“Gücün haklı çıktığı yerde, adalet bekleme.

Güce tapan insanların olduğu yerde huzur bekleme.”

Platon

“Bu sizin zaferiniz.”

Dönemin İngiltere Başbakanı Winston Churchill, Avrupa’da savaşın sona erdiğini saat 15’te önce radyodan duyurdu.

Ardından Londra’da Sağlık Bakanlığı binası balkonundan bir konuşma yaptı.

Aşağıda toplanan coşkulu kalabalığa “Bu sizin zaferiniz” diye savaşın bittiğini söyledi.

Kalabalık,

“Hayır bu sizin!” diye bağırdı.

“Zaferin sahibi” ne kadar çok… Mağlubiyet ise bir o kadar öksüz.

Nerdeyse 80 milyon insanın yaşamına mal olmuştu bu acımasız savaş.

Evleri, aileleri hatta kentleri yok eden ve tüm dünya ülkelerinin insanlarına çok büyük acı ve yoksulluk getiren bir savaş oldu.

6 yıl süren bu acımasız savaş, insanlığın büyük dramı, 8 Mayıs 1945’te Almanya’nın teslim olmasıyla sona ermişti.

Dünyanın yaşadığı en büyük acılardan biri olan bu savaşın bitişinin 80. yılıydı geçtiğimiz Mayıs ayı.

Bu büyük gün başta İngiltere ve Rusya olmak üzere tüm Avrupa ülkelerinde kutlandı.

İngiltere’de 5 Mayıs’ta başlayan kutlamalar savaşın bittiği tarih olan 8 Mayıs’a kadar çok büyük etkinliklerle kutlandı. Savaşta yaşamını yitirenler için tüm ülkede iki dakikalık saygı duruşu yapıldı.

Törenlerin en görkemlisi Rusya’daydı. 9 Mayıs’ta Moskova’da düzenlenen Zafer Günü töreninde, Rusya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndaki zaferinin 80. yıl dönümü çok gösterişli biçimde kutlandı. Törene Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva başta olmak üzere 29 ülke lideri katıldı.

İkinci Dünya Savaşı gibi büyük bir felaketi yaşamış olan insanlık, onca barış, iletişim ve dayanışma kurumları oluşturmasına rağmen, yeryüzünden bu savaş illetini silip atamamış.

Dünyayı, dünya insanını gene ateşe atmaya devam ediyor, hırslı ve ihtiraslı politikacılar.

Rusya – Ukrayna Savaşı hâlâ devam ediyor.

Ne zaman ve nasıl duracağı ise belirsiz…

Hamas’ın İsrailli sivillere saldırmasıyla başlayan çatışma, Gazze’yi adeta yok etmek için sürüyor. Tüm Ortadoğu bu yakıcı çatışmanın etkisi altında…

Bırakın barış görüşmelerini, zaman zaman ilan edilen ateşkese bile uymuyorlar.

İstanbul’da taraflar arasında varılan mutabakatla bin esir takasının 3.sü 25 Mayıs 2025 günü yapılırken, aynı anda iki ülke arasındaki çatışmaların hızlanarak arttığı haberi geliyor.

Bu nasıl dünya?

5 Mayıs gününün gazetelerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs seyahati dönüşü uçakta söylediği “Dünya İsrail’den büyüktür” sözleri yer alıyor.

Dünya dediğin nedir ki!..

Sanırım yanlış olan bu tespit.

Mesele büyüklük ya da küçüklük olmamalı.

Olması gereken, iyi, insani ve adil bir dünya düzeni oluşturulması…

Aynı konuşmada Erdoğan’ın, “Bugün sessiz kalanlar tarihe bunun hesabını verecek” dediği belirtiliyor.

Tarih böyle bir hesabı pek sormamış bugüne kadar.

20 Mayıs günü ise Milli Gazete, “Gazze Halkı, artık ebabilleri bekliyor” şeklinde manşet atmış.

Bunun anlamı bu çatışmayı, bu insanlık vahşetini durdurmak için ciddi, samimi bir tavrın gösterilmediğidir.

Bakın, Birleşmiş Milletler verilerine göre 2024’te İsrail’le en çok ticaret yapan 5. ülke Türkiye.

24 Mayıs 2025 günlü gazete haberi bunu doğruluyor.

Bugünün ya da yakın tarihin meselesi değil İsrail – Filistin çatışması…

Yarım asırdan fazla süredir var.

Tıpkı bizim 50 yıldan bu yana çözümsüzlüğe bırakılan “Kıbrıs” meselesi gibi…

Yanı başımızdaki Suriye…

On üç yıldan beri bir iç çatışma yaşanmasının ardından, yeni bir düzen oluşturulmaya çalışılıyor.

Suriye yönetiminin başına geçirilen Ahmed Şara (Colani)’nın ülkede birliği sağlaması zor görünüyor. ABD Dışişleri Bakanı, geçen ay yaptığı açıklamada Suriye’nin dört ayrı parçaya bölüneceğini iddia ediyor.

Fakir ülkeler var olma savaşı verirken, zengin Arap ülkeleri dünyanın jandarması aynı zamanda patronu olduğunu zanneden ABD’nin Başkanı Trump’ı konuk ettiler.

Adeta birbirleriyle yarıştılar konuğu mutlu etmek için.

ABD Başkanı, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaretinde 3 trilyon doları aşan yatırım – silah anlaşmalarıyla ülkesine döndü.

Eski dünyada ABD Başkanları 400 doların üzerinde bir hediye kabul etmezlerdi.

Bugünün dünyası ne kural ne ahlak sınırı tanıyor. Katar’ın Trump’a 400 milyon dolarlık bir uçak hediye etmesi, bizim gibi dünyası küçük insanları şaşkına çevirdi.

Nasıl bir rejim bu; ne kural var ne de hukuk…

Ama yine de arayan var.

Ortadoğu’dan bir hediye uçak ve 3 trilyon dolarlık anlaşmayla ülkesine dönen Trump, Güney Afrika Devlet Başkanı Ramaphosa’yı Oval Ofis’te ağırladı.

Bu görüşmede Trump’ın, Ramaphosa’yı beyazlara yönelik ayrımcılıkla suçlamaya çalıştığı kolayca anlaşılıyordu. Bunu özellikle kameralar önünde yaptı.

Çünkü İsrail’in Adalet divanında soykırımla yargılanması için başvuran tek ülke Güney Afrika idi. Trump, bunun intikamını almak için böyle yaptı; dünya izlesindi.

Trump, Güney Afrika’da beyaz çiftçilerin topraklarını alıp onları öldürmekle, ırkçı ve ayrımcılık yaptığı ülkenin, Tarım Bakanı’nın bir beyaz olduğunu bile fark edemeyen gözünü hırs ve para bürümüş bir zorbalığı izletti bize.

Güney Afrika Devlet Başkanı Ramaphosa’nın, Trump’la görüşmede, kendisine hediye edecek bir uçağı olmadığını söylemesi çok anlamlı, çok değerliydi…

Her şey ticaret üzerine…

Dünya elbette dönüyor. Milyarlarca yıldır.

Ama bugünün dünyası güç ve para üzerine dönüyor.

Ne insan, ne insan hakları ne de özgürlük…

Tam da Trump’ın Ortadoğu ziyaretinde, Rusya ve Ukrayna’yı barıştırma çabası oldu.

Hem de iki ülkenin liderini İstanbul’da buluşturmak istediğini, bu buluşmada kendisinin de olacağını söyleyerek, dünya kamuoyunu epey meşgul etti.

Ne var ki Putin direndi.

Bununla ilgili tepkisini de gösterdi.

Putin, Ukrayna barışını Trump’a çaldırmadı!..

Memleketimin ozanı Şemsi Yastıman sıla özlemi için dillendirdiği koşmasında şöyle diyor:

“Daha bunlar bildiğimin yarısı,

Gelecek mektuba kalsın gerisi. ”

Dünya barıştan, adaletten, insanca bir yaşam koşulları oluşturmaktan çok uzak…

Ne barış güvercinleri işe yarıyor.

Ne de barış için uzatılan Zeytin dalı…