Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu

Ekonomi nereye gidiyor?

Ekonominin zor bir sınavdan geçtiği bir yıl daha tarih sayfalarındaki yerini almaya hazırlanıyor.

Özellikle ilk 6 ay itibarıyla yaşanan durgunluk küçümsenecek boyutta değil!

Ağustos 2018’de patlak veren kur ve faiz şokunun reel ekonomideki gerçek etkilerini 2019 gördük.

Her birey ve kurum kendi ölçülerinde farklı biçimde hissetti olumsuzlukları.

Aslında durgunluk birikimli biçimde 2013’ten itibaren içten ve dıştan gelen çeşitli olumsuzluklar ekonomik hayatımızın parçası haline geldi.

Ve Türkiye potansiyel büyüme rakamı olan yüzde 5’ten uzaklaşır oldu.

2019’a gelindiğinde ise artık büyüyen değil küçülen bir ekonomimiz vardı.

Tüm tahminler 2019’un eksi büyüme ile kapanacağı yönündeydi!

Ancak, küresel çaptaki para politikalarının da verdiği destekle ikinci yarıyılda gelen bin 200 baz puanlık hızlı faiz indirimi ibreyi tersine çevirdi.

Kredi faizlerindeki ucuzlama, sektörel destek paketleri ve kurun nispeten istikrarlı seyretmesi üçüncü çeyrekte yüzde 0,9’luk büyümeyi karşımıza çıkardı.

Öncü göstergeler son çeyrekte rahatıkla yüzde 5’lik bir büyümenin gerçekleşeceği yönünde bir mesaj veriyor.

Neticede 2019’u yüzde 0,7 civarındaki bir büyüme ile kaptamamız kuvvetle muhtemel görünüyor!

Gerçi Türkiye’nin nüfus yapısı ve büyüme potansiyeli açısından sıfır diyebileceğimiz bir seviye bu.

Ancak teknik açıdan hem resesyondan çıktık.

Hem de yukarı yönlü bir ivme yakaldık.

Böylece makro bazda 2020 adına umutlar da artmış oldu.

2020 ne getirecek?

Aslında yüksek büyümeye dönük beklentilerin temelinde 2019’a ait düşük büyümenin yarattığı baz etkisi var.

Yine de yakalanan ivmenin beklentileri aşan yüzde 4 – 5 aralığındaki bir milli gelir artışını 2020’de karşımıza çıkarması mümkün!

Yani baz katkısının üstünde 2 puanı aşkın bir reel büyüme ihtimali var.

Gerçi birçok yabancı kuruluş IMF gibi yüzde 3 veya altındaki bir büyüme bekliyor.

Ama şimdiye kadar hep yanıldılar.

Eğer olağanüstü bir gelişme olmazsa yine yanılacaklar!

Tabii ki önemli olan sürdürülebilir ve dengeli bir ekonomik büyüme trendine girilmesi.

Bu anlamda yapısal sorunlar nedeniyle bir garanti olmadığının altını çizmekte fayda var.

Özellikle çift haneli enflasyonu tek haneye kalıcı biçimde indiremezsek vatandaşın ekonomik büyümeyi hissetmesi de mümkün olmaz!

Güven zirvede ama…

Dipten çıkışın devamını teyit eden güven endeksleri iki ayrı manzara ortaya koymakta.

Nasıl mı?

Genel durumu gösteren ekonomik güven endeksi aralıkta yüzde 2,6 artışla 93,8 puan seviyesine çıktı. Endeks 2018’in ayına ayında ise 81,9 değerindeydi.

Yani hem yıllık hem de aylık bazda ekonomiye duyulan güven artmış durumda.

Ekonomik güvende aralıkta ulaşılan 93,8 puanlık seviye son 16 ayın zirvesi aynı zamanda!

Alt endekslerin verdiği sinyaller en kötüsünün geride kaldığı ve çıkışın süreceğini söylüyor.

Çünkü imalat sanayindeki durumu gösteren reel kesim güven endeksi hala yukarı yönlü.

Keza hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endeksleri yükselmeye devam ediyor.

Özellikle inşaat sektörü güvenindeki yüzde 7,9’luk artış dikkat çekiyor.

Son birkaç yıla yayılan durgunluğun geride kalmakta olduğuna yönelik sektör temsilcilerinin inanç tazelediğini söylüyor rakamlar.

Ancak madalyonun öteki yüzünde tüketicinin memnuniyetsizliği var!

Çünkü aralıkta tüketici güven endeksi yüzde 1,9 puan geriledi.

Vatandaşın ekonomiye olan güvenini azaltan ana etkenlerse enflasyon ve işsizlik olarak karşımıza çıkıyor.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X