Hasan Ali Çavuş
Hasan Ali Çavuş

Kral çıplak…

Köşe Yazısını Dinle

Hikayeyi biliyorsunuzdur ama yine de hatırlatmakta fayda var.

Giyimine düşkün kral, bir gün kim kendisine en güzel elbiseyi dikerse sandıklar dolusu altın vereceğini, beğenmediği elbiseleri getirenlerin ise kellesini alacağını söyler.

İlanı duyan terziler saraya koşar, ama çoğu bu cesaretinin bedelini canı ile öder.

Uyanık bir terzi ise sadece ‘akıllıların görebildiği’ elbise dikeceğini belirterek kralı ikna eder.

Ölçüyü alan terzi haftalar sonra saraya gelir.

Elde bir şey yoktur ama kimseden ses çıkmaz.

Kral ve adamları, aptal konumuna düşmemek için ‘ortada elbise falan görünmüyor’ diyemezler.

Kral ilk törende, terzinin giydirdiğini ve sadece akıllıların görebildiğini iddia ettiği elbiseyle halkın huzuruna çıkar.

Dalkavuklardan elbise ile ilgili anlatılanları dinleyen halk da ‘aptal’ durumuna düşmemek için kralı alkışlar.

Bu sırada, entrikalara aklı ermeyen ufak bir çocuk, gördüğü manzara karşısında kendini tutamaz ve şu sözlerle olayın büyüsünü bozar:

‘Anne bak, kral çıplak.’

Ardından da halk bağırmaya başlar.

***

16 Nisan 2022 tarihinde Edirne’nin Keşan ilçesinde buna benzer bir durum yaşandı.

Ben de buna şahitlik ettim.

Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği (BTTDD) Genel Merkezi’nin, ‘Meriç’in İki Yakası Buluşuyor’ başlıklı geleneksel iftarında, Gümülcine, İskeçe ve Dedeağaç açısından tarihi açıklamalar yapıldı.

Daha doğrusu, uzun süredir gün gibi ortada olan acı gerçekler, ilk kez aynı ortamda hep bir ağızdan açık açık dile getirildi.

Kısacası Batı Trakya’da durumun görüldüğü, gösterildiği gibi olmadığı vurgulandı.

Uzun yazıyı sevmeyenler için flaş başlıkları hemen aktarayım:

-Bölgemiz güzel ama ekonomik kriz ve göç; Batı Trakya için beka sorunu olmuştur.

-Batı Trakyalılar olarak son yıllarda savrulduk, toparlanmalıyız.

-Batı Trakya’da göç ve kültür erozyonu var. Bunlar hepimizi yakıyor.

-Hedefimiz, gökte kayan bir yıldız gibi avuçlarımızdan kayan bir azınlığın tükenişini seyretmek değil.

-Açık bir istişareye ihtiyaç var.

***

Detaylara geçecek olursak…

Önce, Yunanistan’ın adında ‘Türk’ kelimesi bulunduğu için tabelalarını indirdiği ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına rağmen resmiyet kazandırmadığı üç derneğin başkanına söz verildi.

İkisinin söyledikleri, Türk Azınlığın içler açısı durumunu net bir şekilde ortaya koydu.

Bakın o isimler ne dediler?

Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Aydın Ahmet:

Aydın Ahmet

“Batı Trakya, Türkiye ve Avrupa olmak üzere üç ayaklı davanın artık açık bir istişareye ihtiyacı var. Emrivakiler yapmadan, kutsal davanın içine siyaseti sokmadan, suni şartlar ileri sürmeden, şahsi menfaatler beklemeden saygın ve ilkeli yürünecek bu kutlu yolda en tepeden en alt kademesine kadar herkes birer neferdir. Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Hedefimiz, gökte kayan bir yıldız gibi avuçlarımızdan kayan azınlığın tükenişini seyretmek değil, tarihi sorumluluk bilinciyle bu tükenişi durdurmak için verilecek mücadelede var olmaktır.”

İskeçe Türk Birliği (İTB) Başkanı Ozan Ahmetoğlu:

Ozan Ahmetoğlu

“Batı Trakya çok güzel ama sosyal yaşantının gerisinde son derece üzücü durumlar var. En can alıcı olanları ekonomik kriz ve göç. Batı Trakya için bunlar bir beka sorunu olmuştur.”

***

Sedat Hasan

Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanı Sedat Hasan’ın, “Birlik ve beraberliğimiz daim olsun” cümlesinin öne çıktığı kısa konuşmasının ardından ise Batı Trakya’nın efsane lideri Dr. Sadık Ahmet’in kurduğu Dostluk Eşitlik Barış Partisi Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu kürsüye çıktı ve şu ifadeleri kullandı:

Çiğdem Asafoğlu

“Bizler çalışırken birileri de rahat durmuyor. Yollarımıza taş koymaya, mayın döşemeye çalışanlar var. Ancak bizler asla durmayacağız. Bir gün haklarımızı mutlaka alacağız.”

Batı Trakya’dan gelen heyet adına son sözü, Türk Azınlığın kurum ve kuruluşlarının çatı örgütü Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu’nun Başkanı Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif söyledi:

İbrahim Şerif

Meriç’in iki yakasını ve dolayısıyla da Batı Trakya Türklerini bir araya getirdiği için BTTDD’nin yeni Genel Başkanı Hasan Küçük’e teşekkür ederim. Başkanımızın zor bir görevi var. Biz, Batı Trakyalılar olarak son yıllarda savrulduk. Bu savrulmayı toplamak ve bir araya getirmek başkanımızın üzerine düşmektedir. ’32 yıldan bu yana Batı Trakya’da ileri gittiniz mi’ derseniz, ben şunu söylerim: ‘Arabayı geri kaçırmamak için olduğu yerde patinaj yaptırmaya çalışıyoruz. Batı Trakya’da bir göç ve kültür erozyonu var. Bunlar hepimizi yakıyor.”

***

Bir iftarın çok ötesinde anlamlar taşıyan buluşmanın son konuşmacısı BTTDD Genel Başkanı Hasan Küçük oldu ve Batı Trakya için ‘Milli dava’ vurgusu yaptı.

Hasan Küçük

Ardından da, Batı Trakya’da BTTADK, Avrupa’da ABTTF ve Türkiye’de BTTDD olmak üzere davanın üçlü sac ayağının, şahısları bir kenara bırakarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile omuz omuza hak arama mücadelesini yürütmesi gerektiğini kaydetti.

Bunu, ‘Batı Trakya davası siyaset üstüdür’ cümlesi takip etti.

Finalde ise oldukça dikkat çekici cümleler döküldü BTTDD’nin çiçeği burnunda Genel Başkanı’nın dilinden…

“Davamızın köklü çınarı BTTDD’yi yok sayanların, 15 Temmuz öncesi Cumhuriyet Bayramı törenlerine paralel düzenlenen etkinliklere benzer programlarla derneğimizin kurumsal kimliğine zarar vermeye çalışanların, milletin parasına tenezzül edenlerin bırakın yanında veya arkasında olmayı cenazelerinde dahi saf tutmayacağız. Ne mutlu Batı Trakyalıyım diyene. Ne mutlu Türküm diyene.”

İşte durum bu…

***

Rusya-Ukrayna savaşı, ABD’nin Dedeağaç’a askeri yığınağı, bölgeden geçerek Avrupa’ya doğru uzanan doğalgaz boru hattı ve Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilim, Batı Trakya’nın ve buradaki Türk Azınlığın önemini farklı açılardan bir kez daha ortaya koydu.

O nedenle Keşan’daki mesajların çok iyi okunması gerekir.

Türk Azınlığın, Atina’nın ağır baskıları sonucu kapıldığı girdaptan çıkarılması şart.

Bu da ancak kişisel ve siyasi çıkarlardan uzaklaşılarak, birlik ve beraberlik içinde Milli Dava’ya omuz vererek olur.

Aksi durumlar sadece Yunanistan’ın azınlığı hedef alan politikalarına hizmet eder.

Sonuçta ne olur?

Göç tam gaz devam eder, okulların sayısı daha da azalır, soydaş ilaçlarla rahatlamaya çalışır, azınlık temsilcilerine daha fazla dava açılır, ata mezarlıkları dozerlerle yerle bir edilir, kültürel erozyon devam eder.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X