Dora henüz 12 yaşındaydı.

Annesi Marika kardeşi Kiriakos’a hamileydi.

Babası Konstantin Miçotakis ülke tarihine damga vurmaya hazırlanıyordu.

Ama siyaset bu…

24 saatte zirveyi de dibi de görmek mümkün.

Onlar için de öyle oldu.

Yunanistan’da Albaylar Cuntası yönetimi ele geçirdi.

Baba Konstantin Miçotakis ‘istenmeyen adam’ ilan edildi ve tutuklandı.

Bu, Miçotakis ailesi için 1967’den başlayıp 1974’e kadar devam edecek kabusun başlangıcıydı.

***

Artık hiçbir şey eskisi gibi değildi…

Ülkede demokrasinin sekteye uğraması, Kıbrıs’ı bile karıştırdı…

Haliyle Türkiye ile Yunanistan arasında ilişkiler yeniden bozuldu.

Atina, hemen Yunanistan’daki Türkleri hedefe koydu.

Gümülcine’den, İskeçe’den, Dedeağaç’tan çok sayıda Türk, akla hayale sığmayan zulümlere dayanamayarak ülkeyi terk etmeye başladı.

Çoğu anavatan Türkiye’nin yolunu tuttu.

Çok ilginç…

Aynı yıl Cunta yönetiminin hapsettiği Konstantin Miçotakis de kurtuluşu Türkiye’de buldu.

Kendisinin, hapis hayatı yaşadığı ülkesinden kaçışına Süleyman Demirel’in Başbakanlığındaki Adalet Partisi hükümetinin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil yardımcı oldu.

Oğlu Kiriakos doğduğunda o sürgündeydi.

***

Yıllar geçti.

Konstantin Miçotakis, Türkiye’den sonra gittiği Paris’ten ülkesine döndü.

1974 yılında aile olarak, Atina’da Yunanistan siyasetine damga vuracak bir dönemin kapısını araladılar.

Baba Miçotakis 1977’de Yunan parlamentosunda yeniden yerini aldı.

Bu arada, Dora Miçotakis ülkeye döndükleri 1974 yılında darbe karşıtı gazeteci ve politikacı Pavlos Bakoyanni ile evlenmişti.

Aleksi ve Kostas adlı iki de çocukları olmuştu.

Her şeyin yolunda gittiği düşünülürken, aile 1989 yılında bir şok daha yaşadı.

Dora’nın ikinci evliliğine rağmen hâlâ soyadını taşıdığı eşi, Marksist 17 Kasım Örgütü tarafından öldürüldü.

Aile, bu travmayı hızla atlatmayı başardı.

1991 yılında Konstantin Miçotakis başbakan seçildi.

13 Ekim 1993’e kadar görevde kalan Miçotakis; Atina, Avrupa’da Türk Azınlığa yönelik baskıları nedeniyle köşeye sıkışınca vatandaşlık hakları noktasında ‘yasalar önünde eşitlik’ gibi  adımlar atmak zorunda kaldı.

***

Uzatmayalım yıllar su gibi aktı…

Hem Dora Bakoyanni hem de kardeşi Kiriakos Miçotakis siyasette hızla yükseldi.

‘Miçotakis Hanedanı’ doğdu.

Atina belediye başkanlığı, milletvekilliği, dışişleri bakanlığı derken, Yeni Demokrasi (ND) Partisi’nin en etkin isimleri arasına girdiler.

Baba Miçotakis 2017’de hayata gözlerini yumdu.

Sonrasında…

Oğlu ve kızı babalarının kendilerine bıraktığı siyasi mirasın hakkını verdi.

Kiriakos Miçotakis Başbakan oldu.

İlk dönemini tamamladı.

21 Mayıs’taki seçimleri de açık ara önde bitirdi.

Bir tek Rodop canını sıktı.

Nedeni…

Seçim haritasında partisinin rengini taşımayan tek yer burasıydı.

20 puan fark attığı Siriza’ya Türklerin yoğun olarak yaşadığı Rodop’ta boyun eğdi.

***

Yunanistan genelinde tartışmalar başladı.

Yüksek oy alarak Siriza’dan Rodop Milletvekili seçilen Özgür Ferhat’ın Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine Başkonsolosluğu tarafından desteklendiği gündeme getirildi.

Miçotakis, bu konulardan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.

Azınlığın Türkiye tarafından daha fazla araçsallaştırılmasını kabul etmeyeceğini ve bu tür sert müdahale uygulamalarına son verilmesi gerektiğini vurguladı.

Bu arada…

Batı Trakya’da Türk adaylar belirlenirken partilerin anlaştığı, bunun bir gelenek olduğu itirafı geldi.

Demokrasi ve insan hakları açısından ne kadar talihsiz bir durum.

Bir ülke, farklı etnik kimliğe sahip diye askerliğini yapan, vergisini veren, ülkesi için üreten kendi vatandaşından bu kadar korkar mı?

Bu mudur; yıllar önce baba Miçotakis’in azınlığa lütfedip sunduğu hukuk önünde eşitlik ve sivil hakların eşitliği?

***

Neyse…

25 Haziran’da yine seçim var.

Bonus milletvekili uygulaması devreye gireceğinden Miçotakis liderliğindeki ND Partisi’nin tek başına iktidara gelmesine kesin gözüyle bakılıyor.

Ama bu onlara yetmiyor.

Rodop çok önemli!

Bölgenin, mutlaka ND’nin rengi maviye boyanmasını istiyorlar.

Bu nedenle…

Kiriakos Miçotakis, partisinin ağır topu ablası Trakya Kalkınma Komisyonu Başkanı Dora Bakoyanni’yi Batı Trakya’ya gönderdi.

Azınlığın tarihinde özel bir yeri olan Hemetli ile Musacık ve Hacıören isimli Türk köylerini ziyaret eden Dora Bakoyanni, sert konuştu.

Sitem, tehdit ne ararsanız vardı…

“Sizlerin SİRİZA’yı desteklemiş olmanızdan dolayı hayal kırıklığına uğradım. Beni desteklemezseniz ben sizi yarın destekleyemem. Atina’da herkes benim gibi azınlığı sevmiyor. Bu mesajı vermek için buradayım. Destek bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Ama en çarpıcı cümleyi konuşmasının sonuna sakladı.

“Bize destek vermezseniz, işler daha zor olacak.”

***

Özetle…

En zor gününde kurtuluşu Türkiye’ye kaçmakta bulan baba Konstantin Miçotakis ile oğlu ve kızının, 40 yıl boyunca Türk azınlığa ve Türkiye’ye bakışı ve yaklaşımı böyle…

Anlamak mümkün değil.

Hanedan üyesi tecrübeli siyasetçiler, ülkenin en geri kalmış bölgesindeki yanlışlarını sorgulayıp, daha fazla oy almaya yönelik adımlar atmak yerine neden tehdit dilini tercih eder?

Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğunu neden hedef tahtasına koyar?

Üstelik…

Doğu Akdeniz’de savaşın eşiğine gelen iki ülke arasında buzlar erimişken…

Acaba…

‘Türklere yönelik politikamızı değiştiremeyeceğimiz için azınlığın oylarını almamız imkansız. İyisi mi milliyetçi söylemlerle çoğunluktan daha fazla oy alıp bölgeyi maviye boyayalım’ hesabı mı yapılıyor?