Biliniyordu ama, bu kadar çabuk değişimin yaşanacağı tahmin edilmiyordu.
Çünkü; Başbakan 1 Kasım seçimlerinde halktan 4 yıllığına vize almıştı. Bir yıl bile geçmedi.
Sürpriz değildi.
AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MKYK üyeleri arasında yaşanan fikir ayrılıkları değişimi hızlandırdı.
Başbakan Davutoğlu önceki gün sinyalini vermişti.
Dün de bıraktığını açıkladı. Vedasını yaptı.
Giderken ‘kırgın değilim’ dedi ama, sözlerinden MKYK’daki yetki geri alımının süreci tetiklediği fark edildi.
Klasik tabirle vuruşarak çekilmedi. Çekilmenin bir ‘zaruretten’ kaynaklı olduğunu hatırlattı.
Partisine ve Cumhurbaşkanı’na zarar verici en ufak bir girişimimin olmayacağının altını çizdi.
AK Parti olabildiğince en çabuk sürede olağanüstü kongreye gitmekle krizi derinleştirmeden çözme kararı aldı.
22 Mayıs tarihi Türkiye‘de iktidar partisinin yeni genel başkanının ve başbakanın da seçileleceği bir tarih olacak.
Dolayısıyla 22 Mayıs’a, Türk siyasesetine yeni kazanadırılacak liderin de ortaya çıktığı bir gün olarak bakılmalı.
Başbakanlık için çok isimler dolaşıyor.
Gönül tabii ki, kentimizden bir ismin oralarda olabilmesini arzuluyor.
Bugün için öne çıkan isimler var.
Öncesinde hareketin doğal lideri Cumhurbaşkanı’nın bir tercihi olacak ama nihai kararı ise AK Parti’nin büyük kongre üyeleri verecek.
Lider ve başbakan değişimi AK Parti’de bir düşüşe, bölünüp parçalanmaya yol açar mı?
Bugün için ihtimal vermiyoruz.
İstifa öncesi yapılan kamuoyu yoklamalarında zaten AK Parti oylarının yüzde 50‘yi geçtiği biliniyor.
Çekilen liderin partiye zarar verici bir hareketinin olmayacağı da ortada.
Cumhurbaşkanı’nın parti üzerindeki etkisi sürüyor.
Teşkilatlar üzerinde de değişimin bir bölünüp parçalanmaya yol açacağını sanmıyoruz.
Elbette gelen yeni lider, kadrosunu oluştururken dengeleri de gözetecektir.
Ancak, olası bir erken seçim veya referandum gibi seçenekler düşünüldüğünde, teşkilatlardaki değişim ötelenecektir.
Muhalefet liderleri, AK Parti içindeki dışa çok yansıtılmadan çözülmeye çalışılan krizi ‘darbe’ olarak tanımlıyor.
Başka partilerde bölünüp parçalanmaya, istifalara yol açan, hatta yeni partiler doğuran bu tür krizleri AK Parti kendi formülleriyle, fazla hasara yol açmadan çözmektedir.
20 ay görev yapan Davutoğlu zor anda, zor kararların alındığı, terörün kentlerden temizlenmeye çalışıldığı süreçte görev yapan başbakan olarak tarihe geçti.
Aşkın’ın raporu
Ankara gündemi hareketliydi ama kentimizde de Bursa Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği‘nin 2015 yılı değerlendirme toplantısı vardı.
Dün sabah Çekirge Devlet Hastanesi‘nde Genel Sekreter Prof.Dr. Rüstem Aşkın‘ı dinledik.
Yanına, Mali, İdari ve Tıbbi Hizmetler başkanlarıyla Çekirge, Bursa İnegöl Devlet hastaneleri başhekimleri ve AOS Onkoloji Hastanesi Yöneticisi‘ni alan Prof. Aşkın Bursa sağlığı için olumlu bir tablo çizdi.
2015 yılında 10 milyon hastaya poliklinik hizmeti verildiğini, kentimizdeki sağlık kuruluşlarına 116’sı palyetif, 52 de yeni yoğun bakım yatağı eklendiğini anlattı.
Aşkın, organ bağışında da Çekirge Devlet Hastanesi‘nin ve kentimizin Türkiye genelindeki liderliğine vurgu yaptı.
Prof. Aşkın, 123 hekimin uzatılmış mesai uygulamasına katıldığını, kente geçen yıl 552 milyon TL’lik yeni tıbbi cihaz kazandırıldığını aktardı.
Aşkın bir de müde verdi.
Onkoloji, Çekirge Çocuk, Zübeyde Hanım Doğumevi ve Çekirge Devlet‘in de taşınacağı Acemler‘deki yeni hastanenin temelinin 9 Mayıs‘ta atılacağını açıkladı.
Aşkın, Bursa Devlet Hastanesi için de Demirtaş civarında 50 dönüm arazi bağışlayacak hayırsever aradıklarını ifade etti.