Bursa’nın susuzluk gerçeğini kimse inkar edemez. Türkiye’nin dört bir yanına hatta, yurtdışına paketli su satan kent, şebekede planlı kesintilere başladı. Bunu ortadan kaldırmanın yolu, projelendirilmiş, ihale edilmiş yatırımları hızlandırıp, gününden önce devreye almak.
Elbette müthiş bir kuraklık var. Bundan Bursa olarak etkilenmemek mümkün değil. Son 17 yılın en kurak iklimini yaşıyoruz.
Karşılıklı suçlamalar, ithamlar var. Önceki dönem ve mevcut yöneticiler birbirini suçluyor.
Sosyal medyada, ‘CHP geldi Bursa susuz kaldı’ paylaşımları çoğaldı. dijital platformalarda iktidar partisi yetkililerinin ve bunu destekleyenlerin CHP’li Mustafa Bozbey’e susuzluk üzerinden planlı yüklenmeleri dikkatlerden kaçmıyor.
Tabi bir de, Bursa’ya 2060’a kadar yeteceği öngörülen Çınarcık Barajı’nın geciken isale hatları ile depo ve arıtma tesisleri konusu var.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey bütün bunlara dün Doğancı Barajı kreti üzerinde düzenlediği basın toplantısı ile yanıt verdi. Arka fonda boş bir baraj görüntüsü vardı.
Bozbey, geçmiş yönetimi, Çınarcık barajının isale hatlarını, arıtma tesislerini geciktirmekle ve maliyeti yüksek dış krediyle işe başlamakla suçladı.
Başkan, DSİ’nin, TL cinsinden yapım maliyetini 15 yılda geri alacağı bir işi, BUSKİ’nin aralarında yapılan protokolü iptal ederek niçin kendisinin üstlendiğini sorguladı.
Bozbey bize göre bu konuda haklı.
DSİ, bitmiş bir barajın 23 yılda neden isale hatlarını ve arıtma tesislerini yapmadı?
2002’den beri görevde olan siyasal iktidar bunu niye yaptıramadı?
Geçenlerde bu sütunlardan biz de sorduk.
DSİ dokunulmaz, layüsel bir kurum mu ki, çıkıp bu soruya yanıt vermiyor? Susmak suçu kabullenmek değil midir?
Başkan da tüm sorumluluğun AK Parti iktidarlarında ve onun 20 yıldır Büyükşehir’i yöneten başkanlarında olduğunu söyledi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i dün ilk kez sert çıkışlarına ve ağır sözlerine tanık olduk.
31 Mart seçimlerinde mağlup ettiği rakibinin, Bursa’nın susuzluğuna ilişkin sosyal medyadan yaptığı paylaşımları, ‘sırıtarak konuşuyor’ ifadesiyle eleştirdi.
Bu sözler gerçekten herkesi şaşırttı. Demek ki, kentin susuzluğuna ilişkin yapılan açıklamalara Bozbey çok kızmış.
Kendisini Nilüfer’de belediye başkanlığına başladığı dönemden beri izliyoruz. İlk kez bu kadar ağır ifadelerle rakibine yüklendiğine tanık olduk.
Keşke buna gerek olmasaydı.
Başkan Bozbey, kendisine yüklenilince o da yanıtını verdi. O dönemin yöneticilerinin barajlarda alarm zilleri çaldığı halde gerekli adımları atmadığını vurguladı.
Su kesintileri için vatandaşlardan tepki aldıklarını ama bununla günlük 50 bin metreküp su tasarrufu sağladıklarını anlattı.
Çınarcık durdu mu?
Önceki dönem yönetimi Başkan Bozbey’i en çok ihalesi yapılmış Çınarcık Barajı isale katkılarıyla, arıtma tesislerini durdurduğu yönünde eleştiriyordu. Başkan, buna yanıtı Doğancı’da da bir kez daha verdi. Çınarcık barajı isale hattının durdurulduğu yönündeki ifadelerin doğru olmadığını yineledi.
Başkan, yüklenici firma sahaya inmeden, müşavirlik ihalesinin yapılmadığını, Eylül 2025 de bitirme söyleminin de doğru olmadığını hatırlattı.
Su tüketiminin yüzde 70’inin tarımda kullanıldığını, toplam su kaynaklarının yüzde 15’ini sanayi kullanırken, paketli su tüketiminin de yüzde 4 olduğunu söyledi.
Başkan, isale hatlarının gerçekleşme oranının yüzde 90’ı aştığını, yüzde 5 ile teslim aldıkları arıtma tesisinin de yüzde 63’lük fiziki ilerleme olduğunu, dolayısıyla projede bir durdurma olmadığını açıkladı.
DSİ ile imzalanan protokol neden iptal edildi?
Başkan’ın bürokratlarıyla ve CHP’li milletvekilleriyle yaptığı açıklamada en çok üstünde durduğu konu DSİ ile BUSKİ arasında imzalanan Çınarcık Barajı isale hatları ve arıtma tesislerinin yapım protokolünün niçin iptal edildiğiydi.
Başkan toplantıda hep buna yanıt aradı.
2015’te yatırım programına alınan, 2017’de imzalanan o protokolün, 2021’de niçin iptal edildiğinin açıklanması gerektiğini, bunun BUSKİ’yi 155 milyon Euro’luk ağır bir döviz borcu yüküne soktuğunu ileri sürdü.
Başkan, Büyükşehir’in eski yönetiminin halkı, ‘yalan yanlış’ bilgilerle, ‘galeyana’ getirmek istediğini ve bunlar hakkında da yasal süreç başlatacaklarını kaydetti.
Susuzluk sorununun siyasi bir mesele olmadığını, memleket meselesi olduğunu da hatırlatan Bozbey, kendilerinin sadece su krizini yönetmediklerini, geleceğin su kültürünü de inşaa ettiklerini ve kayıp kaçak oranlarını daha da aşağıya çekmek için çalıştıklarını vurguladı.
İnegöl’deki kayıp kaçak oranının yüzde 55’lerde olduğunu, bunu yeni yatırımlarla aşağılara çekmek ve İnegöllüleri asbestli borulardan da kurtarmaya çalıştıklarını hatırlattı.
Başkan, Vali Erol Ayyıldız’a da bu süreçteki destekleri için teşekkür etti. Bozbey dayanışma içinde oldukları kurumları da atlamadı.
Bozbey, geçmiş 20 yılın yönetiminin ‘vurdumduymazlık’ ve ‘ihmalkârlıkla’ kendilerine, ‘kötü bir miras’ bıraktığını ancak, açtıkları yeni kuyular ve ilave alternatif kaynaklarla su kesintilerini bitirmek için çalıştıklarını da sözlerine ekledi.
Susuzluk sürdükçe suçlamalar ve karşılıklı yanıtlar da bitecek görünmüyor.

Flipboard