Çok eski ve bir o kadar da yeni yorumlayanlar ile popülerliğini sürdüren bu şarkıyı çoğumuz biliyoruz. Niğdeli özellikle ilahi sanatçısı olarak bilinen Sayın Ali Ercan’a aittir. Dünyanın adaletsiz olduğunu söyleyen Ali Ercan, şarkının kendisine ait olmasına rağmen başkalarını ünlü yapması, kendisinin geride kalması konusunu kastediyorsa kesinlikle haklıdır. Ama dünyayı adaletsizlikle suçlamadan önce biz insanlar masum muyuz ona bir bakalım.
Obezite giderek artıyor. Gölgesinde kalsa da diyabet, romatizmal hastalıklar, kanserler, alerjik hastalıklar ve depresyon da öyle. Cambridge Üniversitesi 500’den fazla obez insan üzerinde bir çalışma yaptı. Aşırı ve sağlıksız gıdalar ile beslenen ve hareket etmeyen bu grubun beyin MR’ları incelendi. Öğrenme ve hafıza ile ilgili beyin kısımlarında sıkıntılar vardı. Bunun çocuklarımızda olduğunu düşünebiliyor musunuz. Öğrenme güçlüğü çeken, hafıza sıkıntıları olan çocuklardan oluşan bir toplum nereye kadar gider?
Bunları yazarken bir şey aklıma geldi. Çok kalabalık ve Rize kökenli bir sülalenin ferdiyim. Bir akraba vakfımız var. Akrabalarımızın sıkıntılarını çözmek, birlik ve beraberliğimizi sağlamak, ülkemize yararlı bireyler oluşturacak tüm gerekleri yerine getirmek amacı ile oluşturulmuş bir vakıf. Merkezi İstanbul’dadır. Vakfımızın kıymetli başkanlarından bir büyüğüm İstanbul’a ilk nasıl geldiğini anlatmıştı. 8 yaşında iken yalnız çıktığı bu yolculukta Rize’den Samsun’a geliş ayrı bir macera, oradan vapurla İstanbul’a gelmek ayrı bir macera. Oysa şimdi çocuklarımız servislerle alınıp okula götürülüyor. Acaba okuldan çıkışta servis olmazsa, telefonla aile bireyleri ile görüşemese o çocuk eve dönmeyi becerebilir mi? Oturup bir köşede yardım mı bekler yoksa bir şekilde gayret edip eve gidebilir mi?
Dr.David Perlmutter diyor ki, bana kilonu söyle sana 30 yıl içinde beyninin ne acılar çekerek ve nasıl kendisini bitireceğini söyleyeyim. Evet göbeklerimiz büyüdükçe beynimiz küçülüyor. Hiç kuşkunuz olmasın. MR sonuçları bunu o kadar güzel kanıtlıyor ki. Yerken hoşumuza giden o tatlılar, yumuşak ekmekler, poğaçalar, börekler, sağlıksız asit ve şeker dolu içecekler adeta beynimizi eritiyor. Genç yaşta Yale Üniversitesi’nde beslenme dalında profesör olmuş Dr.David Katz diyor ki, vücudumuza dışarıdan bir etkiye karşı vücut da size bir tepki verecektir. Yüz yıllar önce Newton’un dediği gibi. Etki eşittir tepki.
Obeziteden kurtulmanın yolları da yine beynimizin ikna olmasından geçiyor ne yazık ki. Etyolojiye baktığınız zaman son yıllarda obezitenin bu derece patlamasının % 90 nedeni duygusal açlık. Yani hayal kırıklıkları, üzüntüler, sıkıntılar, yorgunluk, sinirlilik, can sıkıntısı, umutsuzluklar, iş yükü bizleri yediriyor.
USDA (ABD Tarım Bakanlığı, Tarım Standartları Kurumu) diyor ki. Çocuk ve kadınlar ortalama 2500, erkekler 2800 kaloriyi bir günde almak zorundadır. Bunun altındaki düzeylerde beslenenlerde ya omega-3, ya vitamin, ya da bazı antioksidanlar, mineraller mutlaka vücudun ihtiyacından daha az alınmış olacak ve az yiyeyim derken sağlıklı beslenemeyeceksiniz.
Dünya daha ne yapsın. Vereceğini vermiş. Adaletsizlik onda değil bizlerde.