Altan Kutucu
Altan Kutucu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Phil Jackson ile liderlik ve takım olmak

Phil Jackson, basketbol dünyasının en önemli spor adamlarından biri. 1990’lı ve 2000’li yıllarda antrenör olarak kazandığı başarılar ile basketbolseverlerin gözünde ‘yaşayan efsane’ mertebesine ulaşmış, önemli bir kişi. Jackson, okul sırasında başarılı performansıyla dikkatleri üzerine çekmesi sayesinde, 1967’de New York Knicks tarafından draft edilerek profesyonelliğe adımını attı. 1967-1978 yılları arasında New York Knicks ile 2 NBA şampiyonluğu kazanma başarısı gösterdikten sonra 1980 yılında oyunculuk kariyerini sona erdirdi. Bir süre basketbol dünyasından uzak kaldıktan sonra 1983 yılında, NBA liginin bir alt seviyesindeki CBA ligi takımlarından Albany Patroons’ta antrenörlüğe başladı. 1983-84 sezonunda bir CBA şampiyonluğu kazanma başarısı gösterdi. 1987 yılında Chicago Bulls’a Yardımcı Antrenör olduktan sonra 1989 yılında Baş antrenör pozisyonuna getirildi.1989-1998 yılları arasında 6 NBA şampiyonluğu kazandıktan sonra Los Angeles Lakers’e transfer oldu ve 1999-2011 yılları arasında başarılarına 5 NBA şampiyonluğu daha ekledi.                                                                                                                                                      “Kutsal Çemberler” adlı kitabında kariyerinin belli bir dönemine ilişkin anılarını ve deneyimlerini aktaran Jackson, günümüzün en önemli konularından biri olan ‘Takım Çalışması ve Liderlik’ konusunda çarpıcı ipuçları veriyor.                                                                                 Michael Jordan gibi üstün yetenekli bir oyuncuya sahip olmak, Chicago Bulls’u dünyanın en büyük takımı yapmaya yetmemişti zira, Chicago Bulls’un yükselişi Michael Jordan’ın Bulls’a gelişiyle değil, Phil Jackson’ın baş antrenörlüğe getirilmesiyle başladı.  Jackson, tarihi boyunca vasat bir düzeyin üzerine çıkmayı başaramamış olan Chicago Bulls takımını, nasıl dünyanın en büyük basketbol takımı haline getirmişti. Jackson’a göre hiçbir lider yalnız başına bir takım yaratamaz. Oyuncular, çorbada tuzunun olduğunu hissetmelidir. Bu nedenle, lider, iletişim becerileri güçlü birisi olmalıdır ve bu becerilerini kullanarak oyuncular için başarıya uygun bir çalışma ortamı sağlamalıdır. Takımdaki her bireyin, birbirine karşı gösterdiği saygı çok önemlidir. Bu noktada Jackson’ın otorite kavramına yaklaşımına değinmek yerinde olur. İnsanların otoriteden çekinmedikleri veya otorite altında ezilmedikleri zamanlarda gerçek otoritenin açığa çıktığını belirterek oyunculara kendi potansiyellerini fark edebilecekleri hür bir ortam yaratıldığında başarı gelir. Jackson güven duygusunun önemine değinmekle birlikte, başarılı antrenör, güven ile takım içi rekabeti birbirinden farklı, iki ayrı kavram olarak görüyor. Ona göre her oyuncunun en büyük arzusu takımda sürekli olarak görev almak. Yedek sırasında oturan oyuncuların ilk beşte oynayan oyuncular üzerinde başarma baskısı oluşturmalarını engellemek amacıyla sahada, kısa veya uzun süreli olmak üzere, daha fazla oyuncuya görev verme yolunu seçmiş. Takımdaki görevler, takım oyuncularının güçlü yönlerine göre belirlenmiş, ona göre, oyuncuyla ilgili kişisel düşünceniz ne olursa olsun, görevi doğru oyuncuya vermek takımın başarısı açısından kaçınılmaz bir gereklilik. Takım üyelerinin kişisel gelişimi, takımın başarısı için belirleyici bir öneme sahip. Jackson, oyunculara güçlü yönlerini fark edebilmeleri için gereken serbestliği tanıyor. Takım oyuncuları için özgüven ve motivasyon çok önemli. Jackson, oyunculara kendileri gibi oynayıp içlerindeki cevheri ortaya çıkarmaları gerektiğini aşılıyor. Özellikle zor durumlarında, onlara tarafsız yaklaşmayı tercih ediyor ama gerekli gördüğü durumlarda onları uyarıyor ve sertçe eleştirebiliyor.                                                                                                                           Başarılı antrenör, motivasyon için üç şeyin gerekli olduğuna dikkat çeker: Korku, hırs ve basketbol sevgisi. Ona göre; başarısızlık korkusu hisseden, başarı hırsına sahip, yaptığı işi seven insanlar başarı için gereken motivasyona sahip olabilirler. Başarı, takım ruhunun yitirilmesine neden olur. Liderler, yükselen egoların ve başarıya doyma duygusunun, takım ruhuna vereceği zararlara karşı önceden hazırlıklı olmalı ve gerekli tedbirleri almalılar, ona göre, yüreğimizden geçene güvenmek lider olmanın birinci kuralıdır. Bir karar verdiğimizde sonuç ne olursa olsun vazgeçmemek çok önemli. Phil Jackson’ın liderlik tarzı tüm yönetici ve yönetici adayları için önemli bir değer.

Haftaya görüşmek üzere.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X