Kentlerimizin yöneticileri geçmişten bu yana en çok ulaşım ve çarpık yapılaşma sorunuyla mücadele ediyorlar.
Hele, nüfus 20 milyonu aşmışsa, şehirlerde bu iki problemi alt etmek için dünyanın kullandığı teknoloji ve projeler de bazen yeterli gelmiyor.
Çevreciler, Gezciler, meslek odaları projenin durdurulması, yapılmaması ve geçeceği güzergâhtaki imar planlarının iptali için 27 dava açtılar.
Bunların 18’ini, bağlantı yollarının plan iptal davaları oluşturuyor.
Şikâyetçilerden Mimarlar Odası İstanbul Şubesi sadece bir davayı kazanabilmiş.
Buna rağmen, İstanbul’un yeni incisi Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde hummalı bir çalışma göze çarpıyor.
Poyrazköy ve Garipçe’deki 322 metrelik iki kule tamamlanmış, kedi yolları yapılmış, her biri 47 bin ton ağırlığındaki 54 çelik tablanın döşemesine geçilmiş.
Siyasi atmosferden, seçim sonuç tartışmalarından biraz uzaklaşıp, dev projeyi yerinde görelim istedik.
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi’nin davetlisi olarak Türkiye’nin yürüyen dev projelerinden 3. Köprü inşaatını gezdik.
Ne yalan söyleyelim; çevresel endişelere rağmen İstanbul’da dünyanın en uzun, en yüksek ve en geniş tabanlı köprüsünün ihtişamından etkilendik.
Yavuz Sultan Selim, bin 408 metrelik uzunluğuyla dünyanın en uzun asma köprüsü durumunda.
115 kilometre çevre bağlantısı sağlayacak otoyola sahip.
Üstünde 8 şeritli araç, 2 şeritli raylı sistem hattı mevcut.
Yap-işlet-devret modeliyle inşaa ediliyor.
Kamulaştırma hariç, devletin kasasından para çıkmıyor. Yüklenici, bittiğinde yapım süresi dahil, 10 yıl 2 ay 20 gün boyunca köprü gelirlerine sahip olacak.
Köprüden araç geçişi için 3 Dolar alınacak. Otoyolları kullanacaklar ise kilometre başı 8 Cent ödeyecek.
Köprünün servis ömrü 100 yıl. Ama bakımlarla bu süre uzayabiliyor.
Köprüden hem yük trenleri hem de kent içi raylı sistem araçları da geçiş yapabilecek. Trenler köprü üstünden 80, araçlar ise 160 kilometre hızla geçebilecek.
Bölgede 40 yıllık ölçümlere göre saatteki en yüksek rüzgâr hızı 130 kilometre. Tasarım kriteri ise 170 km/ saat.
Yani, Boğaz’ın poyrazına da dayanıklı bir proje hazırlanmış.
Köprüyü Fransız mimar tasarlamış. İhaleyi Türk İçtaş ve İtalyan Astaldi kazanmış.
Alt yüklenici olarak Güney Koreli Hyundai ve SK şirketleri çalışıyor. Ama köprü çalışanlarının büyük bölümünü Türkler oluşturuyor.
450 kilometrelik Kuzey Marmara Otoyolu ile birleşecek köprü, aralarında Bursa’nın da bulunduğu 6 kenti İstanbul’a bağlayacak.
Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü yöneticilerinden Cevat Alim, Bursalı inşaat mühendislerine önce geniş bir sunum yaptı. Ardından şantiyeyi gezdirdi.
Köprü tamamlandığında, ülkemizin dünyanın dev 10 büyük ekonomisi arasına girmesine de önemli oranda kaktı sağlayacak.
Asya ve Avrupa’ya ihracatta bu köprü çok sık kullanılacak.
Gezerken bir şey dikkatimizi çekti.
İstanbul’da halen nefes alınabilecek orman alanları kalmış. Korunmuşlar ama daha ne kadar korunabilirler orası meçhul.
Bir gözlem daha aktaralım.
Gezi kalkışmasında, 3 ağaç kesilecek diye Taksim’i yakıp yıkan, ülkeyi ateş yerine çeviren, bundan da hükümeti devirmeyi deneyen vandallara otelinin kapılarını açan Koç’un, Sarıyer ’de İstanbul’un en değerli ormanlarının içine üniversite kurması düşündürücü değil mi?
Demek ki, mesele ağaç değilmiş.
İMO Bursa Şubesi yöneticilerinden Alper Aydın, Yavuz Bahadır Aksoy ile Basın Sorumlusu kardeşimiz Sebile Çetin’e, tarihi projenin inşaat aşamasındaki mihmandarlıkları için ayrıca teşekkür ediyoruz.