Biz millet olarak insanoğluna çok değer verdiğimiz gibi, bize hizmet eden hayvanlara, canlılara şefkatle merhametle muamele etmişizdir. Bütün hayvanlara, evimizdeki kediye, kapımızdaki köpeğe önem verdiğimiz gibi bahçemizdeki ağaçlara, çiçeklere, kuşlara, böceklere de merhametle sevgi ile davranırız. Bu nedenlerle atalarımız “Yaş kesen baş keser” diyerek canlı, yeşil güzel bir ağacı kesmenin, insanı öldürmekten farksız olduğunu ifade etmiştir.
Hayvan, ağaç, çiçek, kuş sevgimiz merhametimiz neticesinde atalarımız havalar birden soğuduğunda sıcak ülkelere göç edemeyen leylekler için vakıflar kurmuşlar, kış boyunca leylekler beslenmiş ve korunmuştur. Bunun dünyada başka bir örneği yoktur.
Havaların çok sıcak olduğu yaz aylarında kapımızın önüne içilmesi için su kapları koyarız, kış bastırınca belirli yerlere hayvanlar için yiyecekler koyarız. Bu bizim sevgimizin, şefkatimizin bütün yaratılmışları kapladığının bir ifadesidir.
Kanuni Sultan Süleyman Han Topkapı Sarayı’nın bahçesindeki çok sevdiği ağaçlarının gövde ve dallarını karıncalar sardığını görünce, ağaçları karıncalardan kurtarmak ister… Her kararında olduğu gibi karıncaların ilaçlanarak öldürülmesinin dini yönden caiz olup olmadığını çok sevdiği Şeyhülislam Ebu Suud Efendi’ye saygıyla, edeple sorar. Muhterem Hocam…
Ağaçlarımızı sarınca karınca
Günah var mı karıncayı kırınca
Ebu Suud Efendi de çok sevdiği hünkârına çok zarif bir cevap yazar…
Sultanım
Yarın Hakk’ın divanına varınca
Süleyman’dan hakkını alır karınca
İlahi adalette, hesap gününde kul hakkı ile başka bir yaratılmış varlığın hakkı aynıdır. İlahi divanda, Padişah Süleyman ile karınca hakkı eşittir.
Severek, gönüllerde seyrederek yaşarsak, ne karıncayı incitiriz ne de çiçeği koparıp atarız, ne de bir gönlü yıkarız.
Gün gelir dürülür on sekiz bin âlem
Telaşla toplanırız hesap yerinde
Mizan kurulur açılır defter kalem
Adil ol, sevilirsin hesap gününde

Flipboard