Çok güzel bir atasözümüz var. ‘Arının ağzında balı var ama kuyruğunda da iğnesi’diye… Devam eder okursanız bakın sözü nerelere getireceğim.

Günümüzde şu gerçek ortadadır. Besinlerin vücudumuzdaki eksikleri tamamlama ve metabolik olaylara katkısı yanında bir de fonksiyonel özellikleri vardır. Fonksiyonel özelliklere örnekler verirsek: Omega-3 son günlerde çok popüler. Balık başta olmak üzere yumurta, tereyağı, taze et, süt, yoğurt, keten tohumu gibi pek çok gıdadan elde ettiğimiz bir yağ asididir. Hücrelerimizin duvarını oluşturmak için çok gereklidir. Ancak omega-3 aynı zamanda bazı hastalık durumlarında tedavi edici özelliklere de sahiptir. Doğum sonu depresyonunda, kanda trigliserid artışının önlenmesinde, kalp damar sistemi hastalıklarına yol açan pıhtı oluşumunu engellemede vs gibi. Bu tedavi edici özellikler omega-3 içeren besinlerin fonksiyonel özellikleridir. Domateste bulunan likopen, karabiberde bulunan pipelin, çayda bulunan polifenoller, arpa ve yulafta bulunan ve suda çözünme özelliğine sahip kepek, brokolide bulunan sülforofan da fonksiyonel özelliklere sahip bazı maddelerdir.

2500 yıl önce hekimliğin babası olarak bilinen Hipokrat, besinler sizin ilacınızdır demişti. Günümüzdeki bazı besinleri size sıralayayım ve bunlardan hangisinin vücudunuzda fonksiyonel etkileri olabileceğini düşünün. Pizza sizce bir kanser hücresi oluşumunu engelleyebilir mi? Cipsler çocuklarımızda bağışıklık sistemi hücrelerini harekete geçirip hadi şu grip virüsünü dövün gelin dedirtebilir mi? Veya boyalı şekerler, ne yağı içerdiği belli olmayan bazı atıştırmalıklar, bazı çikolatalar…

Arabasında bir çizik olduğu için o gün sabaha kadar uyumayan bir sürü insan tanıdım. Sabaha kadar uyumadıkları için bu sırada neler atıştırdıklarını da biliyorum. Haberleri yok aldıkları ile kendilerini de çizdiklerini oysa.

ABD 2012 yılında kanserden ölümlerin istatistiklerini yayımladı. Kanserlerin % 95’i çevresel faktör, % 5’i ise genetik kaynaklı. Kanser vakalarının yaklaşık % 55’i obezite ve hatalı beslenmeden kaynaklanmakta. Sigara ve alkolün birlikte oluşturduğu kanser oranı ise % 35. O zaman çocuğunuzun ağzında trans yağ ve GDO’lu şekerden yapılmış bir yiyecek gördüğünüzde bunun sigaradan daha tehlikeli olduğunu bu kanıtlar ortaya dökmüş olmuyor mu?

Kıymetli okurlarım. Bu dünyada kuraldır. Birileri sizlere hep doğruları, birileri de hep aksini anlatır. Yalanları anlatanların aksine doğruları anlatanların genellikle sizlerden bir çıkarı yoktur. Bu güzel ülkemizde halen doğal gıdalara erişmek, sağlıklı bir şekilde sporumuzu yapmak için imkânlarımız var. 2 nesil öncemiz ile 2 nesil sonramızı aynı şekilde yaşatabilmenin gayretini taşıyan bilim insanlarımızı, yurtdışında bulunan bilim insanlarını okuyun. Onların bilgilerini kendinize rehber edinin. Arının balını alayım derken iğnesinin tadını tatmadan geçireceğiniz sağlık ve huzur dolu günler dilerim.