Ne oldu da birden, döviz ve altında olağanüstü hareketlenme yaşanıyor?
Döviz kuru ve altın fiyatlarındaki oynaklık öyle tehlikeli sürece doğru gidiyor ki, bu yolla borçlananların vay haline.
Bu iki kalemdeki ve gıda fiyatlarındaki çıkış böyle devam ederse, yeni iflaslar, aile dramları kaçınılmaz olacaktır.
Üstelik, hükümet cephesinden döviz ve altındaki yükselişi durduracak en ufak bir adım yok.
Sadece faizi düşürmeye odaklanılmış.
Ekonomi Bakanı Lütfü Elvan’dan da vatandaşı ve piyasaları rahatlatacak, yüreklere su serpecek en ufak bir açıklama gelmiyor.
Hasılı, döviz kuru ve altın fiyatları sanki kendi haline bırakılmış gibi görünüyor.
Allah borcu olanların yardımcısı olsun.
Borç demişken, başlığımızın ana konusu belediyelerimizin de dış kredi yoluyla gerçekleştirdiği yatırımlarda yurtdışına aylık yüklü miktarda taksit ödemeleri var.
Taksitler halinde döviz cinsinden yapılan ödemeler ve borç miktarı da kurdaki yukarı yönlü seyirle katlanmış durumda.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin raylı sistem, BUSKİ Genel Müdürlüğü’nün de altyapı yatırımları için dış finans kuruluşlarından temin ettikleri kredi borçlarının son bir haftada Türk Lirası cinsinden en az yüzde 25 oranında arttığı konuşuluyor.
Bu bütçeye müthiş bir ek yük demek.
Büyükşehir’in 2022 dış taksitleri de yükselecek
Bursa Büyükşehir Belediyesi 2021 bütçesinden değişik dönemlerde kullanılan dış krediler için döviz cinsinden şu taksitleri ödeme planına almıştı.
Bursa Hafif Raylı Sistem 1.Aşama A Bölümü için Alman finans kuruluşu KFW’den kullanılan kredilerin 3 milyon 626 bin Euro ana para karşılığı 36 milyon 260 bin TL, Avrupa Yatırım Bankası ile imzalanan 55 milyon Euro karşılığı kredinin 4 milyon 172 bin 637 Euro anapara karşılığı 41 milyon 726 bin 379 TL, Avrupa Yatırım Bankası 100 milyon Euro kredinin 6 milyon 244 bin 562 Euro anapara karşılığı 62 milyon 445 bin 621 TL, Europabank 70 milyon Euro kredinin 5 milyon 833 bin 333 Euro anapara karşılığı 58 milyon 333 bin 333 TL, Hazine Müsteşarlığı’na da 62 milyon 523 bin 466 Euro karşılığı 25 milyon 234 bin 665 TL olmak üzere toplam 224 milyon TL dış borç anapara ödemesi planlamıştı.
Kurdaki oynaklıkla buradaki taksit dilimlerinin TL cinsinden en az yüzde 25 oranında arttığı dillendiriliyor.
Bu yılın son 2 ayına denk gelen olağanüstü artış, gelecek yıl bütçesinde bu rakamları daha da yükseltecek.
Büyükşehir Belediyesi kullanılan iç kredilere de 2021 bütçesinden İlbank ve diğer Türk bankalarına yapılacak anapara taksit ödemeleri için 615 milyon lira ayırmıştı.
Yani, Büyükşehir Belediyesi’nin ve BUSKİ’nin dış kredi geri ödemesi yapabilmeleri için daha çok Türk lirası ödeyerek döviz almaları gerekiyor.
BUSKİ’nin kullandığı dış kredi rakamları da bu artıştan aynı oranda etkilendi.
İmamoğlu kurdaki artıştan rahatsız
Borçlu AK Partili belediyelerin bundan muzdarip olduklarını biliyoruz ama açık açık dillendirmeleri beklenemez.
Bu durumdan rahatsız olan CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önceki gün sosyal medya hesabından artışa tepki verdiğini ve şu satırları yazdığını gördük:
“Türkiye için olduğu gibi İstanbul’un da en az on yıllık yatırımlarını bugünden planlamamız, geleceği görebilmemiz gerekirdi. Oysa, Türk liramızın hızla değersizleşmesi yüzünden her gün bütçemizi revize etmekle uğraşıyor, bütün yatırımlarımızı gözden geçirmek zorunda kalıyoruz.”
Demek ki, İstanbul’da bu yüzden projelere revizyon gündemde
İmamoğlu, döviz kurundaki artış nedeniyle İstanbul’da dar gelirlilere dağıttıkları sosyal yardımları da artırma kararı aldıklarını duyurdu.
Görüldüğü gibi, kurdaki yüksek yönlü seyir, en çok dış krediyle yatırım yapan Büyükşehir belediyelerini ve yatırımcı altyapı kuruluşlarını vurmuş görünüyor.
Su ve kanalizasyon idarelerinin de dış borç yükünün en az dörtte bir oranında arttığını söyleyebiliriz.
Bunun da kurumların ödemeler dengesini bozabileceği, yeni yatırımları olumsuz etkileyeceği, devam edenleri sarkıtacağı ve öteleyeceğini tahmin etmek güç değil.
Hükümet, dövizdeki bu oynaklık nedeniyle dış kredi kullanan belediyelere bir kolaylık sağlar mı bilmiyoruz ama yerel yönetimlerimizin bütçelerinden yatırımları kısıp, kredi geri ödemelerine yüklü miktarda kaynak ayırmaları kaçınılmaz görünüyor.