Dün Bursa’da sürdürülebilir kent ve çevre için önemli bir çalıştay vardı. Merinos AKKM’deki toplantının açılış bölümünde Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası uzmanlarını dinledik.
Yeşil Şehir Eylem Planı Çalıştayı’nda sağlıklı, dayanıklı, dirençli, temiz ve daha yeşil bir Bursa vurgusu öne çıktı.
Başkan Bozbey bu konuda ne yapmak gerekiyorsa onu kararlılıkla gerçekleştireceklerini vurguladı.
Herkesin yeşiliyle bildiği ancak, son dönemlerde hızlı kentleşme ile giderek grileşen Bursa’yı eski günlerine döndürmek kolay değil. Fakat yapılabilecek bir şeylerin olduğunu da biliyoruz. Bu amaçla Başkan Bozbey’i dinlerken umutlandık.
Bursa’nın, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın, aralarında İzmir ve Gaziantep’in de bulunduğu 15 şehirde yürüttüğü Yeşil Şehirler Ağı’na katılacak olması da hepimiz bir bir şans.
Zira, eylem planı için gerekli finans da İklim Fonu tarafından sağlanacak. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın Bursa’nın yarım asırlık su sorunun çözecek Çınarcık Barajı’nın isale hatları, arıtma ve depo yatırımları için BUSKİ’ye yüklü miktarda kredi verdiğini de hatırlatalım.
Başkan Bozbey, Bursa’nın da hava, su ve çevre kirliliği, atık ve yeşil alan kıtlığı gibi sorunlar yaşadığının altını çizdi, bu çevresel sorunların kent için büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. Bozbey, bu tehditlere karşı duyarsız kalmayacaklarını da üstüne basa basa vurguladı.
Bozbey, Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak sürdürülebilir enerji kaynakları yatırımlarına ağırlık vereceklerine de dile getirdi. Ayrıca toplu taşıma sisteminin geliştirilmesi ve bisiklet kullanımının teşvik edilmesi, enerjinin verimli kullanımı ve atık yönetimi gibi konularda da toplumu bilinçlendirici çalışmalara ağırlık vereceklerinin altını çizdi.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın Yeşil Şehirler Ağı’na katılarak kentteki çevresel zorlukları belirleyeceklerini, el atılması gerekenlere de acil olarak tespit edeceklerini belirtti.
Bozbey sözlerini, “Uzun ve zorlu bir yolumuz var. Bursa’ya olan sevgimizin verdiği motivasyonla daha yaşanabilir, daha sağlıklı ve daha güzel yarınları kısa sürede inşaa edebiliriz. Bu kenti gelecek nesiller için korumak zorundayız” diye tamamladı.
Çalıştayın açılışında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Yönetici Direktörü Nandita Parshad Bursa’yı öven kısa bir konuşma yaptı. Yeşil Bursa Eylem Planı Proje Danışman Ekip Lideri Siddarth Nadkarny de kentin 25 yıl sonraki varmak istediği noktaya ilişkin sunumunu gerçekleştirdi.
Çalıştayın açılışında Büyükşehir’in yeni Genel Sekreter Yardımcılarından Emin Direkçi ile BUSKİ Genel Müdürü Güngör Gülenç de gözümüze ilişti.
35 yıldır kapanmayan bir asimilasyon yarası
Sözde medeni Avrupa’nın ortasında, 80’lerin sonunda diktatör Todor Jivkov tarafından Türklere dönük büyük bir asimilasyon saldırısı başlatıldı.
Soya dönüş safsatasıyla, Türklerin isimlerine, dinlerine, dillerine, örf adetlerine, mezar taşlarına bile tahammül edemeyen komünist rejim, Bulgaristan’daki kendi vatandaşlarını, soydaşlarımızı zorla Türkiye’ye sürdü.
Dönemin başbakanı Turgut Özal Kapıkule sınır kapısını açtı ve yüz binlerce soydaşımız baskıdan kaçarak Anavatana sığındı.
O vakit zulmü tüm dünyaya duyurmak için Bursa merkezli Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği BAL-GÖÇ kurulmuştu.
BAL-GÖÇ Genel Başkanı Emin Balkan, dün elektronik postamıza, ‘Acının, kanın ve gözyaşının 35. yılı ve sonrası’ başlıklı bir açıklama gönderdi. Prof. Balkan, 1989’da yoğunlaşan göçle 349 bin 960 soydaşımızın Türkiye’ye geldiğini ve Avrupa tarihinde 2. Dünya Savaşı sonrası en büyük kitlesel göç yaşandığını hatırlattı.
Balkan, Bulgaristan’da demokratik rejim sonrası Türklere dönük kısıtlamaların kısmen ortadan kalktığını, ama bugün de halen sorunları bulunduğunu vurguladı. Bulgaristan Türkleri için, “Dilleri Bulgarca Olmayan Vatandaşlar” ibaresinin Jivkov döneminden bu yana yasalarda yer aldığını, ayrıca ‘Bulgaristan Müslümanları’ kavramının da Türkleri temsil etmeye yeterli bir kavram olmadığını belirtti. Balkan, bugün Bulgaristan’da Türkçe eğitimi sorununun da vahim boyutlarda ulaştığını yineledi.
Bulgaristan Türklerinin sorunlarını çözmenin öncelikle Bulgaristan Parlamentosu’nun görevi olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Balkan, “Türklerin 35 yıl önce yaşananları unutmayarak, demokratik haklar konusunda hak ettikleri standartlara kavuşmaları en büyük beklentimizdir” dedi.
Mobil kriz merkezi ilgi odağı
Havalar ısındı. Türkiye’nin kâbusu inşallah geri dönmez. Ormanlarımızın yok olması küçük bir kıvılcıma bakıyor. Orman yangınlarıyla mücadelede yaşanan acı tecrübelerle Türkiye büyük mesafe aldı.
Dün Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi önünde sergilenen mobil bir kriz merkezi dikkatimizi çekti. Uydu haberleşmeli yürüyen kriz merkezi, söndürme anında havadaki uçak ve helikopterlerle ve bölgedeki tüm ekiplerle irtibatlı çalışıyor.
İçerisi son derece gelişmiş elektronik haberleşme, görüntüleme cihazları ile donalı. Bursa ile birlikte yangın riskinin büyük olduğu bölgelerde de araç kullanılmaya başlanmış.
Umarız hiç gerek kalmaz.