Dünyaya gelirken doğduğunuz yeri, ırkı, ana babayı seçme şansınız yok.

İnsan fıtratı buna izin vermiyor.

Bugün öyle yerleşimlerimiz var ki, sabah ile akşam, gece ile gündüz kadar aralarında uçurum var.

Artvin işte o illerimizden biri.

Bir haftadır Bursa Artvin Vakfı‘nın davetiyle Karadeniz‘in çalışkan, eğitimli, çilekeş insanıyla dolu Artvin ilimizi gezdik.

Murgul dışında Artvin’in diğer ilçeleri Arhavi, Şavşat, Borçka, Yusufeli, Ardanuç ve Hopa‘ya gördük.

Sınıra kadar gitmişken, iki komşu ülke arasında vizesiz seyahatin rahatlığını da yaşadık.

Karadeniz‘in kıyısında, Gürcistan‘ın Acara Özerk Cumhuriyeti‘nin başkenti Batum‘u dolaştık.

Batum’a gitmek öylesine kolay ki, Sarp sınır kapısından çıkıp, nüfus cüzdanınızla bir yıllığına Batum‘da, Gürcistan‘da yaşayabiliyorsunuz.

Seyahat boyunca bize Artvin Vakfı’nın değerli Başkanı Osman Nuri Başaran olmak üzere, yöneticiler Erol Yıldırım, Orhan Aslan, Bekir Keskin, Ayhan Özdemir, Bülent Ocak ve İsmet Aydın eşlik ettiler.

Kolay değil, doğulan toprakları terk edip, başka bir yerde tutunmak.

Artvinlilerin başka şansı yok.

Gördüğümüz zor coğrafya onları başka şehirlerde yaşamaya mecbur bırakmış.

Ne ekilebilecek arazileri ne de üzerine fabrika kurabilecekleri toprakları var.

Taşların, kayaların içinde Çoruh Nehri‘nin dar iki kıyısına sıkışıp kalmışlar.

Hırçın Çoruh bölgede yaşamı zorlaştırırken, ülkeye milyarlarca lira kazanç sağlayacak, elektrik üreten dev barajların kurulmasına izin vermiş.

Deriner, Artvin ve Yusufeli barajları göğsümüzü kabartan milli yatırımlar olarak gözümüze çarptı.

Ulaşımı rahatlatan onlarca tünel bölgede kalan bir avuç insanı umutlandırmış. Fakat bunların da baraj gövdeleri içinde kalacağını öğrendik.

Yani, onca tünel suya gömülecek.

Yeni tünel inşaatlarına da başlanmış. Zaten o tüneller olmasa Artvin’in il ve ilçelerinde yaşamanın da bir anlamı da yok.

Çileli ulaşım insanları orada daha fazla tutamaz.

Bu yüzden Batı’daki gelişmiş kentlere göçen Artvinliler çok okuyup bugün ülkenin bürokrasi ve siyasetinde söz sahibi olmuşlar.

Program dahilinde Vali Ömer Doğanay ile de konuştuk. Doğanay’ın bir tespiti çok hoşuma gitti.

Artvin’i gidenlerin değil dönenlerin kurtulduğu bir yer haline getirmek için çalıştıklarından bahsetti.

Yeni yapılmakta olan Rize-Artvin Havalimanı ilin büyük umutlarından biri.

Keza, Sarp‘a geçişi kolaylaştıracak Hopa’daki Cankurtaran Tüneli de Artvin’in turizmine can suyu olacak görünüyor.

Bakanlar Kurulu‘na da gözler çevrilmiş. Artvin ikinci bir hudut kapısına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Bir ili ayakta tutabilmek, insanın mutlu edebilmek zor iş.

Artvin’de bürokrasi ve siyasetin buna çabaladığını fark ettik.

Örneğin; Gürsu kökenli AK Partili Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe bunun için mücadele ediyor.

İlden göçenlere, ‘memlekete geri dönün’ çağrısında bulunuyor. Yamaçlara kurulu şehre teleferik projeleri hazırlamış.

Artvin İl Kültür ve Turizm Müdürü Ömer Gümüş Bursa’ya yabancı bir isim değil.

Yıllarca Bursa‘da Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yaptı.

Şimdi kendi memleketinin turizminin canlandırılması için  çalışıyor.

Yusufeli’deki İşhan Kilisesi‘nin onarımını bitirmiş. Ardanuç‘taki Cehennem Deresi Kanyonu‘na cam köprü yaptıracak.

Gümüş, kırsal turizmi canlandırmak için de hemşehrilerine geri dönüp, köy pansiyonculuğu yapmalarını istiyor.

Artvin göç mağduru bir ilçesi var ki, Yusufeli 7. kez taşınmaya hazırlanıyor.

Her şey su altında kalacak.

Umutlar, anılar, caddeler, dükkanlar, kamu binaları, bağ, bahçe aklınıza gelebilecek her şey.

Başkan Eyüp Aytekin‘in yeni Yusufeli’yi kurma çabalarını dinlerken biz yorulduk.

Artvin o toprağın çocukları için yaşaması zor bir yer.

Ama ata toprağını kökten terk etmek de mümkün değil.

Gidenlerin bari tatillerini geçirmeleri için topraklarına dönmeleri isteniyor.

Çok şey beklemiyorlar.

Batum’da BATSİAD isimli Batumlu Türk sanayici İş Adamları Derneği kurulmuş.

Başkanlığını da yine Bursa’da tanıdık bir Artvinli dostumuz  Ahmet Kara yapıyor.

Yine Bursa siyasetinin yakından tanıdığı Hasan Baydın‘ın Bursa isimli oteli de tamamlanmak üzere.

Batum’da kendinizi hiç yabancı hissetmezsiniz. Herkes Türkçe biliyor.

Hasılı, Artvin de Batum da gidip görmeye değer yerler.