güçlü kadroyu çıkardım: Korkunun ecele faydası olmuyor hocam. Fizik önemli ama akıl daha önemli. Keşke sahada ne yaptığını bilen, daha fazla sorumluluk alabilen oyuncular olsaydı. Ligin ilk yarısında arabanın motor gücü 1400’dü ama şimdi 900’lere indi. O zaman ben şöförün performansına bakarım.
-Futbolcuların kendilerine gelmesi lazım: Oyuncular o kadar vurdum duymaz ki; ne camiayı dinliyorlar, ne de kazandıkları paranın hakkını veriyorlar. Ne yaptıysam kendilerine doğruları gösteremedim.
-Futbol oynamaya çalıştığımız zaman mücadele edemiyoruz: Hücuma kalksak, defans gedik veriyor. Defans yapmaya çalışsak, hücum oyuncuları yardıma gelmiyor. Anlayacağınız takım yamalı bohça. Ben de bu bohçayı dikmeyi beceremedim.
-Bir başka hocaya kimse sallamasın: Maşallah Bursaspor öyle camia oldu ki gelen gidiyor. 1 sene kalabilene aşk olsun. Ona yuh, buna yuh. İstifa da istifa. Sen onu bırak mevcut imkanlarla görev alan hoca, senin takımına ne katacak? Ona bak.
-Gelecek seneye değildir. Gelecek 3 yıldır 5 yıldır: Başarı öyle hemen gelmiyor. Plan lazım program lazım en önemlisi sabır lazım. Bursaspor’un başına gelirken de iyi hesap kitap yapmak lazım. İstemek en kolayı vermek ise en zoru. İsterken ne verdiğimize bakalım. Ondan sonra kapıya dayanalım.
-Otobüs basma sendromunu üzerimizden atamadık: Vallahi ne bileyim hiç böyle bir şey tahmin etmedik. Kasımpaşa maçı sonrası elimiz kolumuz bağlandı. Otobüs niye durdu? Taraftarlar nasıl içeri girdi?Anlayamadık! Ben de oyuncularımın önüne geçip, onları koruyamadım.
Biz sorun ne? dedikçe ısıtıp ısıtıp bu olayı önümüze koydular. Antremanlara bakıyorum ‘işte budur’ diyorum sahaya çıkınca nasıl 5’lik olduk anlayamıyorum. Ah o otübüs yok mu?
-Gitmeyi kafasına koyan oyuncular olabilir: Bizim de gitmeleri canımıza minnet. Aman aman daha şimdiden bavullarınızı toplayın. Mümkünse artık hiç görüşmeyelim.
-Çok iyi niyetli bir başkan var, yanlış yönlendirilmiş: Yiğidi öldür hakkını yeme. Bu başkan daha ne yapsın bütün gününü Özlüce’de geçiriyor. Zamanını, parasını Bursaspor’a adamış. Onun da hataları var. Kimse anasının karnından bir işi öğrenerek doğmuyor. Bu süreç işi, ekip işi.Yola çıktığında kılavuzun sağlam olmaz ise… Mesele yanlışlardan ders çıkarıp ona göre bir rota çizmek.
-Değişim şart: Mutlu Hoca’nın söylediği en doğru söz… Bursaspor’da değişim yalnız bir yerde olmamalı. Bir kere, ruhunu bu şehrin takımına veremeyen, kazandığı milyonların hakkını veremeyen, vasatı geçemeyen oyunculara yol verilecek. Sonra yönetim de, taraftar da, basın da şapkasını alıp önüne koyup düşünecek. Bu kâbus sezonu yaşadıysak, yalnız birinin, birilerin hatası ile yaşamadık. Topyekün gelen hatalar zinciri ile yaşadık. Karşılıklı suçlamalar ile bu işin sonu gelmez.
Örnek’e kolay gelsin
Adnan Örnek uzun yıllar Bursaspor’un tozunu yuttu. Kaptanlık yaptı, yardımcı antrenör olarak görev aldı. Altyapı için hizmet verdi. Yardımcı antrenör olarak Milli Takım’da mesai harcadı. Uzun bir süredir sabırla kendisine görev gelmesini bekledi. Bana göre daha Gheorghe Hagi dönemi sonrası Ümit Kayıhan’ın yerine takımın başına getirilmeliydi. Başkan Ali Ay bence en doğrusunu yaptı. Adnan Hoca’nın işi hiç kolay değil. “Takımda oynamak istemeyen, şehri hemen terk etsin” sözü ile duruşunu net bir şekilde ortaya koydu. Bu duruşunu sürdürürse başarılı olmaması için hiç bir neden yok. Belki de uzaklarda aradığımız çok yakınımızdadır. Yelkenler Karadeniz’de açılacak. İyi bir rüzgar ile 5 hafta bakarsınız 5 yıl olur.