PKK/PYD/YPG Suriye’den Afrin’i teslim almasını istiyor ama koşullardan hiç söz etmiyor. Öyle ya, diyelim Suriye ordusu Afrin’e girdiğinde onlar ne yapacak? Kalacaklar mı, gidecekler mi? Silahlarına ne olacak? Yanıt bekleyen önemli sorular bunlar.

Yine Reuters Ajansı’nın verdiği habere göre, Şam’la YPG arasında Lazkiye’deki Rus askeri üssünde yapılan görüşmeler devam ediyor.

Hükümetin, Afrin’e girmek için 5 ayrı şart ileri sürdüğü belirtiliyor.

Şartlar şöyle:

-Terör örgütlerinin işgali altındaki tüm resmi kurum ve kuruluşlar devlete teslim edilecek.

-Afrin merkez ve kırsalında PKK/YPG’nin elinde tuttuğu 52 adet kilit askeri nokta Suriye ordusuna devredilecek.

-Hafif ve ağır tüm silahlar Suriye ordusu tarafından teslim alınacak.

-YPG’nin sivillere dağıttığı silahlar toplanacak.

-18 yaşını doldurmuş askerlik zamanı gelen gençler Suriye ordusuna katılacak.

Anlaşmanın yapıldığına ilişkin henüz bir haber yok. Ancak anlaşma ihtimali de şimdilik zayıf.

Bir kere terör örgütünün elindeki silahların Suriye ordusuna teslim edilmesini ABD istemez. Çünkü tümünü Pentagon verdi onlara. Hele aralarında sofistike silahlar da varsa…

Kilit askeri noktalar arasında ABD’nin kullandıkları yok mudur? Amerikan askerlerinin konuşlandığı yerler örneğin?..

PKK/YPG/PYD’nin Pentagon’daki generallere danışmadan bir şey yapması mümkün değil.

Eh, Şam da yoğurdu üfleyerek yiyecek. Hakkıdır.

Peki ne olabilir? Nasıl çözüm bulunabilir?

Çok kolay…

Suriye lideri Beşar Esad Şam’da, Trump yönetiminin kapısını çalmasını bekliyor.
 

Washington, Suriye politikasında köşeye sıkıştı
 

Washington’ın Suriye politikası nereden nereye geldi… İşte ABD Dışişleri Bakanlığı’nın en son açıklaması:

“Mevcut sınırları içinde güvenli ve bağımsız bir Suriye’yi destekliyoruz. Herhangi bir değişim ya da bir tür özerk bölge oluşturulmasını istemiyoruz.”

Ne zaman yapılıyor bu açıklama? Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un dünkü basın brifinginde ABD’yi suçlamasının ardından yapılıyor. Ne diyor Lavrov? “Washington’ın Suriye’deki eylemleri, ülkeyi bölmek ve devlet benzeri başka bir bölge oluşturma çabası olarak görünüyor. Bu, ateşle oynamaktır.” Aynen bunları söylüyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı, hiç zaman yitirmeden suçlamaya yanıt verme gereğini duymuş olmalı ki, sözcü Heather Nauert’ı apar topar gazetecilerin önüne çıkararak, Lavrov’un iddiasını savuşturmaya çalışıyor.

Ne ki, sonuçta Suriye’nin toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını tanıdığını da ilan etmiş oluyor.

Beyaz Saray bunda samimi midir değil midir, anlamak zor.

Tabii taktik geri adımlar da olabilir.

O bakımdan ABD dış politikasındaki sürprizleri dikkatli bir şekilde izlemek gerekir.