İhsan Aydın
İhsan Aydın

Hekim grevde hasta perişan

Köşe Yazısını Dinle

Bugünlerde sağlık kuruluşlarına yolu düşenler iyi biliyor.

Şehrin neresinden giderseniz gidin, hekimler grevde, kamu sağlık kuruluşlarından hizmet alınamıyor. Üstelik bunu bir değil, iki değil, üç gün sürecek biçimde yapıyorlar.

Nedeni, kimi doktorların kendi hakları için iş bırakması. Elbette, çağrıyı reddedip, kamu görevliliği ve hekim sorumluluğuyla hareket eden doktorlarımız da yok değil.

Az da olsa, onlar görevlerinin başındalar.

Kamu kurumlarının ve devlet memurluğunun şart ve gereklerini bilerek, çalıştıkları sağlık kuruluşlarında, ‘yasadışı’ eylemle iş bırakmak, yavaşlatmak galiba yeni moda oldu.

Demek ki, bunun bir yaptırımı yok.

Örneğin, kentin bir ucundan Şehir Hastanesi’ne, Tıp Fakültesi’ne, Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, Onkoloji Hastanesi’ne, Çekirge Devlet Hastanesi’ne, Çocuk Hastanesi’ne onca araç değiştirerek, aktarma yaparak randevulu biçimde muayene olmaya gidiyorsunuz, kapıdaki görevliden, “Bugün hekimlerimiz grev yapıyor, poliklinik hizmeti verilmiyor” yanıtını alıyorsunuz ve geri çevriliyorsunuz.

Zaten, muayene randevusu zor zahmet alınıyor. Üstüne, gidip bir de boş dönüyorsunuz.

Dün kamuda çalışan bir hekim dostumuza bu durumu sorduk.

Bakın nasıl cevap verdi:

“Eskiden hastane idareleri, görev yerini terk edenler hakkında idari soruşturma vesaire söz konusu olurdu. Şimdi adeta teşvik ediliyor. Bütün bunlar hükümeti zor duruma düşürmek adına yapılıyor. AK Parti’nin kurumlara görevlendirdiği idarecilerin umuru bile değil.”

Sıradan yurttaş, tedavi olmak isteyen bir insan, hekimin az maaş almasını ister mi?

Hak ararken, başkalarının hak kaybına, mağduriyetine yol açmak hekimlik etiğinin neresiyle bağdaşır?

Özlük haklarınız ve maaşınız için hükümetle bir sorununuz, derdiniz varsa bundan vatandaşa ne?

Git, o hakkını sandıkta kullan. Şartları iyileştirmek için diyalog yollarını dene, bağlı olduğun örgütlere baskı yap.

Hasılı, kamudaki hekimlerimizin tıpkı diğer sağlık çalışanları gibi pandemi döneminde çok fedakârlıklar yaptıklarını, bedel ödediklerini, can verdiklerini biliyoruz ve bu çabalarını takdir ediyoruz.

Fakat, çalışma koşullarının, maaşlarının iyileştirilmesi için hükümete, Sağlık Bakanlığı’na, kamu sağlık tesislerindeki görevleriyle vatandaşı mağdur ederek siyasi mesaj çakmayı doğru bulmuyoruz.

Grev nedeniyle, çocuğuyla birlikte mağdur olmuş ve hastane kapısından geri dönmüş bir yurttaş dün buna nasıl tepki göstermiş:

“MHRS randevuyu veriyor. Çocuk doktorları grev yapıyor. Sanki hayır için çalışıyorsunuz. İnsanlar taa bilmem nerelerden geliyor.”

Grev yüzünden tedavi olamayan, isyan eden böyle onlarca, yüzlerce yurttaş var.

Buna yöneticilerin ve siyasal iktidarın müsamaha göstermesi kabul edilemez.

Yarın, polis, jandarma ya da yerini ikame edecek başka seçeneği olmayan meslek grupları da aynı gerekçelerle benzer davranış sergilerse, kamu otoritesi nasıl sağlanır?

HÖH Bursa Temsilcisi’nden yanıt var

Dün bu sütunlardan BALGÖÇ’teki kayyum sürecini ve kongre takvimi belirleme beklentisini aktarırken, Bulgaristan’da üyelerini ağırlıklı Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin Türkiye’deki kongrede bir adaydan yana tavrına da değinmiştik.

Bu yazımız üzerine HÖH Bursa Temsilcisi Taner Çavuşoğlu aradı.

Çavuşoğlu;  “Biz her zaman BALGÖÇ’ün seçim sürecinde bütün adaylarımıza eşit davrandık. Hiç kimseye farklı bir yakınlaşmamız olmadı. Partimize sinkaflı sözlerle hakaret eden kişilere karşı tavır koyarak, etkinliklerimize çağırmadık ve çağırmayı da düşünmüyoruz” dedi.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X