Katıldığımız konferans ya da söyleşilerde karşımıza çok sık çıkan bir soru var. İnsanlar, siyaset-sivil toplum ilişkileri kapsamında, özellikle hemşeri dernekleri tarafından siyasete baskı yapılıp yapılmadığını soruyorlar.
Biz de…
Yıllardır dilimiz döndüğünce, “Birer sivil toplum faaliyeti olan hemşeri derneklerini toplumun sosyal supabı gördüğümüzü, fakat dernekleri siyasete siyasetçinin davetinin soktuğunu” anlatıyoruz.
Böyle söylediğimizde özellikle siyasetçiden itiraz geliyor.
Ne var ki…
AK Parti’nin aday belirleme süreci kapsamında sivil toplum örgütleri önüne sandık koyması ve “Kimi milletvekili görmek istersiniz?” sorusuyla oylama yaptırması yıllardır söylediğimizin kanıtı oldu.
Çünkü…
Bu oylama yönteminin aday belirleme sürecine eklenmesiyle, siyasetçinin artık üzerinde derneklerin baskısı oluştuğu şikayetini yapma hakkını ortadan kaldırdı ve bu baskıyı legalleştirdi.
Üstelik…
AK Parti’de Alt Komisyon ve Ara Komisyon çalışmalarını tamamladı, listeye son şeklini verecek Üst Kurul da çalışmaya başladı. Hatta, listelerin büyük ölçüde hazır olduğuna dair genel bir inanış var.
Öyleyse…
Böyle bir süreçte derneklerin önüne sandık neden konuyor? Eğer amaç yalnızca “Sizin de fikrinizi alıp listeyi öyle yaptık” demekse, bundan sonra derneklerin siyasete müdahalesi olarak yansıyacak olumsuzluklara şimdiden hazır olmak gerekiyor.
Derneklerin oylamaya gösterdiği ilgi de böyle bir gelişmenin sinyallerini verdi.
Bununla birlikte…
Günlerdir kulis yapıldığını duyuyoruz. “Falanca kişi filanca yerleri arayıp şu aday adayı için oy istiyor” şeklinde çok sayıda arayan oldu.
Bundan da şu sonucu çıkardık:
AK Parti’nin STK’lar oylamasında herkes kendi hemşerisini yazdı.
Yani…
Dünkü sandıkların nasıl bir yapı ortaya koyacağı üç aşağı beş yukarı belli.
O bakımdan…
Eğer gerçekten kullanılan oylar sayılacaksa, bu oylamadan sağlıklı bir sonuç çıkacağı konusunda pek umutlu değiliz.
Sandık ekonomisi çok büyüdü
AK Parti’nin aday belirleme yöntemleri arasındaki temayül ve dünkü STK oylamasında gözler önüne serilen bir durum var:
Yola çıkarken Milli Görüş geleneği izlerini sergileyen AK Parti bugün geldiği noktada kapitalizmin her şeyini yapıyor. Cep telefonu mesajı pazarlamasından oy kullanacaklara yönelik promosyona kadar inanılmaz bir pazar aday adaylarına sunuluyor.
Bunlara bakarak şunu söylemek mümkün:
Parası olmayanın siyaset yapma şansı giderek azalıyor. Bu da demokrasinin özüne aykırı bir durum.
Mudanya Ak Gençlerin hedefi: Oy kullanacak liseliler!
Bu sütunların okurları biliyorlar… Siyasi partilerdeki gençlik kolu yapılanmalarını çok önemsiyoruz. Siyasetin geleceği olarak gördüğümüz gençlerin gelişme süreçlerini ilgiyle izliyoruz.
Bu noktada…
Kurumsal bir yapı sergileyen AK Parti’de, gençlik kolu çalışmalarının da farklı boyutlara ulaştığı görülüyor. Motivasyonları yüksek, proje üretebilen yapılar ortaya çıkarıyorlar.
Hatta…
Merkezdeki büyük ilçelerde ana kademe gibi çalışan gençlik kolları var.
Benzer bir durumu…
Ziyaretimize gelen AK Parti Mudanya Gençlik Kolu’nda da gördük. Muhammed İzzet Dursun ve yönetimindeki gençlerin gözlerinden çalışmaya hazır oldukları anlaşılıyor. Deneyimli ağabeylerinden aldıkları destek de avantajları.
Nitekim…
AK Parti Mudanya İlçe Gençlik Kolu BaşkanıMuhammed İzzet Dursun’un önünde iki gençlik projesi var.
Birincisi…
18 yaşını doldurdukları için 7 Haziran seçiminde ilk kez oy kullanacak lise son sınıf öğrencilerine yönelik çalışma başlatıyorlar.
Bunun için de…
Akliselim adıyla bir dernek kurmak üzere hazırlık yapıyorlar.
İkincisi…
Seçim dönemiyle birlikte, Mudanya’nın tüm mahalle ve köylerinde gençlere AK Parti projelerini anlatacaklar. Bu yolla da gençleri bilinçlendirmeyi ve algı oluşturmayı hedefliyorlar.
Osmangazi’de CHP’ye enerji veren 16 numara sahada
Erkan Aydın ile tanışıklığımız Dağ-Der’den başlıyor. Mustafa Kahraman döneminde, yönetimde yıldızı parladı, Kahraman’dan sonra da Dağ-Der Başkanı oldu.
Açıkça söylemek gerekirse…
Erkan Aydın dönemi, Dağ-Der’in gücünü ve potansiyelini Bursa’ya kabul ettirdiği dönem oldu. Etkinliklerle temsil ettiği kitlenin sorunlarına çözüm buldu.
30 Mart seçimleri öncesinde CHP’ye katılıp Osmangazi Adayı olması önemli bir adımdı.
Nitekim…
Müthiş bir performansla ortaya siyasi enerji koydu ve CHP bugüne kadar Osmangazi’de hiç ulaşamadığı oy oranına ulaştı. Osmangazi’de CHP oylarının yüzde 20.8’den yüzde 31.5’e çıkmasında Aydın’ın çok büyük katkısı ve enerjisi var, emeği var.
Erkan Aydın şimdi Milletvekili Aday Adayı olarak CHP örgütü kantarına çıktı. Pazar günü yapılacak önseçimde Bursa’nın plakası olan 16 sıra no ile sandık yarışına girecek.
CHP’ye dışarıdan oy getirdiği Osmangazi Belediye Başkanlığı seçiminde görüldü. Aynı potansiyel bugün yine geçerli. Yani, bize göre CHP’ye dışarıdan oy getirecek az sayıdaki aday adayından biri.
Enerjisi, sempatisi, çalışkanlığı, insan ilişkilerindeki başarısıyla CHP’nin yeni yıldızı olmaya da aday.
MHP’de yeni dönem başlarken Özensoy’un teşekkürü
Cumartesi yapılan MHP Kurultayı yönetim açısından yeni dönem işaretini veriyor.
O işareti veren Merkez Yönetim Kurulu’nda Bursa’dan, kurultaya Genel Sekreter olarak giren İsmet Büyükataman ile onun döneminde il yönetim kurulunda olan Kadir Çitil yer alıyor.
2011’de MHP Bursa Adayı olan Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Çetin Elmas da yeni dönemde MYK’ya giren Bursa bağlantılı isim oldu.
Buna karşın…
MHP’nin sembol isimlerinden Murat Başesgioğlu ile Bahattin Şeker yönetimde yer almadılar.
Bu durumu…
Kimileri “Aday listesinde yer almayacaklar yönetimde değerlendirildi” şeklinde yorumlasa da, özel bir durum ortaya çıktığı bir gerçek.
Dahası…
Kurultaya MYK Üyesi olarak giren Bursa Milletvekili Necati Özensoy ile Merkez Disiplin Kurulu Üyesi olarak giren Hızır Ofluoğlu, kurultay öncesi Bahçeli’yi ziyaretlerinde “teşekkür edip, görev istemediklerini” söylediler.
Bu da bir başka işaret oldu.