Mustafa Özdal
Mustafa Özdal

Pazar çeşnisi

Bir gün Nasrettin Hoca komşusundan büyük bir kazan almış.

Komşusu kazanı istediğinde, içine küçük bir tencere koymuş ve ‘Senin kazan doğurdu” demiş.

Adam sevinçten ne yapacağını şaşırmış.

Nasrettin Hoca bir gün kazanı tekrar almış.

Komşusu kazanı sorduğunda Hoca bu kez, “Senin kazan öldü” demiş.

“Hocam ne diyorsunuz, kazanın canı var mı ölsün?” demiş.

Nasrettin Hoca da, “Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne niye inanmıyorsun” demiş.

Fıkra bu…

İstifası gündemde olan belediye başkanları da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tercihiyle nasıl belediye başkanı oldularsa, aynı şekilde yine onun isteğiyle istifa etmelerini de yadırgamasınlar.

AK Parti’de olur böyle şeyler.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok değil birazcık tanıyorsak, ağzından çıkan laftan geri dönmeyeceğini, hele söz konusu partisiyse geri adım atmayacağını da rahatlıkla söyleyebiliriz.

O halde, istifa edecek başkanların yerine kimlerin geleceğine dair kulislerin de başladığını belirtebiliriz.

Mesela Ankara’da Veysel Tiryaki, Mustafa Ak ve Mustafa Tuna’nın isimleri geçiyormuş.

Bursa için 3 isim yazmak gerekirse, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali ve İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş başkanlığa en yakın isimler.

***

Demokrasi sanıldığı gibi esasında çoğunluğun değil, azınlığın rejimidir.

Ayrıca teoride, güçlülerin ve zenginlerin değil güçsüzün, mazlumun, fakirin ve fukaranın haklarını korur demokrasi.

Çünkü ellerindeki geniş imkânları kullandıkları için zaten güçlülerin demokrasiye ihtiyaçları yoktur.

Oysa güçsüzler, güçlülerin zulmüne demokratik bir düzen sayesinde maruz kalmaktan kurtulurlar.

Ancak güçlünün güçsüzü ezdiği dünya düzeninde, teori çoğu zaman pratiğe geçmez.

Bu nedenle demokrat olmanın ölçüsü de söylemden değil, eylemden geçer.

Mesela attan düşmeden önce, eylemlerinizle demokrat olduğunuzu göstermişseniz ne âlâ.

Yok attan düştükten sonra demokrasi ipine sarılıyorsanız kimse samimiyetinize inanmaz.

***

Madem söz demokrasiden açıldı Can Ulusoy’un demokrasi tahlilinden bir satır bahsedeyim.

Can, “Demokrasi, milli geliri 30 bin Euro’ya ulaşmış halkların meselesidir.  Onların evi, arabaları ve hatırı sayılır miktarda gelirleri olduğu için, uğraşacak bir şey  bulmaları gerekiyor. Böylece demokrasiyi talep edebilecek enerjiyi ve vakti bulabiliyorlar.”

Doğru değil mi?

Siz hiç milli geliri yerlerde sürünen, fakirliğin diz boyu olduğu, insanların açlıktan öldüğü bir Afrika ülkesinde veya her Allah’ın günü bir köşede bombaların patladığı, farklı mezheplere mensup insanların birbirlerini boğazladığı bir Ortadoğu ülkesinde demokrasinin talep edildiğine  tanık oldunuz mu?

***

Madem söz  Can Ulusoy’dan açıldı, bir satır da televizyon programımın reklamını yapayım.

Her salı ve perşembe saat 21.30’da siyaset bilimci Can Ulusoy ile ağırlıklı olarak dış politikayı konuşuyoruz OLAY TV’de.

Daha doğrusu ben soruyorum Ulusoy anlatıyor.

Tadından yenmez bir program olduğunu belirtir, salı ve perşembe akşamları  bekleriz efendim.

***

Vergi oranlarındaki yüksek zamdan  geri adım atıldı.

Neden?

Halk tepki verdiği için.

Ancak kanımca halk değil Beştepe tepki gösterdiği için zam oranları revize edildi.

Beştepe de halkın tepkisini dikkate alarak hükümeti uyardı.

Bu hadisenin iki sonucu var.

Hükümet, sanıldığı gibi her şeyi Beştepe’ye danışmıyor, oradan icazet almıyormuş.

Beştepe halkın nabzını ölçme işinde, bazı bakanlardan daha başarılıymış.

İyi pazarlar…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X