Türk halkı yarın 21. yüzyıl dünyasında güçlü ve büyük bir ülke olma yolunda önemli bir tercih yapacak.

Milyonlarca yurttaşımız ülkemizin kaderini belirleyecek seçimlerde oy kullanacak.

Dünyanın gözü kulağı yarın Türkiye’nin üstünde olacak.

Dostlarımız kadar, bekledikleri sonucun çıkmasını için ellerini ovuşturan düşmanlarımız da var.

Onlar, Türkiye’nin büyüyüp kalkınmasından, gelişip serpilmesinden rahatsızlar.

Mahzun coğrafyalardaki kardeşlerimiz de dört gözle ülkemizdeki sandık sonuçlarını bekleyecek.

Yeni bir sisteme geçişin ilk ayağı olan seçimlerde hemen hepimiz vereceğimiz reylerle belirleyici rol oynayacağız.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin devreye alınacağı bu seçimler öyle sıradan, basit bir sandık kararı değildir.

Yarın ya küresel güçlerin oyuncağı, uzaktan başkalarının yönettiği bir ülkeye gidişe oy vereceğiz ya da dünyada, ‘bende varım’ diyen, oyun kuran, haksızlık karşısında kafa kaldıran, söz sahibi bir devleti yönetecek kadroları seçeceğiz.

Türkiye, önemli bir karar arefesinde.

Terörün esir almaya çalıştığı, kardeşliğimizin sarsılmak istendiği, birlik ve bütünlüğümüzün bozulmaya kalkıldığı bir süreçten geçiyoruz.

Türkiye istikrarlı bir büyüme süreci yaşıyor.

Bunu bozmak, altüst etmek, dengeleri sarsmak isteyenlerin neler yaptığını unutmuş değiliz.

Daha kısa süre evvel döviz kurundaki oynaklıkla ülkemizi ekonomik anlamda esir almaya çalışanların oyununun tutmadığını da biliyoruz.

Bugün de soğan ve patates fiyatlarındaki astronomik artışla aynı tezgahın kurulduğunu görüyoruz.

Tarladan, üreticiden 1,5 liraya alınan soğanı seçime 5 kala vatandaşa 6 liraya satanların niyetlerini de çok iyi okuyoruz.

Hendek ve tuzaklarla ülkeyi bir kardeş kavgasına sürüklemek isteyenlerin tepesine binildiği, sözde lider kadrolarının Kandil’de toplantı halinde imha edildiği bir bölücü terörle mücadele takvimi de işliyor.

Bu takvimi ortadan kaldırmak isteyenlerin, sandıkta istikrar bozucu bir sonuç istediklerinin farkındayız.

Türk halkı, içte ve dışta terörle mücadelede önemli mesafeler almış güvenlik güçlerimizin çabalarını yarım bıraktıracak bir tercih yapmamalı.

Sandıktan, 15 Temmuz darbe girişimini planlayan, uygulayan içte ve dıştaki FETÖ’cü hainleri sevindirecek bir seçim tablosu da çıkmamalı.  

Terörle arasına mesafe koyamamış, bölücü örgütün siyasal uzantısı bir partiye baraj aşırtmak için ödünç oy vereceklerin gerçek niyetlerini de tahmin edebiliyoruz.

Gizli ittifaklarla mevcut yönetimi alaşağı etmek için her şeyi mubah sayanlara Türk seçmeni prim vermemeli.

Dünyanın 10 dev projesinden 6’sının ülkemizde yapıldığı bir dönemde bundan rahatsız olan dış mihrakların oyununa gelinmemeli.

Savunma sanayiinde dışa bağımlılığı azaltan, yerlilik oranını yüzde 70’lere kadar yükselten çabanın önü kesilmemeli.

Türkiye’de yeni 28 Şubatlar’a, faşist uygulamalara ve tek tipçiliğe prim verecek bir tercih yapılmamalı.

Geçmişte, 28 Şubat’ta kendilerine acı çektiren, gözyaşı döktüren, haklarını gasp edenlerle bugün aynı safı tutanlara prim verilmemeli. 

Türkiye bugün dev otoyolların, köprülerin, tünellerin, havalimanlarının, savunma araçlarının, sağlık tesislerinin, yeni yeni üniversitelerin arka arkaya hizmete alındığı hızlı ve yerli bir kalkınma dönemini yaşıyor.

Yerli otonun, yerli savaş jetinin, milli geminin, Türk yapımı saldırı helikopterinin, milli uydunun, milli füzelerin birilerini fazlasıyla tedirgin ettiği göz önünde bulundurulmalı.

Bundan rahatsız olanlar tabii ki, değişimi körüklüyor.

Sözde değişimle Türkiye’nin büyümesine takoz konulmak istendiği göz ardı edilmemeli.

Yarın artık sandık önümüze konuyor.

Bütün bunları düşünerek kararını ver, tercihini yap.

Unutma;

24 Haziran Türkiye için yeni bir sıçrama dönemi.

Bunda senin de payın olsun.