Çok geciktiğimiz yerlileşme hamlesine nihayet otomotiv de katıldı.

Aslında bu kritik sektörde hem yan hem ana sanayinde çok yetkin bir ülkeyiz.

Yani un, yağ ve şeker vardı. Ama kendi markamızı yani helvamızı yapmıyorduk.

Bu hasreti gidermek için kolları sıvayan Türkiye’nin babayiğitleri nihayet görücüye çıktı.

Ve Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu nihayet ilk yerli marka araçla dün boy gösterdi.

Henüz adı belli değil.

Ama yerli marka otomobilin yatırım özellikleri tümüyle ortaya çıktı.

Nasıl bir teknolojiye sahip?

Üretim nerede yapılacak?

İlk araç üretim bandından ne zaman çıkacak?

Devlet ne kadar destek verecek?

Bütün bu sorular yanıt buldu.

Herşeyden önce otomotivde küresel bir oyuncu olma misyonunu Türkiye’ye kazandıracak bir adım atıldığını görüyoruz.

Çünkü…

Türkiye’nin ortak aklının bileşimi olarak en ileri teknoloji yerli marka otomobilde sahaya sürülmüş.

Yeniliğe yolculuk mottusu çerçevesinde elektrikli ve dijital bazlı yenilikçi yaklaşım öne çıkmış.

Neticede geleceğe odaklı yaratıcı ve dinamik bir anlayışla yola çıkılması doğru bir adım.

Dünya otomotivinin tam da bu yönde dönüşüm geçirdiği bir dönemde akıllı bir cihazla rekabetçi bir üründen başka şansımız yoktu zaten.

Akaryakıtlı araç devri bitiyor sonuçta.

Sürücüsüz araçların çağı yaklaşırken bu süreci ıskalamayan bir markaya kavuşmak Türkiye’nin geleceğine yatırımdır.

Tabii ki asıl önemli olan yerli markayı yaşatabilmektir!

Devrim otomobilinin başına gelenler ders niteliğinde.

Bu anlamda fikri mülkiyeti tümüyle Türkiye’nin olan otomobil markasını yaşatmak için tüm ülkenin seferber olması şart.

Devlet yıllık 175 bin adet kapasiteli ve toplam 22 milyar TL sabit yatırım tutarlı elektrikli otomobil üretim tesisi yatırımını mali açıdan fazlasıyla destekleyen bir adım attı.

Markalaşma ve fiyat stratejisi

Artık markalaşma ve pazarlama sürecinin başarılı biçimde yürütülmesi için kolların sıvanması lazım.

Çünkü üretim göz açıp kapatıncaya kadar başlar.

Sürdürülebilir bir pazar büyüklüğüne ulaşılması ise kolay bir süreç değil.

İlk aşamada bir milli mesele olarak toplumun yerli aracımıza sahip çıkması şart!

DMO tarafından 31 Aralık 2035 tarihine kadar 30 bin alım garantisi vermesi bir örnek aslında.

Ancak gelişen pazar koşullarına devede kulak niteliğinde bir destek.

Çok daha fazla kuruluşun ve firmanın araç ihtiyacını yerli araçla gidermesi şart.

Aracın piyasa başarısı fiyat stratejisine de fazlasıyla bağımlı.

Vatandaşın vergileriyle desteklenen yerli otomobilin uygun fiyat segmentlerine da sahip olması şart!

Yoksa yaygınlaşma şansı bulamaz.

 

Bursa’nın kazancı

 

Bursa’nın yerli markanın adresi olması ise şaşırtıcı değil.

İşgücü ve teknolojik birikim anlamında uygunluk oranı en yüksek il olarak yapılan tercih doğru.

Gemlik de ulaşım avantajıyla kendine pay kapmış görünüyor.

Ancak bu proje tek başına Bursa’nın projesi değil.

Dolayısıyla başta Kocaeli Gebze olmak üzere birçok kente de yatırım anlamına geliyor.

Haliyle hem birçok farklı sektörler tetiklenecek hem de altyapı yatırımlarıyla birlikte onbinlerce kişiye yeni ekmek kapısı aralanmış olacak.