Basketbol altyapılarında başarılarımızın zaman zaman zirveye çıkması hepimizi oldukça sevindiriyor ancak aynı başarıların A takım seviyesinde yakalayamamamız bir o kadar düşündürüyor. Acaba biz altyapı oyuncularımıza yeteri kadar destek sağlıyor muyuz?
Bu konuda bazı dikkat çekilecek noktalara bakarsak: Okul ve spor birlikteliğinin yetersizliği, oyuncuların psikolojik olarak A takıma hazırlanmamaları, yaş guruplarının özel eğitimine yeteri kadar önem verilmemesi, kişisel gelişim ile ilgili ekstra antrenmanlara ağırlık verilmemesi, yeterli antrenman ve maç sayısına ulaşılmaması, yetenekli ve gelecek vaat eden oyuncu adaylarının A takım antrenörleri tarafından yeterli oyun sürelerini bulamaması, altyapı maçlarının oyuncu yetiştirme değil derece alma üzerine odaklandırılması, velilerin psikolojik eğitimi gibi ana başlıklar altında toplayabiliriz. Altyapılar bu tespitler neticesinde ülkemizde çok ciddi sorun ve problemlerle boğuşan bir oluşum. Buna rağmen yanlış ve eksikleri ile yetişen oyuncularımız altyapıda çok önemli başarılara imza atmaktalar. Altyapı yaşlarında çok büyük yıldız olacak gözüyle baktığımız sporcularımız ya yanlış yükleme dolayısı ile sakatlanarak, ya okul ve sporun bir arada gidememesi sebebi ile ya da erken olgunlaşarak gelmesi gereken yerlere gelememektedir. Bu kadar çok sorunun olduğu bir ortamda Basketbol Federasyonu’nun kulüplerin istekleri doğrultusunda aldığı çok yabancı oynatma kararı ise bu konuyu daha içinden çıkılamaz hale getirdi. Bu karar alındığı süreçte Türkiye Süper Ligi takımlarının çoğunun altyapısının olmaması sebebi ile bu kararı desteklemeleri kaçınılmaz bir durum gibi görünse de bu gidişle önümüzdeki yıllarda başarıların gelmesi çok zor ya da tesadüflere bağlı gibi görünüyor.
Altyapıda gerçekten geleceği olan oyuncu ve antrenörleri her yıl belli dönemlerde ABD’nin NCAA Ligi’ndeki üniversitelere göndererek bu oyuncu ve antrenörlerin gelişimlerini çok ciddi takip eder ve gözlemlersek, oyuncuların teknik kuvvet ve psikolojik gelişmelerini gerçekten doğru kişilere yaptırırsak istediğimiz seviyelere ulaşmamız daha kolay olacaktır. Bu arada altyapıya önem veren ve buradan yetiştirdiği oyunculara A takımların da süre veren takımların en başında gelen Banvit ve Tofaş’ı kutlamak gerekir. Ayrıca imkanları neticesinde Karşıyaka’yı da zaman zaman buraya dahil edebiliriz, senelerdir altyapılarda iddialı olan, yatırım yapan ve birçok oyuncu yetiştiren ancak bir çoğunu da A takımında oynatamadığı için olabileceği seviyeye getiremeyen, aynı yaş guruplarındaki en iyi oyuncu adaylarını toplayan Anadolu Efes gerçeğini de unutmuş değilim ancak bu modelin başarılı olduğu konusu tartışılır bir durum ve ben bu modelin destekçisi değilim.
Son 2 yıldır TBF tarafından oynatılan deplasmanlı Gençler Ligi, gençlerimize bir nefes alma imkanı doğurmasına rağmen bu oyuncu ve yıldız adaylarımızın A takımda süre almalarını sağlayacak süreleri vermemiz gerektiği çok açık ortada. Hazır ekonomik durumların dibe vurduğu şimdiki zamanda bu gençlere A takımda daha fazla şans verecek ortamlar mecburen oluşmuş durumda, zira oynamadan hiçbir oyuncu gelişim gösteremez, gelebileceği en son noktaya ulaşamaz, bunu da unutmadan bu gençlerimize arkalarında durmak artık vazgeçilmez bir durum haline geldi. Bu konuda atılacak doğru adımların ülke basketbolunun geleceğini şekillendireceğini de unutmamalıyız.
Haftaya görüşmek üzere…