80’lerde Almanya‘da çalışan tanıdıkların anlattıklarına imrenirdik.
Gurbetçilerin memleketlerinde hastalanmaları durumunda Alman sigorta kurumunun gerekirise Türkiye‘ye özel uçak gönderip sigortalısını aldırdığından bahsederlerdi.
Hatta, buna ilişkin haberlere de rastlardık.
Çok şükür, bugün Türkiye de o güce erişti.
Yurtiçi ve yurtdışına uçakla hasta alınan günleri artık Türk halkı da yaşamaya başladı.
Sağlık Bakanlığı‘nın sağlıkta devrim niteliğindeki adımları ve dönüşüm programı 112 Acil’de de kendisini fazlasıyla hissettiriyor.
Bugün artık uçak ve helikopter ambulanslar Türkiye’nin her yerinde hizmet veriyor.
Ülkememiz, kendi vatandaşları kadar mağdur komşu ülke hastalarını bile gerektiğinde uçaklarla Türkiye’ye taşıyor.
En uzak noktalardan hastalar artık helikopterlerle sağlık kuruluşlarına naklediliyor.
Türkiye o bilinen eski, hasta, yoksul ülke değil artık.
Bu girişin ardından, gelelim dünkü gözlemlerimize.
Dün Merinos‘taki Bursa 112 Acil Komuta Kontrol Merkezi‘ni dolaştık.
Olay TV‘de yapım ve sunuculuğunu üstlendiğimiz Kent ve Yaşam programı çekimleri için 112 Acil’deydik.
Bursa 112 Acil Komuta Kontrol Merkezi Başhekimi Dr. Müge Güner Hoca’dan fedakar kadrosunun çalışmalarını dinledik.
Eksik olmasınlar, hepsi arı gibi çalışıyorlar.
3 milyon nüfuslu Bursa‘nın 17 ilçesinde örgütlüler.
En uçtaki köyden, kent merkezindeki mahallelere kadar ilin her noktasını su gibi biliyorlar.
Doktor, acil tıp teknisyeni, hemşire, sağlık memuru, şoför ve idarecilerden oluşan 900‘e yakın personele sahipler.
Bursa genelinde 61 istasyon, 95 ambulans, 2 motosiklet,bir helikpoterleri var.
Ambulanslardan biri obez ambulans diye tanımlanıyor. İçinde 4 ayrı yatağı var. Ayrıca, kar paletli 4×4 ambulans da bulunuyor.
Kimin acil imdadına yetişilecekse, hepsi işlerine severek koşturuyorlar.
Komuta Merkezi o kadar gürültülü ki, operatörler gelen çağrılara buna rağmen titizlikle yanıt veriyorlar.
Bazen telsizlerin sustuğu anlar oluyor.
İşte o vakit, Bursa’da acil vakalık bir dururmun olmadığı anlaşılıyor.
Keşke hep öyle olabilse.
Müge Hoca ekibinden çok memnun.
Herkesin özveriyle çalıştığını söylüyor.
Bir sözü var ki, hak vermemek elde değil.
“Biz kargo, nakliye şirketi değiliz.”
İnsanımız bazen 112’yi acil durum olmadığı halde hastasını sağlık kuruluşuna taşıtmak için arayabiliyor.
Hele, amaç dışı çağrılar var ki, bütün operatörler bundan rahatsız.
Bozuk telefonun sesini test etmek için arayandan operatörleri taciz etmeye kadar çok sayıda densizin bu tür çağrılarından mustaripler.
Günde 12 bin çağrı
Başhekim Dr. Güner, Bursa 112 Acil Komuta Kontrol Merkezi’ne günlük ortalama 12 bin çağrı düştüğünü söylüyor.
Peki, bunun ne kadarı gerçekten acil müdahale gerektiren çağrı?
650-700 civarında bir vakaya gerçek müdahale ediliyor.
Diğerlerinin tümü amaç dışı aramalardan oluşuyor.
Üzücü bir durum.
112 Acil’in iş yükünü artıran ve gereksiz meşguliyet veren bir tablo.
Elbette tacizcilerin telefon ve adresleri adli makamlara intikal ettiriliyor.
Bilinmeli ki, arayan her numara ekrana düşüyor. Ev adresine kadar ekranda görünüyor.
112 Acil çalışlanlarını en çok yoran konulardan biri de operatörlere doğru adres verilmemesi.
Bu konuda ne yazık ki, toplum olarak eskiğimiz var.
Oturduğumuz konutun, semtin adresini doğru dürüst bilmiyoruz.
Oysa, bu en basit gereksinimi daha ilkokul yıllarında öğreniyoruz.
Ve elbette yollardaki yoğun trafik, sokak ve caddelere gelişigüzel park edilen araçlar.
Bir de geçmeyen o saniye ve dakikalara sinirlenip geç geldiği düşünülen görevlilere saldırmak.
Yol vermeyen, avaz avaz çalan sireni duymazdan gelen, geçen ambulansın hızla peşine takılıp uyanıklık yapanlarımız da yok değil.
Arzu etmeyiz ama 112 Acil bir gün hepimize gerekebilir.
Bu açıdan toplum olarak duyarlı olmak durumundayız.
Bir tek canlıyı dahi hayatta tutabilmek için cansiparene çalışan 112 Acil’e yardımcı olmak vatandaşlık görevimiz.
Onlara yol verelim ki, yaşama da yol vermiş olalım.