Hasan Ali Çavuş
Hasan Ali Çavuş

Ege’den Meriç’e barış rüzgârları…

Köşe Yazısını Dinle

Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi ve Yunanistan’da yaşanan tren faciasının ardından karşılıklı uzanan eller, yeni bir dönemin kapılarını araladı.

Türkiye ile Yunanistan arasında dostluk rüzgârları esiyor.

Tıpkı…

17 Ağustos 1999’daki Marmara Depremi ve üç hafta sonrasında Atina’yı vuran büyük sarsıntının ardından olduğu gibi…

10 Şubat’taki ‘Bir küs bir barışık kötü gün dostları’ başlıklı yazımı şu satırlarla noktalamıştım…

Son dönemde birbirinin yüzüne bakmayan iki komşu arasındaki buzlar, yine bir ‘deprem diplomasisi’ ve halkların duygusal yakınlaşması ile eriyor. Umarım… Liderler ve halklar, Hatay’daki enkazda Türk ve Yunan arama kurtarma uzmanlarının yaptığı gibi birbirleriyle kucaklaşırlar.

5 gün sonra da…

“Yunanistan’la yeni bir sayfa açıldığının resmi ilanı” başlığı ile bir yazı kaleme alarak, iki ülke dışişleri bakanlarının Hatay’daki kucaklaşmasına dikkat çekmiş ve dönemin Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Yunanistan ile yeni bir sayfa açtık” sözlerine işaret etmiştim.

Yazının sonunda da şu ifadeleri kullanmıştım…

Yas bitince… Yaralar sarılınca… Mevsim bahar olunca… Ege’de ve Akdeniz’de barış rüzgârları esince… İki ülke dışişleri bakanlarını zeybek oynarken, liderleri barış adına zeytin fidanları dikerken, Türk ve Yunan halklarını kültürel etkinliklerde birlikte halay çekerken görmek umuduyla…

***

Umutlar yavaş yavaş gerçeğe dönüşüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan’ı ziyaret etti.

Erdoğan, en son 2017 yılında komşuya gitmişti.

Dün, Atina’daki sıcak karşılama dikkat çekti.

Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu ve Başbakan Miçotakis’le yapılan görüşmelerdeki ifadeler de çok yapıcıydı.

Erdoğan, “Bizler, aynı denizi, aynı coğrafyayı, aynı iklimi, hatta birçok alanda aynı kültürü paylaşan iki komşu ülkeyiz. İki kardeş arasında dahi anlaşmazlıklar olabilirken, iki komşu arasında görüş ayrılıklarının yaşanması gayet doğaldır. Mesele bunları çözme iradesidir” dedi.

Ardından Ege’yi bir barış ve iş birliği denizi haline getirme çağrısı yaparak, “Açık söylüyorum. Bizim aramızda çözülemeyecek hiçbir sorun yok. Yeter ki hüsnüniyetle hareket edelim, büyük resme odaklanalım, denizi geçip derede boğulanlardan olmayalım” ifadesini kullandı.

Ailesi Batı Trakyalı olan Sakelaropulu ise mevkidaşı Erdoğan’a Türkçe ‘Teşekkür ederim’ dedi.

***

Erdoğan’ın, iki ülke açısından hassas olan konulardaki mesajları da dikkat çekti.

Kıbrıs’a ilişkin…

“Kıbrıs meselesinin adadaki gerçekler temelinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması tüm bölgenin yararına olacaktır” ifadesini kullandı.

Daha sonra…

Yunanistan’daki Türklerin ve Türkiye’deki Rumların beşeri ve kültürel zenginliğin yapı taşları olduğunun altını çizerek sözü Batı Trakya’ya getirdi.

Ve…

Batı Trakya Türk azınlığının durumunda, uluslararası hukuk çerçevesinde iyileştirmelerin yapılması gerektiğini anlattı.

Bu arada…

Erdoğan’ın Yunanistan ziyareti kapsamında, Batı Trakya davasının sembol ismi Dr. Sadık Ahmet’in ailesi ve Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu üyelerini Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği’nde kabul ettiğinin altını çizelim.

Cumhurbaşkanı’nın bu adımı ve Miçotakis ile birlikte düzenlediği basın toplantısındaki Batı Trakya Türkü vurgusu çok önemli.

Zira…

Atina, Batı Trakya Türkleri’nin etnik kimliğini inkâr ediyor ve Erdoğan’ın bir araya geldiği azınlık kurum ve kuruluşlarının başkanlarının büyük bölümünü tanımıyor.

Seçilmiş iki müftü dahil…

***

Neyse…

Gelelim Atina’daki sıcak temaslarda Yunanistan kanadının ifadelerine…

Miçotakis’in Ege adalarında Türk vatandaşlarına 7 günlük vize muafiyetinden ve Türkiye’nin AB üyeliğine destekten söz etmesi olumlu bir adımdı.

Yunan Başbakan’ın şu sözleri ise çok anlamlıydı…

“İkimiz de daha sakin sularda güzel bir esintiyle ilerleyen geminin kaptanı olarak, güzel bir geleceği yaratmak zorundayız.”

***

Bu arada…

İpsala ile Kipi gümrük kapıları arasındaki Meriç Nehri üzerine ikinci köprü inşaatı konusuna ayrıca bir parantez açmak gerekir.

Mevcut köprü, bir çile köprüsüne dönüşmüş durumda.

Adeta iki ülke arasındaki ilişkilerin bir yansıması gibi…

Umarım…

Yılan hikâyesine dönen ikinci köprü inşa edilir.

Ve…

Bu köprü açılan beyaz sayfanın ve yeni dönemin sembolü niteliğinde bir ‘dostluk ve barış’ köprüsüne dönüşür.

Sınırda çileyi bitirir, 10 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine ve turizme önemli katkılar sağlar.

***

İmzalanan Atina Bildirgesi’ni de pas geçmeyelim.

Maddeler arasında…

‘Güven artırıcı önlem’, ‘pozitif gündem’, ‘sorunlara dostane çözüm’ ifadeleri öne çıkıyor.

Bu, Lozan Antlaşması’ndan bu yana atılan en önemli adımlardan biri olarak yorumlanıyor.

***

Özetle…

İki ülke, kendileri için hayati öneme sahip bir sürecin eşiğinde…

Umarım…

Geçmişte yapılan hataları tekrarlamazlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi…

Denizi aşıp derede boğulmazlar.

Bugüne kadar ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler, çıkarları doğrultusunda iki komşuyu düşman yapmak için ellerinden ne geliyorsa yaptılar.

Daha doğrusu…

Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı kışkırttılar.

Çoğu zaman da amaçlarına ulaştılar.

Olan normal şartlarda yediği içtiği ayrı gitmeyecek iki ülke halklarına ve azınlıklarına oldu.

İnşallah bundan sonra benzer sorunlar yaşanmaz.

Ama…

Yunanistan’ın Girit’ten Meriç’e kadar uzanan bir ABD üssü koridoru haline gelmiş olması, Ankara ile Atina arasındaki ilişkilerin geleceği açısından büyük bir soru işareti.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X