Önce 7,7, sonra 7,6 ile vurdu.

Sonuç…

Binlerce bina yerle bir.

Aralarında yeni konutlar bile var.

Kağıt gibi yırtılan yollar, havalimanları…

Binlerce ölü ve yaralı…

Kısacası…

Türkiye bir kez daha depreme teslim oldu.

***

Felaketin 10 kente yayılmış olması, ulaşımda yaşanan sorunlar arama kurtarma çalışmalarını ve yardım akışını zorlaştırdı.

Buz gibi bir havaya, kar yağışına rağmen çadırları, gıda yardımlarını, yeterli ekip ve ekipmanı uzun süre bölgede göremedik.

Hatta Kahramanmaraş’ta bir babanın saatler sonra enkazdan çıkarılan yaralı kızını, kar üstünde patinaj yaparak ilerleyen Renault 12 aracın arka koltuğuna yatırarak hastaneye yetiştirmeye çalıştığına tanıklık ettik.

Bir süre sonra, her çaresizlik anında olduğu gibi Mehmetçik devreye girdi.

Bölgeye ulaşan arama kurtarma ekipleri ile birlikte iğne ile kuyu kazıyorlar adeta.

Ama her yere yetişmeleri imkansız.

Kolay mı?

Binlerce enkaz var ortada…

Ekiplerin ulaşamadığı bazı yerlerde, çaresizlik karşısında daha fazla dayanamayarak kiraladıkları iş makineleri ile gözyaşları içinde enkaz kaldıranları gördük.

Birçok yerde telefonlar çekmedi, iletişim eksikliği nedeniyle imdat çağrıları alınamadı, kurtarma çalışmaları gecikti.

Bu konulardaki sıkıntıları dün gece CNN Türk canlı yayınında tecrübeli haberci Fulya Öztürk de aktardı.

Hatta durumu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sorduğunu ve ‘Ekipler ve yardımlar gelmeye devam ediyor ama yarılan yollar geciktiriyor’ cevabını aldığını söyledi.

Öztürk, seyyar baz istasyonlarını bu depremde göremediğini de paylaştı.

Ayrıca, sahra hastanesinin şart olduğunu kaydetti.

***

Bunlar yaşanırken…

Türkiye yardım seferberliği başlattı.

Hızla organize olmak ve yardım toplamak çok güzel.

Takdir edilecek bir durum.

İyilik konvoyları önündeki şovmenler de olmasa…

Yardımseverlerin kendilerine emanet ettiği ürünleri araçlara yüklerken ellerinde flamalarla sırıtan STK yöneticileri görüyoruz maalesef…

İnsan biraz utanır.

Ayrıca bizim kültürümüzde; ‘Sağ elin verdiğinden sol elin haberdar olmaması’ anlayışı vardır.

***

Bu arada…

Yerel yönetimlerin bölgeye arama kurtarma ekipleri göndermeleri ve yardım organizasyonu yapmaları çok önemli.

Hem hayat kurtarıyorlar hem insanlara yardım ediyorlar.

Ayrıca büyük tecrübe kazanıyorlar.

Allah göstermesin ama kendi şehirlerinde böyle bir felaket ortaya çıkarsa en kısa sürede bilinçli bir şekilde müdahale edecekler.

Bu da kayıpların daha az olmasını sağlayacak.

***

Düne felaketle uyandık, bugün ise ağır fatura ile yüzleştik.

Sabah saat 10.00 itibarıyla ölü sayısı 3 bin 381, 20 bini aşkın yaralı var.

Ama korkarım rakamlar hızla artacak.

Bu felaket gerçekten çok farklı.

Kıyamet gibi…

Çünkü…

İkisi de Kahramanmaraş merkezli olmak üzere aynı günde çifte deprem yaşandı, etki alanı 10 kente yayıldı, hatta sınır ötesine Suriye’ye uzandı ve sadece Türkiye’de 5 binden fazla konut yıkıldı.

Ve bedeli çok ağır olacak.

***

Tekrar benzer bir durumla karşılaşmamak için acil önlem şart.

Başta İstanbul ve Bursa gibi iller olmak üzere…

Ben değil uzmanlar bunu söylüyor.

Kahramanmaraş merkezli son felakete uzun zamandır dikkat çeken ve haklı çıkan Prof. Dr. Naci Görür, Kuzey Anadolu Fay Hattı’na yönelik de önemli uyarılar yaptı.

Özellikle hattın güney kolunda riskin büyük olduğunu belirterek, Bursa’ya işaret etti ve ekledi:

“Bu tahmin değil, bilimsel bir öngörü.”

Dün Olay Gazetesi’nin deneyimli muhabiri Hatice Dal’ın görüştüğü Güney Marmara Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Engin Er’in uyarıları da korkunç:

“Olası depremde Bursa’da benzer tablo ortaya çıkar. Gerekli adımların acilen atılması gerekiyor.”

Kısacası…

Binaların yaklaşık yarısının mühendislik hizmeti almadığı Bursa’da alarm sesleri daha da yükseldi.

***

Artık yeter.

17 Ağustos 1999 ve 6 Şubat 2023 gibi yakın tarihin büyük felaketlerine yenileri eklenmesin.

Unutmayalım ki…

Deprem değil, ihmal ve sorumsuzluk öldürüyor.

Yaşanan bu yıkımlar, yüzüncü yılını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti’ne hiç yakışmıyor.