Avrupa yolunda umutlar bir yeşerdi bir söndü ama, dünkü Akhisar Belediye karşılaşması Bursaspor için bu hedef doğrultusunda tamam ya da devam maçıydı. Gelin görünki tüm camia bunun farkında iken yeşil beyazlı oyuncular çook ama çok farklı bir frekanstaydı.
Yazık ki yazık. Taraftarlara yazık, yitip giden umutlara yazık.
Akhisar Belediye maçın senaryosunu kurguladığı gibi sahada uyguladı. Neydi bu senaryo?
-defansı kalabalık tut
-rakibe geniş alan bırakma
-Batalla’yı kilitle
-oyun temposunu düşür
-kontraataklarla gole git
Bire bir bunu yaptı konuk ekip. Batalla faktörünü çıkardığımızda zaten sezon başından bu yana da bunu yapıyorlar… Diyeceksiniz ki Bursaspor’un oyun senaryosu neydi? Problem de bu zaten bir senaryo yoktu ortada. Yönetmen kafasında bir kurgu oluşturmuş ama oyuncular ile kurgu örtüşmedi. Haa bu taraftar önünde kurgu falan da lazım değildi, istek ve mücadele de yeterdi…
Emre, Serdar, Deniz üçlüsü için diyeceğimiz bir şey (tercih olarak) yok. Bu üçlünün geçtiğimiz haftalarda iyi işler çıkardığını gördük. Lakin takımın bütününde sıkıntı vardı. Milletin imrenerek baktığı ve kıskandığı 30 bin taraftar, takımlarından topu topu 90 dakikada biri direkten dönen 2,5 pozisyon gördü. Yani neresinden tutsanız elinizde kalacağı bir takım…
Traore ile Şamil ikilisi orta sahada, Emre, Sercan ikilisi kanatlarda üretkenlikten çok uzaktı. Sakatlanarak çıktığı dakikaya kadar en arzulu görünen Deniz’in oyundan çıkması başlı başına şansızlıktı. Takımı ateşleyecek isim olan Kaptan’ın ise bedeni sahada aklı başka yerdeydi. Takımı daha ofansif hale getirmek, hem de Bekir’i ezdirmemek adına Şamil’i sağ bekte onun yerinde de Faty ya da Jorquera oynasa daha iyi olmazmıydı?
Ama geçti… Öyle olsaydı böyle olsaydı demeye de gerek yok; atı alan Üsküdarı geçti. Avrupa başka bahara kaldı, bundan sonra gençleri görelim, onlarla kazanıp, kaybedelim sorun değil. Birini bile kazansak kârdır…