Kurak geçen yaz mevsimi Bursa’nın kent genelinde içme suyu ihtiyacını karşılayan iki büyük barajdaki su seviyesini korkutucu düzeye indirdi.

Dün, Bursa Su ve Kanalizasyon İdaresi (BUSKİ) Genel Müdürlüğü sayfasında dikkatimizi çekti.

Bursa’ya su veren Keles Yolu üzerindeki Doğancı Selahattin Saygı ve Nilüfer barajlarındaki seviye yüzde 35’lere kadar inmiş.

Ekim ayına girildiği halde barajların bu denli boş kalması düşündürücü.

Yağışlar eğer başlamazsa, bu oranın her geçen gün tehlike sınırına yaklaşacağını işaret ediyor.

Bir susuzluk riskinin yaşanmayacağı söylense de, kuraklıklığın sürmesi hepimizin su tüketimi konusunda tasarruflu olması gerektiğine dikkat çekiyor.

İki büyük baraj gölündeki ürkütücü düşüş evlerde ve iş yerlerindeki su tüketimimizde  daha dikkatli olmamızı zorunlu kılıyor.

BUSKİ’nin sayfasında barajların birinde yüzde 35 diğerinde yüzde 37 oranında su bulunduğu görülüyor.

Bu oran, barajların neredeyse dip savağa kadar yaklaştığının da işareti.

Ovadaki kuyulardan şebekeye verilen su miktarının böyle giderse daha da artacağı anlaşılıyor.

Barajlardaki su oranının düşüş hızını kesmek için yaz boyu kuyulara yüklenen BUSKİ Genel Müdürlüğü’nün elektik sarfiyatının da ciddi oranda arttığı biliniyor.

Kurak mevsimin olumsuz etkileri bütün canlıları ilgilendiriyor.

Su tüketimi konusunda daha çok bilinçlenme dönemine girilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Hoyratça açılan musluklar faturaları kabarttığı kadar barajlarımızdaki su seviyelerini de aşağılara çekiyor.

Yağışsızlık sürerse, bu gidişle ovadaki kuyu pompaları kış başına kadar çalışacak görünüyor. Kireç oranı yüksek kuyu sularının içim kalitesi ise son derece düşük.

Bursa hep su şehri olarak bilinir ama, mevsimlerin yağışsız ve aşırı kurak geçmesi bu unvanı da geçersiz kılıyor.

Barajların son görüntüsü, bizlerin de bir şeyler yapması gerektiğini söylüyor.

Zorunlu kullanım dışında su tüketimini azaltıcı önlemler almakta fayda var.

Eskiden, kurak geçen mevsimlerde şebeke suyu ile su ve halı yıkama yasağı getirilirdi.

Henüz o yasaklar gelmedi ama, gelmeyeceğinin de garantisi yok.

Metro’yu kim yaptı tartışması

Şu bir gerçek ki, bugün için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bütçesinden en büyük payı alan kent İstanbul.

Anadolu’da onlarca kent bırakın raylı sistemi, otobanla, hızlı trenle ulusal ağa bağlanmayı beklerken, bütçeden arslan payı her zaman İstanbul’a aktarılıyor.

Haftasonu Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı İstanbul’daki metroyu Sabiha Gökçen Havalimanı’na ulaştırdı ve bunu da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle hizmete açtı.

İstanbul’da kent bütçesi ile metro yapmak kolay değil. Geçmişte ve bugün de metroları hep bakanlık yaptı.

Bursa’da ise bugün sadece Emek-Şehir Hastanesi hattı ile ilk adım atıldı.

CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri sosyal medya hesaplarından Sabiha Gökçen Havalimanı Metrosu’nun bedelini kendilerinin ödeyeceğini açıklamışlar.

Bu tüm kentlerde böyle değil mi?

Bakanlık şehirlerin metrosunu bedava yapmıyor ki. Harcadığı parayı ya belediyelerin hazineden aktarılan paylarından tahsil ediyor veya işletimden pay alıyor.

Keşke, Bursa’nın bütün metro projelerini bakanlık yapsa da parasını de kente gelen paydan veya işletme gelirlerinden kesse.

İstanbul’da her yere metro yapıldığı halde, bunun finansını sonradan Büyükşehir paylarından kesileceği tartışmaları yaşanıyor.

Ne kadar gülünç bir tartışma.

Biz de bakanlığın aynı yöntemle Bursa’nın bütün metro projelerini yapmasını istiyoruz.

Yeter ki, Bursa’ya da yapılsın.

Osmangazi HEM 170 bin kişinin hayatına dokundu

Aklımızda kaldığı kadarıyla Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Halk Eğitim Merkezleri hep dikiş nakış öğreten kurumlar olarak bilirdi. Fakat, Halk Eğitim Merkezleri son yıllarda çok gelişti. Biçki dikişin yanında, yurttaşın ihtiyacı olan tüm branşlarda kurslar açarak onları birer meslek ve iş sahibi yaptı.

Bursa’da bu yönde Osmangazi HEM’in öne çıktığını görüyoruz. 73 alandan 53’ünde faaliyet gösteren kurum, ilçede 751 branşta 3 bin 750 kurs açtı. Şimdiye dek de 170 bin vatandaşa bu anlamda dokundu ve onların meslek sahibi olmasını sağladı.

Bunlardan kiminde iş garantili kurslar da vardı.

Osmangazi HEM Müdürü Mehmet Köse Bursa’nın çalışkan bürokratlarından biri. Tasarım alanında yaptıkları çalışmalarla Türk Patent Kurumu’nun ‘en’leri arasına girdi ve Türkiye’de 4 bin 627 marka tescili başvurusu ile ilk dörtte yer aldı.

Bütün bunları yaparken kentteki STK’lar, iş yerleri, yerel yönetimlerle de işbirliğine gidilmiş.

Bu açıdan Müdür Köse’nin büyük bir takdiri hak ettiğini düşünüyoruz.