Sık sık vurguluyoruz.
Belediyelerden sorumlu bir bakanlığın başında bu işin içinden gelmiş ismin olması avantajdır.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, eski Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı idi.
Bir süre AK Parti‘nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü.
Şimdi de Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü‘nün İçişleri Bakanlığı‘ndan alınarak, kendi bakanlığına bağlanmasıyla birlikte belediyelerin asıl patronu olacak.
Dün Habertürk’te Bakan Özhaseki’nin bir açıklaması dikkatimizi çekti.
Bakan, belediyelerin yıllardır muzdarip olduğu iki sorunu kökten çözmek için torba yasa teklifi hazırlamış.
Kamulaştırmasız el atma davaları belediyelerin mali anlamda en çok zora sokan konulardan biri.
Bu konuda bazı avukatların özel takip yaptığı biliniyor.
Mülküne kamulaştırmasız el konulan vatandaşlar tek tek bulunarak, belediyelere yüklü tazminat davaları açılıyor.
Sonuçlanan davalar belediyeleri ağır bir tazminat yükü ile karşı karşıya bırakabiliyor.
Hatta, bunların belediye bütçesinden önemli bir kayba neden olduğu biliniyor.
Belediyelerin hukuk işlerinin en çok kaybettiği davaların da başında geliyor.
Davayı açan avukat buradan yüklü bir vekalet ücreti alıyor.
İşte hem bu sorunu çözme hem de mülkiyet hakkının kısıtlanması konusunda Bakan Özhaseki’nin torba yasa için taslak metin hazırladığını görüyoruz.
Bakan Özhaseki Habetrük’e yaptığı açıklamada gerekçesini şöyle açıklamış:
“Bir torba yasayla belki de bazı maddeler gelebilir. Bunların içerisinde benim teklifim; özellikle belediyelerin sıkıntılı olduğu ‘istimlaksiz el atma’ ve ‘hukuki kısıt’ diye tarif ettiğimiz iki ana madde var. Bunlar şu anda belediyelerin kapısına kilit vurduracak maddeler. Onları hazırladım verdim.”
Durumun vahameteni ortaya koymak için Bakan’ın şu sözleri de avukatları kızdıracak türden:
“Anayasa Mahkemesi’nin bir kararından sonra 1983’ten itibaren belediyelerin dışarıda yapmış oldukları sosyal donatı alanlarındaki çalışmalardan dolayı davalar açılmaya başlandı. Yani, vatandaş diyor ki, ‘Şu yol yapılalı 30 sene oldu. Benim babamın tarlasıydı. Belediye parasını vermedi. İstimlaksız el attı. Belediye bunu ispat etmek zorunda. Belediyede 10 senelik evrak yok ki. 10 sene bekleyen evraklar yakılıyor. Uyanık avukatlar çok adice bir örgütlenme içerisinde. Bu tür vatandaşları bulup dava açmaya başladılar. Bu bir beladır. Tüm Türkiye’ye özgü bu. Doğu’yla da ilgisi yok bunun.”
Kilit vurdurma ifadesi özelllikle durumun vahatemini ortaya koymak için seçilmiş bir cümle.
Mali anlamda açılan davalar bazen öylesi bir boyuta varıyor ki, küçük ölçekli belediyelerin bütçelerinin büyük bölümünü kaplayabiliyor.
Özhaseki, belediyeleri kurtarma, vatandaşla yerel yönetimleri karşı karşıya getirmeme adına yasa çıkarmaya karar vermiş.
Çıkarılacak düzenleme bu yolla belediyelere açılan davaları ortadan kaldıracak.
Mülküne el atılmış vatandaşların geriye dönük belediyelere açacağı tazminat davalarını da bitirecek.
Bu yolla yüklü vekalet ücreti peşine düşen avukatları da işsiz bırakacak.
Bakan’ın belediyelere ikinci bir jesti daha var ki, bu da önemli.
İmar planlarında mülkiyet kısıtlamasasına gidilerek, devletin kamulaştırmadığı alanlardaki yerler için vatandaşın istimlak istediğini, bu yapılmayınca da dava açıldığını hatırlatıyor.
Düzenlemede bunu da önleyici bir maddenin olacağının altını çiziyor.
Bursa’daki beledilerde de bu tür sıkıntılar yaşanıyor.