Beşiktaş, Bursaspor maçının özeti şu: Maçta farkı kalite belirledi. Paul Le Guen defansif anlamda dersine iyi çalışmış. Yeşil beyazlılar rakibini gücü ölçüsünde durdururken, hücumsal anlamda da eldeki isimlere göre en iyisini yapmaya çalıştı.

İlk devre bana göre Beşiktaş karşısında nasıl oynananması gerekiyorsa Bursaspor öyle oynadı. Son 2 sezonun şampiyonu ve oturmuş kadrosunu daha da güçlendiren bir rakipten söz ediyoruz. Topla oynar gibi gözüken ev sahibi ekip olsa da yeşil beyazlıların kazandığı topları hızlı bir şekilde kullanması Şenol Güneş’in ögrencilerini ürküttü. Bu durumu minimize etmek isteyen Beşiktaş’ın ilk devrede yapılan 17 faul’ün 11’ni yapması bunun bir sonucuydu.

Pozisyon vermeden giden karşılaşmada korner atışında Tosiç unutulunca, Sırp oyuncu da cezayı kesti. 5 dakika sonra Bursaspor’un resitali izlemek büyük keyifti. Barış Yardımcı soldan sağa slalom yaparak taşıdığı ve Stancu’ya çok iyi aktardığı topta Rumen oyuncunun ceza sahasına süzülmesi ve Delarge’a alda at demesi usta işiydi. İlk devrede oynanan olumlu futbol 2. yarı için açıkçası umut verdi. Ama bu devrede Bursaspor’un en büyük zaafı topu ayağında tutamasıydı.

Kaptığı topları çok çabuk rakibine kaptıran yeşil beyazlılar, çok daha fazla efor sarfetmek zorunda kaldı. Batalla istediği yerlerde topla buluşamayınca yeşil beyazlılar ne orta sahadan ne de kanatan etkili ataklar gelişteribildi. 64. dakikada yine ilk golün kopyasında bu kez Atiba, Harun’un tokatladığı topu kolaylıkla gole çevirdi. Deniz’in sakatlanması Paul Le Guen’in hamle planlarını değiştirse de pas yüzdesini yükselten Beşiktaş karşısında elinde fazla da bir kozu yoktu. Deniz yerine oyuna  Ekoko ilk maçın heyecanı ile ekstra işler yapmaya kalkınca istenilen verimi veremedi. Mağlubiyetle biten bir maçta Bursaspor’un oyun disiplini, oyuncuların ortaya koyduğu mücadele gelecek haftalar için artı hanesine geçerken, hücumsal pasiflik ise eksi hanesine yazıldı. Sayın Başkan çok daha rahat maç izlemek istiyorsanız, onun ilacı da sizde. Reçete belli; 2-3 tranfer daha.