Türkiye Büyük Millet Meclisi, 28. Dönem 4. Yasama Yılı 1 Ekim Çarşamba günü açıldı.
Gerçek demokrasinin işlediği sistemlerde, ülkenin en önemli organı hiç şüphesiz millet meclisidir.
Son yıllarda vatandaşların meclis açılışına epey bir ilgisi olduğu görülüyor. Açılışlarda yaşananlar, hiç beklenmeyen, umulmayan fotoğraflarla çıkıyor karşımıza.
Ülke insanımızın futboldan çok siyaset konuştuğu gerçeği yadsınamaz. Yaşı kaç olursa olsun, hangi meslekten olursa olsun, çalışan, esnaf, iş insanı, müteahhit, serbest meslek sahipleri de dahil çiftçisinden öğrencisine kadar herkesin günlük hayatlarında siyaset hep ilk sırada.
Genel bir değerlendirme ile siyasetin bu kadar çok konuşulması elbette olumlu bir durum.
İnsanın memlekette olup bitenlere seyirci olmak yerine kafasına takması, birileriyle tartışması çok iyidir. Böyle bir duyarlılık, kişinin, hem ülkede hem de dünyada ne olup bittiğinden haberdar olmayla ilgili olduğunu gösterir.
İnsanımızın günlük hayatında en çok yer kaplamasına rağmen, politik bilinç seviyesi oldukça düşük. Bu gruba bugünün siyaset yapanları da dahil etmek gerekiyor.
Gerçek böyle olunca, durumun yarattığı olumsuz sonuçlar da kolayca görülebiliyor.
Bunun yanında “politik hafıza” konusu var ki, asıl önemli mesele olarak karşımızda. Ama gelin görün ki, politik hafızamız yok denebilecek kadar az.
Hal böyle olunca onca konuşmalar, tartışmalar, öneriler, analizler ve yorumların tümü bir kahvehane ya da sokak sohbetleri seviyesinde kalıyor.
Bu konuya nereden geldin, sorusu geliyorsa aklınıza; geçen yıl ve bu yıl açılan meclis görüntülerinden yansıyan fotoğraflardandır derim.
Çarşamba günü açılan mecliste CHP milletvekilleri yoktu. Özgür Özel, partisine yapılanlardan dolayı bu yıl meclisin açılışını boykot edeceklerini, katılmayacaklarını söylemişti.
Dolayısıyla meclis CHP’siz açıldı.

1 Ekim 2024 Meclis Açılışı – CHP’liler ayakta
Oysa geçen yıl herkesi şaşırtan bir tavır sergilemişti; hatırlarsak, meclis açılışlarına CHP katılsa bile, Cumhurbaşkanı salona girdiğinde ayağa kalkmayarak protesto ediyordu her seferinde.
Yeni Genel Başkan Özgür Özel, tüm milletvekillerine genelge yayınlayarak açılışa katılmalarını ve Cumhurbaşkanı’nı ayakta karşılamaları talimatını vermişti. Bu değişimi de şöyle gerçeklendiriyordu: “Biz Cumhurbaşkanlığı makamına saygı için katılacağız ve ayağa kalkacağız.”
Aradan geçen bir yılda değişen pek bir şey yok. CHP, aynı CHP. Recep Tayyip Erdoğan, aynı Cumhurbaşkanı.
O zaman normalleşme/yumuşama dönemi başlatmıştı Özgür Özel…
Ne oldu da, geçen yıl Cumhurbaşkanlığı makamına gösterilen saygı, bu yıl esirgendi?

1 Ekim 2025 Meclis Açılışı – CHP koltukları boş
Özgür Özel, bu sürede partisine yapılan haksızlık ve hukuksuzluktan dolayı bu kararı aldığını söylüyor. Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atanmasını, özellikle de 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını eleştirerek, partisine bir darbe yapıldığını, bu yüzden meclis açılışına katılmama kararı aldıklarını söyledi.
CHP Genel Başkanı’nın bugün şikâyet ettiği hukuksuzluk geçen yıl da vardı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yanında Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına rağmen Selahattin Demirtaş, Osman Kavala serbest bırakılmadı. İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tutukluğuna devam denmişti. Daha başka örnekler saymak da mümkün.
Böyle bir uygulamaya rağmen, makama saygıyı esirgememişti CHP’nin yeni Genel Başkanı.
Tabii, açılıştan yansıyan ilginçlikler bunlarla sınırlı değil. Geçen yıl CHP, Cumhurbaşkanı için ayağa kalkarken, DEM partililer oturarak protesto etmişti. Ama bu yıl hepsi birden katılıp ayağa da kalktılar.
Asıl üzerinde konuşulması gereken, meclisin açılışından sonra, kulislerde ve Meclis Başkanlığı salonundan çekilen fotoğraflardı.
Geçen yıl ayağa kalkmayan DEM Partililer, bu sefer Cumhurbaşkanı’nın etrafında adeta çember oluşturmuşlardı. Hepsinin yüzünde biraz fazla mutluluk ve keyif vardı. Bu kadarına gerek var mıydı? Fotoğrafa daha da yakından dikkatlice bakınca “heveskâr” bir imaj çizmeleri pek hoş olmadı.

Edirne Cezaevi’nde yatan Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” sözlerine karşı “başkan sensin” diyordu DEM grubu adeta.
Gelelim büyük fotoğrafa…

İlkinde Cumhurbaşkanı masanın başında olduğu halde, karşısına Cumhur İttifakı ve muhalif parti mensuplarının dizilmiş görüntüsü, adeta patronun kim olduğunu gösteren belgeydi sanki.
Üzerinde daha çok konuşulan ikinci fotoğraf oldu. Cumhurbaşkanı oturduğu koltuğun sağ yanına DEM Parti eşbaşkanlarını almış, solunda Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, onun yanında da Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan oturuyordu. Diğer partililerle birlikte çok kalabalık bir görüntü yansıyordu.

Fotoğrafta, Cumhurbaşkanı’nın hemen solunda yer alan Ahmet Davutoğlu’nun, Recep Tayyip Erdoğan’a bakışlarındaki hayranlık kolayca okunuyordu fotoğraftan. Ben bu görüntüden, Ahmet Davutoğlu’nun, Cumhurbaşkanı, şöyle koluna yapışıp, “Davutoğlu sen gitme, burada kal, konuşalım” demesini ne kadar çok istediğini çıkardım. Belki de yanılıyorum ama görüntü bana bunları düşündürdü.
Maalesef Türkiye’de politikacıların derinliği yok. Hepsi çok sığ… Bir ilke, bir ideal belirlememiş partiler var. Bunlarla da ülke anca bu kadar yönetiliyor ya da yönetilemiyor.
Elbet diyalog kurmak, bir mesele ya da ülke sorunu hakkında fikir tartışması içinde olmak çok önemli bir tutum. Ama bu görüntüde yer alanların böyle bir kaygıdan ne kadar uzak oldukları da anlaşılıyordu.
Bir eylemsizlik, bir tepkisizlik içinde olmaları hepsinin ortak yanı. Sanırım sahip oldukları konfor alanlarını kaybetme riskini göze alamıyorlar.
Tüm muhalefet partileri için, ama en çok ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve kurmaylarına şunları söylemek gerekiyor: Karşınızdaki sorunu çözmek, gidermek için ortaya attığınız öneri yanlış ise sorun da çözülmüyor. Aksine daha da içinden çıkılmaz hale geliyor.
Özgür Özel’in geçen yıl gösterdiği tavırla bu yıl gösterdiği tavır ortaya böyle bir çelişki çıkardı ne yazık ki!..
Umarım buradan kendilerine iyi bir ders çıkarmışlardır.
Çünkü, öngörüsüz bir iyi niyet (normalleşme), sonunda bir kötüleşmeyi kaçınılmaz kılıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın ABD’den uçak alımı için yapılan eleştirilere karşı söylediği sözü iktidar ve iktidara talip tüm siyasi parti mensuplarına uyarlamak yerinde olacak. Ülke yönetmek bakkaldan gazoz, süt almaya benzemiyor…
Gerçek bir siyasi parti, ideal bir politikacı duracağı yeri iyi bilmelidir. Aksi halde ayağın bir kere kaydı mı artık hep kayarsın…
Milletin yani vatandaşın gündemi ile milletin vekilinin gündemi birbirinden ne kadar uzak.
21. yüzyılın ilk çeyreğinde, tarihinde inanılmazları başarmış TBMM’nin bu fotoğraflarla anılması hoş değil. Bunun yerine keşke ülkenin acil sorunlarının, insanların daha iyi yaşam koşullarının nasıl sağlanacağına dair görüşmeler ve bunun için yapılan tartışmaların fotoğrafları üzerine konuşabilseydik.
Ne iyi olurdu!..

Flipboard