Orhan Güney
Orhan Güney

İşte böyle olacak

 Atatürk Stadı’nda kapalı tribün de tamamen yıkıldı… O bölge bir meydan görünümü kazandı… Daha önce kapalı tribünün de içinde olduğu ancak yıkımdan sonra değişen Atatürk Spor ve Etkinlik Meydanı’yla ilgili yeni projeler çizildiGörüntülerde, bittiğindeki son hali var… İleride bakarsınız, spor salonu, kapalı yüzme havuzu ve Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü binasının olduğu bölüm de yıkılıp bu meydana ilave edilebilir… 

 

Bence adaylığını koyacak!

Ali Ay, bence bu sezon sonunda yapılacak olağan genel kurulda aday olacak… Konuya “pat” diye girdim ama şuan ki mevcut durum onu gösteriyor… Karşısına rakip çıkar mı, mutlaka çıkar, kazanır mı, her şey olabilir ama ben devam etmeyi planladığını düşünüyorum. Artılarını, eksilerini siz tartışın artık…

Asıl soru; mali dengeyi o döneme kadar nasıl ayakta tutacak?

Mesela bu ay, 30 milyon liranın üstünde bir ödeme olduğu söyleniyor… Anladığım kadarıyla, ailesi de artık musluğu kapatmış. Yani, 10 milyon Euro’da frene basmışlar

Takım iyi bir hava yakaladı, parasızlık umarım bu havayı bozmaz

Bir de, bizim başkanı çözmüş alacaklılar var… Paul Le Guen’in menajeri mesela; elindeki evrak zamanında ödenmeyince hemen icra takibine vermiş… Haberi gelince de, başkan ödemiş…

Buna benzer daha neler vardır…

Bakalım, para işini nasıl çözecek merak ediyorum…

 

G.Saray maçına

davet edin

Kim ne derse desin Bursaspor, bu benzinlik arazisi işinden büyük kar elde ediyor… Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye, Bursaspor konusunda haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Hazır güzel bir hava oluşmuşken O’nun da gönlünün alınıp, yeniden maçlara gelmesinin sağlanması görüşündeyim. Çünkü, Bursaspor’un mali açıdan düzlüğe çıkabilmesi için desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. İster kabul edin, ister etmeyin ama durum bu… 

Bakın, Bursaspor’un pilot takımı Yeşil Bursa bile benzinlik arazisi arayışında… Neden? Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye güveniyorlar. Bursaspor’un üzerine artık yük getirmesin kendi ayakları üzerinde dursun, kalıcı bir geliri olsun diye…

Galatasaray maçına bence Recep başkanı davet edin

 

Kim haklı

kim haksız?

Bu konu aslında çok enteresan ve araştırılması gerek… Çünkü, bütün profesyonel kulüpleri yakından ilgilendiriyor… Ben Bursaspor üzerinden anlatmaya çalışacağım.

Konu; Bursaspor’da görevine son verilen ya da sözleşme yenilenmeyen bazı antrenörlerin, soluğu avukatta/adliyede alması… Yani, dava açması… Fazla mesaiden tutun da, işe geri dönüşe kadar var… Haklılar veya değiller, orasına yargı karar verecek… Tabii, vicdan haklılığı/haksızlığı ayrı bir durum…

Kulüpler, teknik adam veya sporcularla Türkiye Futbol Federasyonu nezdinde sözleşme yapınca işin bittiğini düşünüyor… Ama öyle değil. Bir de, devlet karşısında işveren-işçi sorumluluğunu da üstlenmiş oluyor. “Senin sözleşmen bitti, bu sezon çalışmıyorum” demekle iş bitmiyor yani. O kişinin aynı zamanda Sosyal Güvenlik Kurulu ile olan bağını da koparmış oluyorsunuz. 

Kulüplerin aslında şu yolu izlemesi gerekiyor; nasıl Türkiye Futbol Federasyonu nezdinde bir mukavele imzalanıyor ki, mecburiyeti var, çalıştırdığınız antrenör veya sporcuyla da Sosyal Güvenlik kanunlarının aradığı, yasalara uygun, tarafların mutabık kaldığı ayrı bir sözleşme yapmanız gerekiyor. İşte o zaman, böyle davalara maruz kalma ihtimaliniz ortadan kalkar.

 

Araba istemiş!

Yerli, yabancı futbolcu sayısının tartışıldığı şu dönemde Bursaspor’da da bu konuya biraz bağlayabileceğim bir olay yaşanmış… Altyapıdan sezon başı A takıma çıkan Paschal’ı biliyorsunuz; kulüpten kendine özel araç istemiş. “İsteyebilir hakkı” da diyebilirsiniz “Ne vermiş ki araba istiyor” da… Paschal’ın, Bursaspor’a aylık maliyeti 2 bin dolarKofi de 1.250 dolar alıyor… Buna karşılık, yerli gençlerimiz; Kubilay maç başlarıyla birlikte 1 milyon 200 bin lira, Ertuğrul hemen hemen bu kadar, Muhammed Şengezer aylık 10 bin lira, Ozan Can Kökçü aylık 25 bin lira vs. vs… Yani, bizim altyapı ürünlerimiz dediğimiz yerli oyuncularımızdan daha az kazanıyorlar… Ve, genç dediğimiz yerli-yabancı hiçbiri oynamıyor. Çünkü, o kapasitede değiller…

Kazandıkları parayla, sahada verdikleri birbirini karşılamıyor…

Yabancı fazlalığına ben de karşıyım… Ancak, kulüplerin de daha 18-19 yaşındaki yerli bir futbolcu adayına bu kadar para vermesini kabul edemem…

Madem yerli olsun bizim olsun diyoruz; o zaman fabrika ayarlarına dönmeliyiz… Son verdiği röportajında okumuştum; Roma’ya rekor bir bonservis ücretiyle transfer olan Cengiz Ünder, Başakşehir’den aylık sadece 25 bin lira alıyormuş… Bilmem anlatabildim mi?

Bize Cengiz gibileri lazım, daha 19’un da milyon peşinde koşanlar değil…

Bu arada, Paschal’ın araba isteği de kabul edilmemiş… 

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X