Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Hastalık bilmeyen millet

Köşe Yazısını Dinle

Bu tuhaf millet hakikatte mini mini bir millettir. Çünkü  nüfusunun toplamı on bin kişiden ibarettir. İsmi de Hunza’dır. Fakat bu isim hakiki ismi değildir, vatanının ismidir. Milletçiğin asıl ismi “ Buruşa”dır. Hunza hem memleketin, hem o memleketteki nehrin ismi olduğu için millet isminin yerine geçmiştir. Bu ufacık vatanın coğrafi vaziyeti Asya’da Çin- Hind, Rus ve Afgan topraklarının tam ortasında, yani dört devlet arasındadır. İdare şekli krallık ve payitahtı da “Baltit” isminde bir şehirciktir. Köylerinin sayısı da 150 adet gösterilir. Devletin başında Haçlılar devrinden beri “ Mir” isminde bir krallık hanedanı vardır. Dillerinin Hind- Avrupa, Sami, Türk vesaire gruplarıyla kesinlikle alakası olmadığı da ilmen tesbit edilmiştir. İşte bu milletçik hiçbir hastalık bilmedikten başka, yeryüzünde en çok yaşayan toplum da odur.

Hunzalar, Avrupalıların alakasını ancak son zamanlarda çekebilmişlerdir. İki Dünya Savaşı arasında iki Batı alimi bu milletçiği adeta keşf ve tetkik etmiştir. Bunlardan birincisi Mc Carrison isminde İskoçyalı bir hekim ve ikincisi de Hunzalar diyarına karısıyla beraber gidip bir buçuk yıl tetkiklerde bulunan dilcilik alimi Davit Lorimer’dir. İşte bunların tetkiklerine dayanan Ralph Bircher isminde bir yazar bir kitap yazmıştır. “Hunzalar, hastalık bilmeyen bir millet” ismiyle Fransızcaya tercüme edilen bu eser 1934 tarihinde İsviçre’nin Neuchatel şehrinde yayınlanmıştır.

Ehemmiyetli, ehemmiyetsiz hiçbir hastalık bilmeyen ve hemen her ferdi yüz yaşını aşan bu bahtiyar Hunzalar yeryüzünde adeta bir istisna teşkil ettikleri için Dr.Mc Carrison, bilhassa o devamlı ve daimi sıhhatle o bir yüzyılı aşmadan tükenmez ömrün tıbbı sebeplerini araştırmış ve bu incelemeleri esnasında Hunzaların hastalık gibi bir ihtiyarlık da bilmediklerine hayretle şahit olmuştur. Fazla olarak istisnasız hepsi neşeli ve kuvvetli insanlardır. Bu istisnai halin ilmen tesbit olunan sebepleri şöyle sıralanabilir:

Daimi sıhhatle uzun ömrün en mühim amili beslenme tarzıdır; 2) Bu amilin başlıca hususiyetleri, Autarice denilen mahalli gıdalarla iktifa hususiyetidir. Hunza diyarına dünya piyasasının şeker, beyaz un, konserve, çay vs. gibi maddelerin hiçbiri gelmez. 3) Mahalli gıdalarla geçinme zarureti, hep taze şeyler yenilmesine sebep olmaktadır.4) Başlıca gıdalar yemişlerdir.5) Koyun, sığır ve kümes hayvanları az olduğu için et sarfiyatı da azdır. Nebati gıdalar daha fazla sarfedilir. 6) Bu arada taze mısır ve buğdaya çok rağbet gösterilir ve bu gibi hububat kabuklarıyla beraber yenir. 7) Hunza ekmeği, birkaç saniye ateşe tutulup çiğliği zail olmuş bir pide halindedir. Buğdayın gıdai kuvveti işte bu suretle muhafaza edilmiş olur.8) Yağ ve tuz sarfiyatı çok azdır.9) Et sarfiyatı on veya otuz günde bir defaya mahsustur.10) Nebati gıdaların çiçekleri tercih edilir. 11) Biber ve baharat gibi şeyler hiç kullanılmaz.  12)Her bahar mevsiminde oruca benzer bir açlık idmanı yapılır. 13) Çok az şarap içilir. 14) Hunzalar kanaatkardır, oburluk bilmezler. 15) tütün ve kazar az içilir ki akşamları istirahat zamanlarında bir aile efradı arasında  bazen aynı bir çubuğun elden ele dolaştığı bile nadiren görülebilir

Beslenme mutehassıslarının vardıkları neticeye göre bütün bunların en mühimi, Hunzaların hep kendi toprak mahsulleriyle geçinmeleridir. Çünkü aynı bir mıntıkanın insanlarıyla nebatları arasında bir nevi terkip bulunduğu ilmen tesbit olunmuş bir hakikattir.

İsmail Hakkı Danişmend- Tarihi Hakikatler.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X