Akademik Bakış
Akademik Bakış
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) büyükelçi ataması

Köşe Yazısını Dinle
Doç Dr. Mevlüt Akçapa, Bursa Teknik Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü [email protected]

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üyesi ülkelerden Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan (Gözlemci Üye)’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) büyükelçi ataması, uluslararası ilişkilerde dikkat çeken bir gelişme olarak öne çıkmaktadır. Bu adım, hem bölgesel hem de küresel düzeyde siyasi dengeleri etkileyebilecek bir hamle olarak değerlendirilebilir. Türkiye açısından ise kuşkusuz oldukça kritik bir meseledir. Çünkü Kıbrıs konusu, tarihsel derinliği olan ve Türk Dış Politikasını derinden etkileyen konuların başında gelmektedir.

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) nedir?

TDT’nin temelleri, 1992 yılında düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi’ne dayanmaktadır Türk Dünyası zirveleri, Türk Dili Konuşan Ülkeler arasındaki ilişkileri olgunlaştırmış ve 2009 Nahçıvan Anlaşması ile Türk Konseyi’ne dönüşmüştür. 12 Kasım 2021’de gerçekleşen İstanbul Zirvesi’nde, Türk Konseyi adıyla faaliyet gösteren yapının, TDT olarak yeniden adlandırılması kararı alınmıştır. Teşkilatın kurucu üyeleri Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’dır. Macaristan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ise gözlemci statüsüne sahiptir. Dolayısıyla TDT, Soğuk Savaş sonrası dönemde adım adım ilerleyen bir entegrasyon olarak, Türk Dünyasının birlik ve beraberliğine hizmet etmesi gereken bir yapı şeklinde değerlendirilmektedir.

Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın GKRY’ye büyükelçi ataması ne anlama gelmektedir?

Özbekistan Aralık 2024’te GKRY’ye büyükelçi atamıştı. Kazakistan’ın Ocak 2025’te GKRY’ye büyükelçi atama kararının ardından Türkmenistan’ın da 31 Mart 2025’te ilk büyükelçisini GKRY’ye göndermesiyle bu diplomatik açılım hız kazanmış oldu. Bu üç ülkenin kısa aralıklarla aynı adımı atması, meselenin tesadüfle açıklanabilecek bir gelişme olmadığını gösteriyor. Peki bu diplomatik hareketliliğin sebebi ne olabilir? Bu gelişmelerin arkasında Avrupa Birliği’nin (AB) Orta Asya’ya yönelik artan ilgisinin önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. 4 Nisan 2025 tarihinde Özbekistan’ın Semerkant şehrinde düzenlenen Birinci AB-Orta Asya Zirvesi, AB ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ilişkileri derinleştirmek ve yeni iş birliği fırsatları yaratmak amacıyla gerçekleştirilmişti. AB liderleri, bölgeye yönelik toplam 12 milyar euroluk yatırım taahhüdünde bulunarak ekonomik ve stratejik iş birliğini artırmayı amaçladıklarını açıklamıştı. AB’nin Orta Asya ülkelerine ekonomik vaatlerde bulunurken diğer taraftan stratejik konularda baskı yaptığı anlaşılıyor. Bu çerçevede Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan, zirvede, KKTC’nin kurulmasını kınayan ve devletlere tanımama çağrısı yapan BM Güvenlik Konseyi’nin 541 ve 550 sayılı kararlarına da bağlı kalacaklarını açıkladılar. Bu üç TDT üyesi ülkenin 541 ve 550 sayılı kararlara bağlılık açıklaması ve GKRY’ye büyükelçi atamaları Türkiye’nin bu konulardaki politikası ile taban tabana zıt düşen hamleler olarak dikkat çekiyor.

Türkiye’nin tutumu

Ankara bu konuda henüz resmi bir açıklama yapmış değil. Anlaşılan o ki TDT bünyesindeki ilişkilerin zarar görmemesi için Türkiye konuya hassasiyetle yaklaşıyor. Ancak benzer bir hassasiyetin Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan tarafından da gözetilmesi gerekirdi. Çünkü Türkiye Kıbrıs konusunda çok büyük zorluklarla baş etmek zorunda kaldı. Kıbrıs Barış Harekâtı gibi tüm dünyayı karşısına alarak yaptığı hamleler Türkiye’nin bu konuya verdiği önemi gösteriyor. Sonrasında da KKTC’nin tanınması için her platformda yaptığı girişimler devam ederken, TDT üyelerince bu politikayı baltalayabilecek adımların atılması açıklaması zor bir çelişki olarak önümüzde duruyor. Üstelik Türkiye’nin çabasıyla KKTC, TDT bünyesinde gözlemci üye statüsünde yer almıştı. Bu sürecin sonunda KKTC’nin TDT üyeleri tarafından tanınması beklentisi oluşmuşken bunun tersi istikametinde gelişmeler olması oldukça dikkat çekici. Kuşkusuz bu gelişmeler dış politika karar alıcılarımız tarafından dikkatle takip edilmektedir. Bu konuda Türkiye’nin ulusal çıkarlarına zarar verecek girişimlere müsaade edilmemelidir.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X