Hasan Ali Çavuş
Hasan Ali Çavuş

Devrim’den ‘devrin’ otomobiline…

27 Mayıs 1960 darbesi sonrası üretilen Devrim, Ankara’daki resmi törende yakıt deposuna benzin konulmadığı için yolda kalınca olanlar oldu. Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in ‘Garp kafasıyla araba yaptık, şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk‘ sözü Türk mühendislerin geceli gündüzlü çalışarak kısa sürede yaptıkları araca bakış açısını bir anda değiştirdi. Bu trajik olay, basında belirli güçlerin de dizaynı ile espri konusu olunca Devrim’in üretimi durduruldu.

Bu hikâyeyi dinleyince insanın inanası gelmiyor tabii ki… Ancak yıllar önce, Devrim Bursa’ya getirilmiş ve araçta imzası olan isimlerden biriyle yaptığım röportajda, Türkiye’ye çağ atlatacak projenin nasıl heba edildiğini birinci ağızdan dinleyince çok üzülmüştüm. Ardından aracın direksiyonunun başına geçtiğimde hissettiklerimi anlatamam.

***

Tarihi bir gün olmaya aday 27 Aralık 2019’a gelecek olursak; yerli ve Milli elektrikli otomobilin prototipinin tanıtımı öncesi Devrim yine sahnedeydi. ‘Yeni proje de bir devrim’ mesajı verilircesine… Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Devrim’den inip ‘devrin otomobili’ dediği elektrikli araca binmesinin ardından kararlılığı ortaya koyan sözler sarfetti:: ‘Devrim’in yolda kalmasını, projeyi boğma kampanyasına çevirenler, aynı şeyi yapmaya çalışacaklardır. Devrim’in önünü kestiler ama devrin otomobilinin önünü kesemeyecekler.’

Yerli araçla ilgili tüm detayları Olay gazetesi ve internet sitesi ‘olay.com.tr’deki haberlerimizde fazlasıyla paylaştık. Bu nedenle o kısımlara hiç girmeyeceğim. Her şey planlandığı gibi giderse ortaya çok güzel bir araç çıkacağı kesin. Ancak bu yeterli mi? Kesinlikle hayır. Artık her türlü ürün üretilebiliyor ya da ürettirilebiliyor. Bu noktada fark yaratmak, rekabetçi fiyat sunmak, aracı tüketicinin beyninde özgün bir kimlikle konumlandırmak şart. Yani işin sırrı marka! Peki bu nasıl başarılabilir?

***

2004-2007 yılları arasında Bursa’da Bosch’un Genel Müdürlüğü’nü yaptığı dönemden tanıdığım, ki yerli aracın üretim yerinin Bursa olmasında büyük payı olduğunu düşündüğüm Gürcan Karakaş bir kanalda soruları yanıtladı. Marka ve imajla ilgili önemli tüyolar verdi. Hadi gelin bunlara bir göz atalım.

Öncelikle SUV araçları güvenli olduğu için kadınların çok tercih ettiğini söyledi. Burada bir ‘Güven’ vurgusu var.

Ardından ekledi: ‘Geniş iç hacmi nedeniyle çocuklarıyla, alışverişte kullanımda daha uygun.’ Biz Türkler için çok önemli olan ‘aile aracı’ ifadesi dikkat çekiyor.

‘Hedef kitlemiz aracı güçlü hayvanlara benzetti. Pars da olur, kaplan da. Gözlerde kedi var; güçlü bir duruş var’ sözleriyle ‘gücü’ öne çıkardı.

‘Hedef kitle yalın ve prestijli otomobil görmek ister. Aks aralığı geniş olunca, otomobil daha uzun görünecek. Biz batı ve doğuyu birleştiriyoruz’ sözlerindeki ‘doğu-batı’ vurgusu çok dikkat çekici. Aracın ismi ile ilgili de bende bazı çağrışımlar yaptı bu iki kelime.

150 isim içinden seçeceğiz. 2020 ortasında marka lansmanını yapmak istiyoruz’ diyerek marka ve kimlikle ilgili ince eleyip sık dokuduklarına işaret etti.

***

TOGG CEO’su Gürcan Karakaş, araçla ilgili önemli açıklamalarının ardından hayati cümleyi kurdu: ‘Henüz yolun başındayız.’

Yıllardır Türkiye’de otomotivin merkezi olan Bursa’da sektörü çok yakından takip etmiş bir kişi olarak Gürcan Karakaş’ın bu cümlesinin altına imzamı atıyorum. Yol uzun ve zor. Evet ortaya hepimizin görünce gurur duyduğu, heyecanlandığı bir araç çıktı; tıpkı 60 yıl önce yollara inen Devrim gibi. Devrim’in Başkent Arkara’da plansız, programsız lansman niteliğindeki resmi törende, deposundaki 5-10 gram benzinle yaptığı 100 metre yolculuk aslında çok büyük bir ders niteliğinde… Tabii ki yeni araç yolda kalmayacaktır. Kalmadı da zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan canlı yayında test etti. Ama Gürcan Karakaş’ın da benim de kastettiğim yol, bildiğimiz yol değil zaten… ‘Devrin’ yolu, Devrim’in yolundan çok daha zor. Çünkü ticaret savaşlarının yaşandığı bir çağdayız; Volkwagen’in emisyon davaları ile başına gelenlere özellikle dikkat çekmek istiyorum! Türkiye’nin düşmanının çok olduğunu unutmamak lazım.

***

Bütün bu değerlendirmeler ışığında elektrikli yerli otomobilin önemli avantajlarla yoğrularak, dünyada Türkiye’yi layıkıyla temsil edecek bir marka haline geleceğine inanıyorum; çok büyük bir hata yapılmadığı sürece…

Nedenine gelince;

Her kesimiyle Türkiye bunu çok istiyor.
Çok ciddi bir devlet desteği söz konusu.
Türkiye zaten bir otomotiv sanayii üssü.
Bursa’da üretim tecrübesi ve kalite üst düzey.
-Dünyadaki araçların birçok parçasında
‘Made In Türkiye’ yazıyor.
Şehirde dünya çapında yan sanayi mevcut.
Gemlik önemli bir lojistik merkez.
Projenin başındaki isim çok deneyimli.
Aracı ‘Türk dünyası’ çabuk sahiplenebilir.
Çevreci otomobile hızla artan ilgi var.
Türkiye hala otomotivde aç ve büyük pazar.
Üretim yeri Bursa’da kalifiye eleman çok.
CEO, tedarikçileri küresel boyutta çok iyi tanıyor.

Son sözüm:

Devrim’in başına gelenler ders olsun.

‘Devrin otomobili’nin yolu açık olsun…

Adı da ‘Bursa’ olsun.

(Küçük bir not: Bursa’nın 250 Büyük Firması Araştırması-2017’ kapsamında BTSO’nun hazırladığı rapor niteliğindeki yayında kaleme aldığım yazımın son cümlesi, ‘Yerli otomobil Bursa’dan yollara çıkarsa kimse şaşırmasın’ şeklindeydi. Yani üretim için şehrimizin tercih edilmesi benim için hiç sürpriz olmadı.)

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X