İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi dün uzun bir aradan sonra kent gündemine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme raporu yayınladı.

Bir süredir, odanın kent sorunlarına karşı sessiz kalması eleştiriliyordu.

Bunu en son kongre sürecinde rakip aday da sık sık dile getirmişti.

İMO Bursa Şubesi’nin yeni yönetiminin kongre sonrası hiç de boş durmadığını gördük.

Geçtiğimiz 17 Şubat’ta yönetimini yenileyen İMO Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak dün sabah habercilerin karşısına geçip, komisyonların hazırladığı raporları değerlendirdi.

Kentsel dönüşümden, ulaşıma, yeni deprem yönetmeliğinden, yapılaşmaya kadar çokça konuya parmak basan raporlarda kente ilişkin çarpıcı tespitler var.

Sadece kente ilişkin değil, 1940’lardan kalma mühendislik yasasının değiştirilme ihtiyacından üyelerinin sorunlarının çözümüne dönük de talepler var. 

İMO Şube Başkanı Albayrak kongre sonrası oluşturulan komisyonlar aracılığıyla 2 yıllık görev süresinde kent ve üye meseleleri üzerine daha duyarlı bir yönetim sergileyeceklerini söyledi.

Kent sorunlarına dönük, ‘özünde yapıcı’ olmak kaydıyla zaman zaman eleştiri ve önerilerde de bulunacaklarının altını çizdi.

Başkan Albayrak, çıkarılan yeni deprem yönetmeliğinin önemine işaret ederken, artık yapılarda C-25’ten aşağı beton kullanılmamasını ve kolon boyutlarının 30 cm’den düşük olmamasını olumlu değerlendiriyor.

İMO’nun kentsel dönüşüm için hazırlanan rapordaki ifadeleri de çarpıcı.

80 sonrası Bursa’nın hızlı sanayileşme ile birlikte şişmanlamış, hantallaşmış, düzensizleşmiş olduğu ve tedaviye ihtiyaç duyduğu vurgulanıyor.

Bursa’da kentsel dönüşümün, bir binayı yıkarak yeni bir bina yapmak olarak algılandığını hatırlatan Albayrak, oysa dönüşümün ruhunda kent yenileme ve canlandırmanın da olması gerektiğini belirtiyor.

Kentsel dönüşümün, yıpranan konut stoğunu yenilemek ve deprem riskini azaltmak için kullanılması gerekirken, bunun Nilüfer merkezli rant aracı haline getirilmesinin de önüne geçilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Bursa’da ortaya çıkan dönüşüm krizinin aşılması için, ‘sosyal donatı alanları ilçe belediyelerince karşılanacaktır’ ifadesinin muğlak olduğunu da belirten Başkan Albayrak, bunun daha büyük problemlere yol açabileceğine işaret ediyor.

Kentin bir başka problemi olan ulaşım da İMO raporunda geniş biçimde ele alınıyor.

Burada da yerel yönetime eleştiriler var.

Bugün ‘küçük dokunuşlar’ adıyla uygulanmakta olan kavşak düzenlemeleri de ‘günü kurtarma’ olarak tanımlanıyor.

Albayrak, kentin ulaşım sorununu çözmeye dönük doğru ve planlı bir çalışma yapılmadığını hatırlatıyor, İMO olarak kendilerinin buna destek vermeye hazır olduklarını bizzat, ‘hayırlı olsun’ ziyaretinde Büyükşehir Belediye Başkanı’na ilettiklerini de kaydediyor.

Albayrak, “Vatandaşın toplu taşımadan hızlı, konforlu, ucuz ve kaliteli biçimde faydalanması sağlanmalıdır” diyor.

Raporda T-1, T-2 ve Yıldırım Metrosu’na dönük de tespitler var.

İMO raporunda ayrıca kent yeniden planlanırken ulaşım problemlerinin de bütün olarak göz önüne alınması gerektiği hatırlatılıyor. 

Yüksek Hızlı Tren’den, metroya, hafif raylı sistemden tramvaya ve havalanına kadar öneriler de dikkat çekiyor.

Peki, bu öneriler Büyükşehir Belediyesi ve Valilik tarafından dikkate alınacak mı?

İşte orası meçhul.

Bu konuda işin geçmişte olduğu gibi yeni bir firmaya verildiği açıklanmıştı. 

Başkan Albayrak sorun üzerine, revize edilmekte olan Bursa Ulaşım Ana Planı için Büyükşehir Belediyesi’nden kendilerine bir davet gelmediğini de ifade ediyor.

Hasılı, İMO’nun komisyonlarını yeniden aktif biçimde çalıştırmaya başlaması ve şehrin sorunlarına dönük raporlar hazırlaması sevindirici.

Yıkıcı olmayan eleştirilerin ve önerilerin siyasi otoriteler tarafından dikkate alınması Bursa’nın faydasına olacaktır.  

Kent adına söz söyleyen bir İMO’nun varlığı Bursa için kazançtır.

Mahkemeler ve davalar yoluyla karşılıklı iletişimden Bursa zararlı çıkmıştır.