Niyazi Pakyürek
Niyazi Pakyürek

Her mahallede bir kütüphane niye yok?

Daha sık görüşebildiğim belediye başkanlarına ayaküstü sohbetlerde hep söylemişimdir. Mahallelere kütüphane kurun. Her belediye mahalle konakları, muhtarlık binaları, spor tesisleri yaparken bir bölümüne de kütüphane yapsalar kötü mü olur?

Büyükşehir Belediyesi ile Nilüfer Belediyesi’nin bu konuda attığı adımlar var yetersiz ama teşekküre layık. Diğer ilçelerde kütüphane var mıdır? Ben hiç tahmin etmiyorum. Önce kitap, kütüphane neden önemli? Her şeyden önce bu kadar genç nüfusu olan bir ülke için çok önemli. Bu gençlerin yarınlara hazırlanabilmesini kitap olmadan ne ile temin edeceğiz. Birinci önemi bu. İkincisi, televizyon, akıllı cep telefonları bu nesli her geçen gün bizden biraz daha uzaklaştırıyor. Neyin iyi neyin kötü olduğu belli değil.

Televizyon kitabı, düşünceyi öldürdü. Bunun üstüne bir de sosyal medya eklendi. Artık her şey bayağılaştı, sıradanlaştı. Nihil bir nesil geliyor. Dil, düşünce, his… Biz yokuz… Bize ait hiçbir şey yok. Sanal, bayat ve içi boş bir hayat. Üstüne üstlük her şeyimiz tercüme.

Biz çocuklarımızı yalnız okullara, öğretmenlere havale etmeyelim. Aile olarak, çevre olarak da onlara yardımcı olmak zorundayız, onlarla ilgilenmek zorundayız. Biz aile olarak, çevre olarak onlarla ilgilenmezsek dışarıda onlarla ilgi kuracak birçok kötü niyetli insan var, bu da büyük bir tehlike.

Her evde muhakkak bir vitrin, bardak fincan koyacak bir mobilya dolabı vardır ama üç beş rafı olan bir kitaplık yoktur. Dersiniz ki evde kitap bulundurmak ayıp, günah veya yasak. Oysa şimdi her evde bir lise mezunu veya lisede okuyan bir genç var. Bu gençler bir nimettir ve bunun kadrini büyükler olarak bilmek zorundayız. O halde her evde de bir kitaplık olmalı, kitap olmalı ve bu kitaplar da okunmalıdır.

Yıllar önce bir dostum anlatmıştı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın daveti ile İngiltere’den bir heyet geliyor ve ilkokul çağındaki çocuklarımızın okul ve ders ilişkilerini araştırıyor. Araştırma bittikten sonra bir veda yemeği tertiplenir. Yemekte, bizim yetkililer İngiliz heyetine, “çocuklarımızı nasıl buldunuz?” diye sorarlar. İngilizlerin verdiği cevap:  “Çocuklarınız zeki ve çalışkanlar. Ancak anlayamadığımız şey, bu çocuklar büyüyünce sizin gibi nasıl oluyorlar.” Fıkra gibi değil mi? Ama değil. Milletvekilliği yapmış rahmetli dostum bana fıkra diye anlatmadı.

Son tahlilde şunu söylemek istiyorum: Gençliğimize sahip çıkalım. Onların bilgiyle donanması için okumaya sevk edelim. Evlerimizde küçük de olsa bir kitaplık ve kitap bulunduralım. Bu her aileye düşen önemli bir görevdir. Belediye başkanlarımıza gelince: Gençlere yönelik ciddi faaliyetleriniz var tamam. Spor tesisleri, parklar, halı futbol sahaları, yüzme havuzları, spor faaliyetleri… Hepsi takdire şayan. Ama lütfen kütüphaneler açın. Buralarda görev yapacak kütüphaneci yetiştirin. Gençliğe vereceğiniz en büyük hediye budur.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X